"İnsan yaşadığı yere benzer." demişti bir şair. Hukukumuz da yaşadığımız yerler gibiydi, eskimiş, işlevini yitirmiş, çürümeye terk edilmiş, yıkılmak üzere... Böyle bir toplumda adalet gerçekleşebilir miydi?
"Hayır, Kitana," derken başını iki yana salladı. "Senin iyiliğin için bu."
Omuz silktim.
"Senin kötülüklerde boğulduğun bir dünyada iyiliği istemiyorum."
"Kadın cinayetleri...Mesela gazetelerde neden "erkek cinayetleri" diye bir manşet yok? Kadın, kadın, kadın... Artık bu cinsiyetçiliği bırakıp insan olduğumuzu hatırlamamız gerekiyor..."
Zamanın acımasız olduğunu söylerlerdi. İnsandan bir şeyleri alıp götürürürmüş hep. Çalarmış hayatından birer parça yavaş yavaş. Günlerine kıyarmış acımadan. Sevdiklerini alırmış senden. Gençliğini yitirişini izlermiş kahkahalarla. Katiliymiş hislerinin...
Unutma Bal Kız!.. Gökyüzü sonsuzdur, değil mi? İnsanlık yok olmadan gökyüzünün yok olması mümkün mü? Değil. İşte...Tam olarak biz de buyuz. Biz gökyüzüyüz. Sonsuzuz!