Luna hanım gözlerinizin doğanın küçük bir dışa olduğunu söylemişler miydi? Peki, peki kirpiklerinizin narin ve bir o kadar pervasızca dalgalı olduğunu? Dudaklarınızın ise sanki dünyanın en tatlı ballarının aktığı şelaleye dokunduğunu ilk bakışta anlayanlar olur mu? Bakışlarınız... Varlığınız bizim için lütufken boş şeylere canımın sıkışmasını affedemiyorum ve kendimi kınamaya gidiyorum
Canın sıkışıyorsa güzel çünkü benim canım sıkılıyor
'Sensiz yaşamak bana cidden çok zor geliyor. "Bir çare düşün" diyorsun. Düşünmez olur muyum?
Yalnız onu düşünüyorum. Daha evvel başka bir mektubumda yazmıştım. "Koltuklarının ter kokusunu duymak istiyorum" diye. Yalnız onu değil. Her şeyini, vücudunun sıcaklığını, yumuşaklığını, göğsünün temasını. Bunları yalnız sende düşünüyorum, canım sevgilim. Kaç defa istedim, "Bana seni daha çok hissettirecek bir şey gönder" dedim ama göndermedin.
Hasretle, gözlerinden, dudaklarından, her yerinden öperim.'
Gördüğüm en güzel kızsın..Tek dizimin üzerine çöktüm.. yüreğimi söküp senin önüne atabilirim. Çiğne dilersen.
Elimde bir gül olsa sana sunardım tutkumu tanıtlamak için. Yağmurlu sokaklarda çamura basmanı önlemek için ceketimi önüne sererdim ki güzel, pamuk ayaklarını kirletmeyesin.
Sana tapmama izin ver. İnsanların, doğanın tüm kötülüklerinden seni koruyayım... Bırak da senin beyaz atlı şövalyen olayım!..Başımı yere eğdim; alnımı ayaklarına sürdüm. Ayakkabılarını öptüm.