Artık katliamın planlanmasından başka bir iş kalmıyordu. Martılar ise bu konuşmalardan habersiz, binlerce yıldır yaptıkları gibi adanın üstünde çığlık çığlığa uçmayı sürdürüyordu.
“Unutma,” derdi tekrar, “kendi sesin! İşte en önemli şey bu. Senin sesin! Dünyada hiç bir tarza, hiçbir modaya oturulamayacak kadar senin olan bir üslup. Elin gibi, gözün, bakışın, gülüşün gibi senden bir parça.”
“Senin adın Marcel mi?” Ben , “Hayır!” Derdim. O, Ama Marcel Proust gibi yazmışsın” diye devam ederdi: “ Proustvari bir metin ortaya çıkarmaya çalışmışsın ama şunu unutma ki Proust olmak ile Proustvari olmak arasında dağlar kadar fark vardır. Bu biçim, Marcel adlı Parisli yazarın o koşullar içinde bulunduğu, kendine özgü bir biçimdir, kendi sesidir. Sen de anlatıda kendi sesini bulmalısın. Yoksa yazdığın şey Proust’tan daha iyi olsa bile Proust taklidi olarak kalır.”
Ey adamız, bize gösterdiğin onca cömertlikten sonra sana bu kötülüğü yaptığımız, düşmanımızı saygı göstererek karşıladığımız, üstelik öne doğru hafifçe eğilerek elini sıktığımız için bizi bağışla!
Onca yaralanmadan, hayal kırıklığından ve derin acıdan sonra adada edindiğimiz yeni dostları o kadar yürekten seviyordum ki, buraya “Son Ada” adını takmıştım. Evet evet; son sığınak, son insani köşeydi burası.
"Ben binlerce arkadaşla dolu bir dünyada büyüdüm, hepsi her gün raflarında beni bekliyordu. Sizler yay ve kılıçla antrenman yaparken ben okudum. İmparatorluk Kütüphanesi benim sırdaşlarıma ev sahipliği yapıyor ve ben neredeyse on senemi onların arasında her kelimelerini zihnime kazıyarak geçirdim. Onları çok iyi tanıyorum ve eğer kararlarımı sorgulamayı bırakırsanız onların sırlarını sizinle paylaşmaya hazırım."
Ateşin yaşamak için havaya ihtiyacı var. Hava ateşi güçlendirip tek başına olacağından daha parlak ve sıcak olmasını sağlar. Ama çok fazla hava ateşi tamamen öldürür, aynen çok fazla alevin tüm havayı tüketeceği gibi. Birlikte tek başta olduklarından çok daha güçlülerdir ama birbirlerinin varlığını aynı derecede tehlikeye atarlar."
"Kitaplar ilkeleri, teorileri ve kavramları öğrenmek için başlangıç noktasıdır. Zihnin anlasa da kendin gerçekleştirmediğin sürece bedenin bilmez. Harekete geçip üzerinde çalışmadığın sürece ellerin emirlerine uymaz. Deneyim çok daha iyi bir öğretmendir."