Böylesine güzel bir kitabın yazarının; ismine, kalemine, edebiyata yakışık kalmayan birtakım hadiselerle anılmasının müteessiriyetinin doruklarını yaşadığımı belirterek incelemeye başlamak istiyorum. Pek tabii bir yazarın, sanat adamının sadece sanatıyla ilgilenilmesi taraftarıyım ama şu durumda göğe çıkarmamızın pek de egajere sayılmayacağı, hâlâ
Kitaba bugün başlıyorum, biraz malumat alayım derken sizin incelemenize denk geldim, iyi ki de denk gelmişim zira bir yazar göz göre göre tarihe karışmakta ve ben bu durumdan rahatsızlık duymaktayım. Elinize sağlık.
burada bütün gökdelenler gökyüzüne doğru dik ve ukala
insanın ölesi geliyor bazen şöyle yüksek bir kattan aşağı
-intihara özendiren gökdelenler kapatılsın bayım, göğü görmüyoruz-
bana çok büyük vaatlerle önerilmişti bu kitap fakat okurken sıkıldığım, hatta neden bu kadar etkilendiniz ya ? diye sorduğum bile oldu. belki de ben anlamadım ya da beklentiye girdim. normal bi kitaptı.
Kuran'ı yılda en az bir kez, yavaş yavaş ve anlayarak, karşılaştırmalı tefsirlerle okuyan biri olarak uzun zamandır ertelediğim bir kitaptı İncil. Ondan hemen önce Tevrat'ı da okudum ama açıkçası Tevrat beni çok yordu.
Çoğumuzun bildiği gibi Matta, Markos, Luka ve Yuhanna isimli dört havarinin İsa peygamberin vefatından sonra (en erken 65 yıl)
12 Havari arasında olmadıkları doğrudur. öğretiye sahip çıkıp yayma çabalarından dolayı havari diye isimlendirilmişlerdir. Bir nevi fahri dr gibi. Teşekkür ederim.