Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Nihan Özdamar

Hint felsefesinin 4 altın kuralı
HİNT FELSEFESİNİN 4 ALTIN KURALI: Karşına çıkan kişiler her kimse, doğru kişilerdir. Bunun anlamı şudur, hayatımızda kimse tesadeüfen karşımıza çıkmaz. Karşımıza çıkan, etrafımızda olan herkesin bir nedeni vardır, ya bizi bir yere götürürler ya da bize birşey öğretirler. Yaşanmış olan her ne ise, sadece yaşanabilecek olandır. Hiç bir şey, hemde hiç birşey yaşadığımız şeyi değiştiremezdi. Yaşadığımızın içindeki en önemsiz saydığımız ayrıntıyı bile değiştiremeyiz. Şöyle yapsaydım, böyle olacaktı gibi bir cümle yoktur. Hayır, ne yaşandıysa, yaşanması gereken, yaşanabilecek olandır, dersimizi alalım ve ilerleyelim diye. Her ne kadar zihnimiz ve egomuz bunu Kabul etmek istemese dei hayatımızda karşılaştığımız her olay, mükemmeldir. İçinde başlangıç yapılan her an, doğru anda başlar, ne erken ne geç. Hayatımızda yeni bir şeyler olmasına hazırsak, o da başlamaya hazırdır. Bitmiş olan birşey bitmiştir. Bu kadar basittir. Hayatımızda birşey sona ererse, bu bizim gelişimimize hizmet eder. Bu yüzden serbest bırakmak, gitmesine izin vermek ve elde etmiş olduğun bu tecrübeyle ileriye doğru bakmak daha iyidir. Kendine iyi bak. Tüm kalbinle sev. Sonuna kadar hayatın tadını çıkar. Hayatındaki her gün bir hediyedir, kıymetini bil.
Reklam
Kişisel gelişim, kitlesel yokluştur.
Geleceğin üstünü örttüğün sürece altında kalırsın.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Çocuklu Aşklar (Reha Muhtar)
Aslında bir ilişkide çocuk yapmaya karar vermek, çocuk yapmaktan daha zordur. Çünkü çocuk yaptığın kişiyle artık ayrılman söz konusu değildir. Ayrılsanda, ayrılamazsın. Sevgi olarak değil, dostluk olarak ayrılamazsın. O erkekten ya da o kadından çocuk yapmaya karar verdiğinde, bir gün hayatın ayrılık getirebileceğini bilsen de, tamamen ayrılmayacağını bileceksin. Ne kadar dostça ayrıldık denirse densin, ayrılırken dostluğun değil, kızgınlığın hüküm sürdüğünü hatırlayacaksın. Sadece dostluk olsa, zaten ayrılamayacağını tahmin edeceksin. O kızgınlıkta, hatta düşmanlıkta, ortada ikimizin ürünü; 1-2-3 çocuk olacağını unutmayacaksın. Kızgınlığı öfkeye, öfkeni eşine, eşine öfkeni de çocuğa taşımamayı öğreneceksin. Çocuğuna seçeceğin annenin ya da babanın ileride dostun olabilecek kadar iyi olmasına dikkat edeceksin. Aşkın bitsede, insanlığın bitmeyeceği bir insan arayacaksın. Senin ve onun hayatına başkaları girsede, çocuğuna "Senin baban iyidir, senin annen mükemmeldir" diyebileceğin insanı bulman gerekecektir. Aşkın uzun yıllar sürmese de, dostluğun uzun yıllar süreceği bir kişi olması gerekecektir. Sonuçta çocuğunun annesi olsan da, babasını tayin edeceksindir. Babası olsan da, annesini belirleyeceksindir. Her halükarda çocuğunun geleceğini çizeceksindir. Onun için ilişkide çocuk yapmaya karar vermek, çocuk yapmaktan daha zordur. Çocuğun annesini ya da babasını bulmak, çocuğu bulmaktan daha zordur. Her halükarda ayrılsan bile, aile olarak kalmak, aşık kalmaktan daha zordur.
Reha  Muhtar
Reha Muhtar
PANÇODAN MEKTUP VAR (Meltem Kahraman)*
Merhaba, Benim adım Panço. Ben 9 yaşındayım yani 9 yıldır Kahraman ailesi ile sıcak bir yuvayı paylaşıyoruz. Dünyaya geldiğimde anne sıcaklığını çok kısa süre yaşadım ama hayat boyunca annemin kanatları altında kalamayacağımı çabuk anladım. Peki ben insan denen canlı olmadan hayatımı nasıl sürdürebilirim ki? Derken bir gün, iki küçük kız anne ve
Reklam
Düşler hep gerçekleşir en karanlıkları bile. İnsanların yüreklerinde taşıdıkları kaos dünyaya savaş, açlık olarak yansıyor. Yaşamındaki olayları değiştiremiyorsan onları karşılama şeklini değiştirir. Değişmek istemedikçe her şey aynı şekilde tekrar edecek. Şimdi hiçlikle sonsuzluk arasında duruyor. Gelecek de geçmiş gibi gözlerinin önünde serilidir. İnsanlar yansımandı ve sen hep kendine karşılaşıyorsun. Sen dünyayı görmüyorsun, sana anlatılanı dünya sanıyorsun. En büyük zafer kendine karşı kazanacağın zaferdir.
Garip değil mi?
Garip değil mi? Birini işaret ederek suçlarken işaret parmağınız onu, diğer üç parmağınız ise sizi gösterir.
