Paralel evrenler, kuantum teorisi, çoklu evrenler teorisi, schrödinger'in kedisi gibi konulara ilgiliyseniz çok seveceğiniz bir kitap.
Kitabımız baş karakterimiz olan Nora’nın hayatından mutsuz olması üzerine intihar etmesiyle başlıyor. Fakat maalesef “intihar etmeyi bile başaramıyorum!” diyip kendisini hayatla ölüm arasında yani Gece Yarısı Kütüphanesinde buluyor. Kütüphanede sayısız kitap ve hepsinin içinde kendi yaşam öyküsü yazıyor. Nora o kitapları okuyunca kendini o yaşamın içinde buluyor. Bir hayatta şarkıcı, bir hayatta yüzme şampiyonu, bir hayatta evlenmiş ve hayalindeki pub’ı açmış.. Fakat hepsinde çeşitli sebeplerle tam anlamıyla mutlu olamıyor.
Kendine en uygun kitabı yani hayatı bulmak için pişmanlıklar kitabına ve önceki hayatına göz gezdiriyor. Kendisini iyice tanıyan Nora artık onu neyin mutlu edeceğini biliyor.
İşte kitap tam da bunu anlatıyor, kendini neyin mutlu edeceğini bil ve anı yaşa. Bayan Elm’in dediği gibi; “Hayatı anlamak zorunda değilsin, yaşaman yeterli.”
Kitapla ilgili yüzlerce inceleme varken bir de ben yazmalı mıyım diye çok düşündüm. Çünkü, #132705929 . Sonunda ne karar verdiğimi tahmin edersiniz herhalde…
Karakter rehberiyle başlamak istiyorum incelemeye. Henüz okumayanlar için yardımcı, okuyanlar için de hatırlatıcı olacağını umuyorum. Başlayalım o halde:
• Bay
Bir gezi teknesiyle dört kişi yola koyulur. Bu yolcuları birbirlerine bağlayan en önemli şey denizdir. Bunlar arasında hem denizci hem de seyyah olan Marlow, Kongo nehriden Afrika topraklarına yaptığı yolculuğu tüm detaylarıyla anlatmaya başlar. Hikayesi hem hüzünlü hem de dehşet vericidir.
Her şey Avrupa merkezli bir ticari kuruluşun kaptanı olarak göreve alınmasıyla başlamıştır. Şirket kaptanlarından birisi yetkililerle çıkan bir çatışmada öldürülmüş ve yerine Marlw kaptan olarak atanmıştır. Afrika yolculuğunda yaşamı boyunca zihninden silinmeyecek olaylarla karşılaşmıştır. Sömürge düzenine tanıklık etmiş, fildişi ticaretiyle uğraşan ve büyük şirketlerden birinin yöneticiliğini yapan Bay Kurtz ile yakından ilgilenmiştir. Yerliler üzerinde olandışı bir nüfuzu olan Kurtz ağır hastalanmış ve Marlw onu ülkesine götürmek üzere harekete geçmiştir.
...
Hacmi küçük, okunması zor kitaplardan. Dikkatli ve sabırlı bir okursanız; çok çarpıcı, etkisinden uzun süre kurtulamayacağınız satırlarla karşılaşabilirsiniz. Beni çok etkileyen bir alıntıyla yazımı noktalayım:
"Yavaş yavaş ölüyorlardı - bu çok açıktı. Düşman değillerdi, suçlu değillerdi, artık dünyevi hiçbir şey değillerdi; yeşilimsi karanlığın içinde karmakarışık uzanmış hasta ve aç kara gölgelerden ibaretti bunlar. Süreli sözleşmelerle kıyının tüm girintilerinden getirilmiş, uyum sağlayamadıkları bir ortamda kaybolmuş, bilmedikleri yiyeceklerle beslenmiş, hastalanmış, verimsizleşmişlerdi ve buraya kadar sürünüp dinlenmelerine izin verilmişti. Bu can çekişen gölgeler hava kadar özgür ve neredeyse bir o kadar hafifti."
İyi okumalar.
Karanlığın YüreğiJoseph Conrad · İş Bankası Kültür Yayınları · 20214,194 okunma
Tess, Thomas Hardy’nin okuduğum ilk romanı. İngiliz edebiyatının önemli eserleri arasında yer alıyor. Viktorya dönemine ait bir eser.
O dönemin şartları göz önüne alındığında Hardy’nin cesaretine hayran kalmamak elde değil. Çünkü Victoria döneminde kadınlara müthiş bir baskı uygulanıyordu. Piyanonun bacakları kadın bacağına benziyor diye üstü kapatılıyordu mesela. Yazar; din kurallarını başkasının hayatında titizlikle inceleyip kendi hayatına gelince ahlak kurallarını sorgulamayan insanları, erkek egemen bir toplumu, bekaret yüzünden kadınların çektiği anlamsız sıkıntıyı romanında çok güzel bir şekilde işlemiş. Okumanızı tavsiye ederim.
TessThomas Hardy · Can Yayınları · 20211,528 okunma
Tüm bu güzelliklerin kaybolup gideceği kendi ölüm tarihi, yılın diğer günleri arasında sinsice saklanan, yıllar geçtiği halde ne sesi ne sedası duyulan ama muhakkak gelecek olan o gün.
Yılın ilk kitabı bittiii
Allahım bu nasıl bir kurgu, nasıl bir zeka, nasıl bir hayal gücü…
Kitap boyunca tek tek tüm karakterlerden şüphelendim. En çok Prenses Dragomiroff karakteri beni rahatsız ediyordu, onun olabileceğini düşündüm ama final beni şoke etti.
Gerçekten bir kez daha şaşırtmadı beni Agatha Christie. Her eseri bir başyapıt niteliğinde. Polisiye tarzında bir kitap okumak istiyorsanız bu kitabı soğuk kış günlerinde tavsiye ederim
Bu bahaneyle hepinize iyi seneler dileyim