Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Niyazi Berkes'in yoğun anlam içeren cümlelerini, Cemil Meriç'in üst düzey fikirlerini anlamaya bile tahammül ediyorum da; kadınların, herhangi bir meselede uzattıkça uzattıkları zaman dilimi, sanki bitmeyecek bir işkence gibi geliyor bana.. :)
Değer ölçüleri olmayan hiçbir toplum yoktur. Ancak bazı değerler zamanın gereklerine göre değişeceğine,zamanla katılaşma,kireçleşme eğilimi gösterirler. Türkiye’de Çağdaşlaşma/Niyazi Berkes
Reklam
"İlk kez bir "kadın öğretmen" tayini 1873'te oldu.
1881'de ilk kez bir mezuniyet töreninde bir "kadın" söylev verdi. Kadınların "okul yönetimi" işlerine tayinleri 1883'te başladı ve bu tarihlerden sonra vilâyetlerde de bu yol açılmış oldu ki bu dönem Tanzimat dönemine değil, Abdülhamit dönemine rastlar" Niyazi Berkes, Türkiye'de Çağdaşlaşma, s. 231.
Niyazi Berkes, Birşey sanır herkes
Böyle olur güzel memkeketin Abdurrahman Çelebisi. Köpürtülür de köpürtülür bu bilmez, bilmediğini de bilmez, haddini de bilmez.  Hem solcu olup hem de köylüyü, cahil bırakılmışı, ezilmişi, çaresizi aşağılamaktan çekinmez. Kemalizm ile Sosyalizm karması bir diktatorya arzusu bile, seviyesi için iyi bir göstergedir. Bir taraftan din değil
Gönderi kullanım dışı
Türk
Sosyolog Niyazi Berkes anılarında çok çarpıcı bir anekdota yer verir; Meşrutiyet döneminde üç Osmanlı aydını araştırma yapmak için Paris'e Bibliyoteque National Kütüphanesine gider. Fransız kütüphane görevlisi girişte doldurmaları için evrak verir. Evrakta nasyonalite(milliyeti) kısmı vardır. Bizim aydınlar bu bilgiyi Müslüman olarak
SÜRGÜN - CEM KARACA
12 Mart ve 12 Eylül dönemleri de benzer dramlara neden oldu. Gazeteciler, akademisyenler, yazarlar ve sanatçılar askeri rejimin gazabından kurtulmak için yurt dışına sürgüne gittiler. 12 Eylül yönetiminin 388.000 kişiye pasaport vermemesi nedeniyle binlerce kişi de illegal yollarla yurt dışına kaçmak zorunda kaldı.  Bu kişilerden birisi olan Cem Karaca, darbecilerin yurda dönme çağrısına uymadığı için 1983’te vatandaşlıktan çıkarıldı. Dönemin başbakanı Turgut Özal’la Almanya ziyaretinde görüşen Karaca’nın gıyabi tutukluluğu 1987’de kaldırıldı ve Türkiye’ye döndü. Elbette herkes Karaca kadar şanslı değildi. Sürgünlerden birisi olan Prof. Dr. Niyazi Berkes, 1948’de “DTCF tasfiyeleri” olarak bilinen gelişmelerle üniversiteden uzaklaştırılmış ve çareyi gönüllü sürgün olmakta bulmuştu. 1952’de Kanada’ya gelen Berkes, 1975’te emekli olunca İngiltere’ye geldi ve vefat ettiği 1988’e kadar Londra yakınlarında bir kasabada yaşadı.
Reklam
Niyazi Berkes; "...Bu kurum (Diyanet İşleri Başkanlığı), Hristiyanlıktaki durumdan farklı olarak bir din topluluğunun en üst ruhani başkanlık kurumu değildir. Bu kurum ve başındaki makam, bir dogma bir mezhep bir ilahiyat doktrinini benimseyerek inananları onlara uyma zorunluluğu koyamaz. Şu halde o, devletin yurttaşlarının çoğunluğu olan Müslüman halkın, inançlarını ve ibadetlerini kanunların sağladığı özgürlük içinde yapmalarını sağlama işiyle görevli, kamu hizmeti yapan bir dairedir." (Turan, AB Sürecinde Diyanet İşleri Başkanlığı: Özerklik Ve Temsil Sorunu Bağlarında Bir Değerlendirme, s.135)
Bir ara açtığım ama kullanmadığım blog sayfamdan
Çoğunu okumadım sağdan soldan derledim: Aşkın Şehidi - Ahmet TURGUT (Bozkırın Sırrı Türk Peygamber romanını öneririm) Aşkın Elçisi - Ahmet TURGUT Aşkın Secdesi - Ahmet TURGUT
51 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.