Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Neslihan

"Sabırlı ol," diye fısıldadı Morozko. Ama Vasya bunu yapamadı, artık bir dakika daha sabredemezdi; cevap vermek yerine Morozko'yu omuzlarından tutup yuvarladı. O zaman vücudundaki gücü hissetti Vasya, cılız mum ışığında hem kendi kaslarının hem de onunkilerin değişimini ve hareketini gördü. Kulağına fısıldamak için öne eğildi: "Bana asla emir vereyim deme." "Sen bana emir ver o zaman," diye fısıldadı Morozko. Bu sözler bir yudum şarap gibi Vasya'nın boğazından aşağıya süzüldü.
Reklam
İşte boş dersimin olduğu o gün, Ateş'i basket sahasında görmek kalbimde bir ihtilal başlatmış uykudaki yanardağı uyandırmıştı. Bu yanardağın doğduğum andan beri yüreğimde olduğuna inanıyordum. O gün tutuşmuştu ve o günden beri söndüremiyordum. Küllendiği zamanlar oluyordu elbette. Sakinleşip başı dumanlı normal bir dağdan farksızlaştığı zamanlar... Ama sonra Ateş bir şey yapıyordu. Bana gülümsüyordu. Bir şey söylüyordu ya da insanı yutan o sonsuz buz mavisi gözleriyle bana bakıyordu. Ve bom! Her yer yine lavlar altındaydı.
Bazıları prenses olduğu için kaleye kapatılırdı. Misal olarak ablam Bahar. Fakat ben kaleye kapatılırsam bunun hiçbir asil tarafı olmazdı. Surlar beni dünyadan değil, dünyayı benden korurdu.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bu hayatta benim tutabildiğim tek sır Ateş'e olan aşkımdı. Ateş ise kendi başına koskoca bir sırdı.
“If you wanted a wife, why did you wait until now to ask for my hand?” “I did not know I wanted one until today,” he replied.
Reklam
“Every respectable lady marries, Isolde.” “Nadia, we both know I am not respectable.” “You could pretend,” she shot back.
"...How do you know me so well?” His hot breath fanned over her ear as he chuckled. “You are my favorite puzzle lately..."
She put a spoonful of mint chocolate chip in her mouth. The complex combination of vanilla and mint exploded on her palate. Bits of chocolate crunched between her teeth. Perfection. “Let me try it.” She held her bowl out toward him, but he didn’t put his spoon in it. He trailed his fingers over her jaw as he tipped her head back and sealed his lips over hers.
"Ve eğer bana böyle bakmaya devam edersen seni öpeceğim, Anne. Sana güvenip güvenmediğimi bilmiyorum. Çoğu zaman kim olduğunu bile bilmiyorum. Ama bana böyle baktığında karşı koyamayacağımı biliyorum."
Sayfa 178Kitabı okudu
O günden beri beni parmağında oynatıyor ve bu konuda ne yapacağımı bilmiyorum. Yanımda olmadığı zaman onu yeniden görene kadar nefes alamıyorum.
Sayfa 172Kitabı okudu
Reklam
Kiliseleri de mezarlıkları ve kitapları sevdiğim sebepten seviyordum. Üçü de insanlığın, zamanın ve hayatın göstergesiydiler.
"Bizim için bir son yok. Öldüğümde küllerimi İrlanda'ya götür ve Lough Gill'in ortasında savur." "Küllerini mi? Gölün ortasında mı?" diye sordum gülümsemeye çalışarak. "Bir kilisenjn yakınına gömülmek istemiyor musun?" "Kilisenin tek istediği param ama ruhumu Tanrı'nın alacağını ümit ediyorum. Benden geriye kalanlar ise İrlanda'ya ait."
"Beni dinlemelisin" diye fısıldadı tanrıça. "Gökyüzü taşlarını attı. Ateş yıldızı bunu değiştiremez. Seni ben yetiştirdim ama bunu iyi biri olduğum için yapmadım. İyi biri olabilesin diye yaptım." Kararsız bakışlarını onun dik dik bakan tanrıçalara özgü soluk gözlerine çevirdi. "O da tıpkı senin gibi. Bir melez vâris. Suyun ve..." Nefesini tuttu. Tanrıçalar bilgi konusunda hiçbir zaman cömert olmamıştı. Onlar sırların ilahileriydi. Kaderi değiştirebilecek güçlere sahipti ama onları kullanmaları yasaktı.
"Sophia Rose Sterling, seninle tanışmadan önce hiçbir amacım yoktu. Hayatıma girdikten sonra, yıllardır kayıp olmamın sebebinin beni henüz bulamamış olman olduğunu anlamam uzun sürmedi. Hayattaki amacım seni sevmek. Derinlerde bir yerde, bu yere adım attığımız ilk günden beri bunu biliyordum. Ama mantıklı gelmiyordu. Aşkın mantıklı olmak zorunda olmadığını anlamam biraz zaman aldı; sadece bizi mutlu etmesi yeterliydi. Ve sen beni hiç olmadığım kadar mutlu ediyorsun, Soph."
"Aşkın kırmızı güller ve pahalı yemeklerden ibaret olduğunu düşünürdüm ama... Gerçek şu ki aşk, eşinin tabağından bir parça ekmek çalmasına izin vermektir. Horlayarak uyandırılmak ve sonrasında onu yataktan itmekten kaçınmaktır. Şifreli konuşmak ve herkesin içinde birbirini utandırmaya çalışmaktır. Maceralara atılmak ve birbiriyle dalga geçmektir. Aptalca kavgalar ve unutulmaz barışmalar yaşamaktır." Molly'nin elini sıktı. "Aşk, güzel ve romantik değildir. Bunu biliyorsun, değil mi? Aşk, en iyi arkadaşınla hayatın içinde tökezleyerek ilerlemektir."
298 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.