Sigmund Freud
Sigmund Freud
Güzel bak*!
Güzel bak, güzel görecek yürek; Daha güzel bak, ayrıntıda saklanan aslında melek. Biraz zorlasan sana yolu gösterecek, Sen anlam veremesende bazen böyle olması gerek, Duy be kardeşim, yokuş çıkarken çatırdayan tekerlek, Ata arabayı bağlayan arabacı değil kahpe felek. Bırakma avuçlarından; ellerin boş olsada; Kaderini güzel çizmen değil; güzel görmen yetecek. (BT)
Eflatuna' a sormuşlar
Eflatun'a iki soru sormuslar.  Birincisi ; "Insanoglunun sizi en çok sasirtan davranislari nedir ? "  Eflatun tek tek siralamis :  - Çocukluktan sikilirlar ve büyümek için acele ederler. Ne var ki çocukluklarini özlerler...  - Para kazanmak için sagliklarini yitirirler. Ama sagliklarini geri almak için de para öderler...  - Yarindan endise ederken bugünü unuturlar.Dolayisiyla ne bugünü ne de yarini yasarlar...  - Hiç ölmeyecek gibi yasarlar. Ancak hiç yasamamis gibi ölürler...  Sira gelmis ikinci soruya ; "Peki sen ne öneriyorsun?"  Bilge yine siralamis ;  - Kimseye kendinizi "sevdirmeye" kalkmayin! Yapilmasi gereken tek sey, sadece kendinizi "sevilmeye" birakmaktir...  - Önemli olan; hayatta "en çok seye sahip olmak" degil, "en az seye ihtiyaç duymaktir"..
1'İN DEĞERİ**
BİR SENE'nin değerini anlayabilmek için sınıfta kalan bir öğrenciye sorun. BİR AY'ın değerini anlayabilmek için, premature (erken doğum) bir bebeği dünyaya getiren anneye sorun. BİR HAFTA'nın değerini anlayabilmek için, haftalık bir derginin editörüne sorun. BİR DAKİKA'nın değerini anlayabilmek için uçağı henüz kaçırmış bir kişiye sorun. BİR SANİYE'nın değerini anlayabilmek için bir kazayı kıl payı atlatmış bir kişiye sorun. BİR MİLİSANİYE'nin değerini anlayabilmek için, olimpiyatlarda gümüş madalya kazanan kişiye sorun. Sahip olduğumuz zaman,anı iyi değerlendirelim. Şunu unutmayalım ki zaman hiç kimseyi beklemez. Dün artık mazi oldu. Yarın ise meçhul. Bugünün;avuçlarımızın içinde bize sunulmuş Allahın bir lütuf ve armağanı olduğunu da unutmayalım!
Reklam
Ne tuhaf şey
Algı ne tuhaf şey.. Görmek istediğini görüyor insan. Fotoğraflar ne acayip... Okumak istediğini okuyor insan. En serbest fikirlimiz bile sabit. Kurallarımız var için için, kocaman duvarlarımız var. 'Olması gerekenler' imiz var. Sıra sıra dizdiğimiz 'yakıştırmalarımız'. Basıyoruz yargıyı, patlatıyoruz yorumu rahatlıyoruz. Dönüp kendimize bakmayı unutuyoruz.  -Ayşe Özyılmazel
Hayatınız seçtiğiniz kadındır!
Harun Reşit savaşta esir aldığı düşman Generale : -Hayatını bağışlarım ama bir şartım var , der.'Kadınlar hayatta en çok ne ister?' budur bilmek istediğim....... Bu sorunun yanıtını getir ; kurtar kelleni der. General sorar soruşturur bu çetin sorunun yanıtını aramaya başlar ve Kaf dağındaki bir cadının bunu bildiğini öğrenir....Günlerce gecelerce
Bavulları hep toplu durmalı insanın..**
Bavulları hep toplu durmalı insanın...  Bir gün telefonların hiç çalmayabileceği hesaplanmalı...  Tül perde arkasından misafir yolu gözlemekten vazgeçmeli...  İhanetlere, terkedilmelere, bir başına bırakılmalara hazırlıklı olmalı...  Yalnızlığa alışmalı...  Çünkü “omuz omuza” günlerin vakti geçti.  Dayanışma, günümüzün borsasının değer kaybeden
Hayatımızın en büyük yanılgısıdır , başkalarını değerlendirirken "Ben olsaydım" diye yargıya başlamak. Olamazsınız ki.. Onun koşulları, onun yaşamı, yetişmesi, bilgisi, görgüsü herşeyi çok farklı olunca, sizden farklı düşünüp, farklı yapacaktır. Siz "Ben olsaydım yapmazdım, ya da şöyle yapardım" derken, hala "SİZ" olarak mantık yürütürsünüz, "O" olarak değil.
Nerden bilebilirsiniz ki...*
” nereden bilebilirsinizki , o ilk tanıştığınızda dünyanın en sempatiği olan adamın günün brinde uyandığnızda yanınızdaki yastığınıza salyalarını bırakacağını. uyandığında saç baş karışmış o boxer ının buruş buruş olduğunu nereden bilebilirsinizki .. günün birinde burnunda kulaklarında kollarında bir sürü kıl çıkacağını sizin için terleyen ellerin o yumuşacık ellerin o felek denen kadınla tanıştığında bol bol nasır tutacağını nereden bilebilirsiniz ki sizin için ölmeyi düşleyen o adamın aslında sizin olmak için ölmüş olabileceğini” 
55 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.