Doğan Cüceloğlu bir seminerinde yere bir parça ekmek koymuş ve “Bu ekmeğe basabilecek birisi var mı?” diye sormuş salondakilere.
Hiç ses çıkmamış tabii.
“Sahneye gelip bu ekmek parçasına basana 100 dolar vereceğim” diye devam etmiş.
Salondan yine çıt yok…
Fiyatı artırarak 5.000 dolara kadar getirmiş.
Bu sırada salonda bulunanlardan birisi,
─ Hocam, istersen 500 bin dolar ver, yine bize o ekmeği çiğnetemezsin, boşuna uğraşma! demiş.
Doğan Hoca da, “İşte değerler eğitimi budur” diye noktayı koymuş…
Para vererek ekmek çiğnetebileceğiniz insan sayısı yok denecek kadar azken, bedavaya yalan söyleyen, dedikodu yapan insanların bu kadar çok olması biraz garip değil mi?
FAİZ yiyen, kumar oynayan, içki içen...
Ebedi cehenneme götüren şirk günahında hassas olabildik mi?
Acaba yalan söyleme konusunda bu kadar hassas olamaz mıydık?
Veya herhangi bir toplulukta birisi gıybet etmeye başladığında herkes tepki veremez miydi?
Yere düşen ekmeği çiğnememek için duyduğumuz hassasiyet, yerlerde sürünen bazı değerlerimiz çiğnenirken niçin kendini göstermiyor acaba bu toplumda?
Son söz olaya noktayı koymuş!!
''Yunanlısına Eros,
Romalısına Amor dediler.
İkisini de Tanrı yaptılar aşkın başına..
Tanrı olmak basitti de hiç gerçek olamadılar, masal olmak çok koydu gerçek olamayan Tanrı kırıntılarına. .
Gün bitti, değişti zaman. Ne Roma kaldı geriye ne Eski Yunan.
Eros'tan biblo yaptılar,
Amor'dan parfüm.
Tanrılıklarını satıp ekmeklerini kazandılar. "
" Aşk ateistti, çok geç anladılar.''
Üstad noktayı koymuş ...
Bu dairede de böyle: Bir kaç kurnaz işbilirin yanında bir sürü de Allah'ın mübarek koyunları var... Yaşamak ve yeryüzünde üç adımlık bir yer işgal etmekle mühim bir iş yaptıklarnı zannederler...
Sayfa 73 - YKY
Zülfü Livaneli | Rüzgarlar Hep Gençtir
Mutlu günler :)
Zülfü Livaneli, Rüzgarlar Hep Gençtir kitabında Yaşar Kemal'in Merhaba şiirine yer verip ardından kısa bir giriş yapmış. 'Sevdalım Hayat' kitabında yer alan anılarını bu kitabında tekrar kaleme almış.
Sevdalım Hayat kitabını okumadığımdan benim için tekrar niteliğinde olmadı.
Çocukluğundan bugüne değin tüm hayatına yer vermiş.
Zülfü Livaneli, yaşamını bir rüzgara benzetmiş. Rüzgar olma hali sayesinde edebiyatta, müzikte, sinemada kendini göstererek edebiyatçı, sanatçı ve yönetmen kişiliğiyle ön plana çıkmış.
"Hayalleriniz onları unutmazsanız mutlaka gerçekleşir." diyerek okurlarına cesaret ve güven aşılamayı amaçlamış.
Yaşamındaki mücadelelerini, başarılarını ve deneyimlerini anlatmış.
'Unutmayın, dünyayı güzellik kurtaracak 'sözü ile son noktayı koymuş.
Daha önce 4 kitabını okumuştum ki ilk tanışma kitabım 'Huzursuzluk' kitabı olmuştu.
Zülfü Livaneli'nin romanları bende hep derin bir etki bırakır.
Bu kitabı almadan önce otobiyografik bir kitap olduğunu bilmiyordum o yüzden okurken başta biraz şaşırdım açıkçası.
Ama söz konusu Zülfü Livaneli olunca onun kaleminden çıkan her şey severek okunur ️ 
Rüzgarlar Hep Gençtir 
Zülfü Livaneli
Noktayı koymuş.
...Bu memleket talihsiz.
-Talihsiz değil akılsız...Bunca kötülüğe razı olmaya talih mi denir...
Sayfa 547 - Everest
