Sevgili Cortazar ile nihayet tanıştık. İlk bakışta arıza bir tipi olduğu izlenimine kapıldığım için anlaşmamız zor olur sanıyordum. Neyse ki tahminlerimde yanıldım. İnsanı saran bir anlatımı var yazarın. En azından Andres Fava’nın Güncesi için durum bu. Kitap yorumlarında da Cortazar’a başlamak için ideal bir kitap olduğunu okudum.
Andres Fava’nın günlüğünü okuyoruz kitapta. Yer yer yazarlara ve kitaplara atıf yaparak bir şeyler anlatıyor Andres Fava. İçerik bakımından Cortazar’ın entellektüel düşünce yapısının bir iskeleti niteliğindeymiş. Miş gibi diyorum çünkü henüz Cortazar’ın düşünce dünyasına hakim değilim. Ama okunmaya değer çok ciciş bir kitap. Akıp gidiyor konular ardı ardına. Kitap sizi yaka paça içine çekmiyor, sürüklemiyor ama kitaba ara verirken inceden bir acaba devamında neler anlatacak merakını zihnizin bir köşesine bırakıyor. Zaten bir yazarla tanışma kitabımda kafamdan “acaba yarım bıraksam mı” düşüncesinin geçmemesi bile benim için yeterli.
Güzel bir başlangıçtı Cortazar. Nice güzel buluşmalara seninle.
“Koyusu şiddet ve çürüme. Kederin rengi olması bu çürümenin ürpertisinden, ölümün rengi olması bu yüzden.
Açığı hayat, uçuculuk. Eflatun hayaller bu hafiflikten. Leylak rengi bu ümitten.
En açığıyla en koyusu arasında mor, fazla açık fazla kapalı. Fazla modern fazla muhafazakâr. Renkler içinde bağımsız ülke, mor. Renkler içinde tutsak ülke,
Senin Seda'n üzerine..
Benim ilgimi bu kitaba ilk çeken nokta, kitabın bir kadın tarafından yazılmıș șiirlerden olușmasıydı.
Evet.. .
Bir kadının șiirleri..
Herkseçe farklı gerekçeler içerse de bir gerçek var ki ortada, o da, gerek Dünya Edebiyatın'da gerekse Türk Edebiyatın'da kadın şairlerin yok denecek kadar az olduğu gerçeği.
Bundandır ki bu kitap, daha
·
Puan vermedi
Selamünaleyküm gönül dostları…
Kitabı okumaya başladığım andan itibaren nasıl bir inceleme yazacağım konusunda düşünmekteydim. Öyle ‘Güzeldi, tavsiye ederim’ gibi basit cümleler olmamalıydı. Çünkü bu kitaba ve bu büyük zata saygısızlık olacaktı. Şimdiden sürç-i lisan ettiysek af ola…
“Seni, aşk sırrı gibi gizlemekteyim.”
İşte bu cümle… Daha ilk
Kağıttan Kanatlar
Yazarın kalemiyle tanışdığım bu eser beni çok etkiledi diyebilirim. Bir kurgu okuyoruz ama kurgu olarak bakmamak daha doğru olur. Bu eseri okurken #1984 eserinin konusu ( yazarımız bir kısımda bu eseri de anımsatmış) şimdiki zamanda yaşanılan olaylar ve gelecekteki dünyanın durumunu gözlerimde canlanmasına sebep oldu .
Şuan güçlülerin daha da güçlenip , zayıfları ezdiği bir dönemdeyiz . Hiçbir şeyin karşılıksız olmadığı , iyiliğin , saygının, sevginin bile değersizleştiği bir ortamda yaşarken Cihan Hocam bir de bu durumun gelecekteki halini abartılı anlatımı diye ifade edilmiş ama hiç de abartılı bulamadığım bir anlatımla bizlere ifade etmiş .
Günümüz de ahlâkın hiçe sayıldığı, herşeyin alelade yaşandığı , çocuklarımızı güvenle sokaklara çıkaramadığımız bir ortamda değil miyiz ? Adaleti herkes kendisi arar olmuşken insanların yaşadığı bu durum toplumsal olarak bizi nereye götürecek ?
Bu eserde kahramanımız Cemil kendisi doğru iken çevresindekilerin yanlışlığı yüzünden yok olup giderken nice Cemil'leri kaybeder durumdayız. İçimizdeki sevgi tohumunu Cemil kızı Feride'ye aşılanmışken ya Feride kalan ömründe onun kadar güçlü olabilecek mi?
Cihan Hocam bilinç altına yerleştirilen kayıtsızlığa sessiz kalmamış ki bu eseri kurgusal olarak farkındalık oluşturmak için biz okurlara sunmuş . Doğru cümleler , doğru ifadeler kullanarak içimizdeki (F.İ.S) hastalığa dikkat çekmiş. Bu hastalığı okuyunca çok iyi anlayacaksınız ki hepimiz bu hastalığa yakalanırız İnşallah .
Bir konuya daha kısaca değinmek isterim ki edebi olarak cümle kullanımına hayran kaldım.
Kaleminiz daim olsun hocam.
Bu yazardan okuduğum ilk kitap.. Sayfa sayısı az ama etkisi büyük oldu bende.. Farkında olmadan kendimiz gibi olmayanları yani normal kabul etmediğimiz, toplumdan dısladığımız ne çok insan var onu tekrardan fark ettim. Dilenci diyip yanından geçtiğimiz, hayat kadıını diyerek hor gördüğümüz, doğdugu evi, kaderi secemeyen çocukları diğerlendirinden ayırdığımız bir dünya da yaşıyoruz. Dilimizde herkes şey, eşit haklara sahip ama hayat gercekleri aynı değil maalesef.. Hayat kadını olmak zorunda kalan sevginin dilinin şiddet ve sevilmek için kendine zarar vermesi gerektiğini düşünen Efsun abla, geçmişini bir toz beziyle silmiş olan ve sadece şu anda olmak isteyen Adanan abi, sokakta doğan ve geçimini seks işçiliğinden kazanan hülya, sokakta bulunan bebek matruşka ve düzenli bir hayatı olan evi ailesi olan şair musanın hikayesini okuduk, izledik, yaşadık.. Her insan bir hayattır lafının tam karşılığı. Ve nice böyle insanların hikayesi..
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.42.7