Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

NUR

Ne demişti Şevket Ağa; “kötüysen, kötülük yapmak kolaydır, ama biri sana iyi derse, kötü olmak artık o kadar kolay olmaz...”
Reklam
Çocukluğumdan beri geceyi yaşamayı severim. Kıyamam erkenden yatmaya. Derin bir uykuya dalıp dünyayı unutmak gelmez içimden. Gecenin sessizliğini, yalnızlığını, insana verdiği özgürlük duygusunu yudum yudum içmek isterim.
İşte hayat da böyle. Küçücük pencerelerden gördüklerimiz, aslında hayatı bize tanıtmaya yetmiyor. Tıpkı gökyüzü gibi, hayata da geniş pencerelerden, yüksek balkonlardan bakmak gerekiyor.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Hayır,” dedi Anne hemen. “Hayır,korkmuyorum. Korkmazsın öyle şeyden. Ben de korkamam. Fazla olur.. birkaç hayatı birden yaşamak gibi. İlerde belki yaşayacağımız bin hayat var daha. Ama her birinin sırası geldiğinde, bir tane olacak karşımızda. Şimdiden kalkıp hepsine birden varmaya kalkarsam çok fazla olur.
Sayfa 151Kitabı okudu
“Nasıl olmalı güzel insan, güzel müslüman?” dediler. Cevaba bakın: “geldiği yere sürur ve neşe getirir, giderken de hüzün bırakır. Arkasından ‘Ah nerede?’ denir,özlenir,aranır.”
Reklam
Sana bir yatırım yolu söyleyeyim ki, kıyamete kadar kârın eksilmez, kıyametler kopsa zararın olmaz: Ağlayan bir çift göz ve yanan bir kalp al. Her şeyini ver ama bu ikisini al!
Allah bir kulunu severse onu insanlara da sevdirir.
Hayatımız yok olduktan sonra nasıl yaşarız biz? Geçmişimiz olmadı mı, kendimizi nasıl tanırız?
“Nereye gidiyor dersin ?” Dedi Joad. “Bütün ömrümce görmüşümdür kaplumbağaları. Habire bir yere giderler. Hep oraya ulaşmayı özler gibi görünürler.”
Dünya kadına, erkeklere dediği gibi “Yazmayı seçersen yaz, benim için fark etmez” demedi. Dünya kahkahalara boğularak şunu dedi :”Yazmak mı? Senin yazmandan ne çıkar?”
Reklam
Hayallerinin kanatları hep kırılmıştı. Dünyayı fethetmeye hazırlanan gençlerin hayallerinden farklıydı. Bunun sebebi,gerçek hayatla gerekenden çok daha önce yüzleşmesiydi.
“Ben senin yanımda olmanı tercih ederim.” Ebediyen yanımda kalabilirdi ve o bile yetmezdi.
“Orada bir an için beni korkuttun,” dedim sohbeti yeniden başlatmayı deneyerek. Sessizlik garip bir biçimde acı vericiydi, sesinin yokluğunda yapayalnız kalıyordum.
Hayatım bitmeyen, değişmeyen bir gece yarısıydı. Benim için her zaman gece yarısı olması bir gereklilikti. Peki, nasıl oluyordu da gece yarısının ortasında güneş doğuyordu?
Erkeklerin asıl derdinin kendi özgürlüklerini gerçekleştirmekten çok kadınların özgürlüklerini sınırlandırmak olduğunu anladım,diyor Marianne.
Sayfa 100Kitabı okudu
Kaç gece, koyun gibi gırtlaklarından kesilen çocuk ve kadınların fışkıran kanları yatağımıza ve soframıza kadar sıçradı? Ayağını yere koy ve ilkin elle tutabileceğimiz küçücük bir başarı kazan. Onları birleştirelim. İkinci günküleri de.. Böylece bir gün, hayâlimiz doğduğunda hepimizi silip süpürmesin.
Reklam
Tefekkür sahipleri yere, göğe bakarak hikmetli düşüncelere dalarlar. Bunun sonucu olarak Hazret-i Peygamber’in şu duasındaki hikmetten nasiplenmeyi umarlar: “Ya Rabbi! Hakkındaki hayretimi arttır.”
Ey gözler son kez bakın! Kucaklayın son kez ey kollar! Ve ey siz nefes kapıları,yasal bi öpüşle mühürleyin Doyumsuz ölümle yaptığım bu süresiz anlaşmayı!
Başının içindeki düşünceler tıpkı şu gökyüzündeki seyrek bulutlar gibi daimi bir hareket halinde,şekilsiz ve elle tutulmayacak kadar dağınıktı.
Çocuğa, daha akıllı ve daha iyi olmasına yarayacak şeyleri öğrettikten sonra mantığın, fiziğin, geometrinin ne olduğunu anlatırız. Böylece kafası işlemeye başladıktan sonra seçeceği bilimin kolayca hakkından gelebilir.
Krallar, hiçbir şeyimi almazlarsa bana çok şey vermiş olurlar, hiçbir kötülük etmezlerse yeterince iyilik etmiş sayılırlar bana.
Mümkün mü bu ? Evet, mümkün!.. Nasıl? Unutarak! Unutarak mı? Elbette!.. Unutmak olmazsa insanoğlu nasıl yaşardı bunca acı ortasında. Ya hatırlamak!.. Evet, o da var. Ömür böyle geçiyor işte; kâh unutup kâh hatırlayarak.
Reklam
Neşe şimdi gülsün mü, ağlasın mı? Hem gülsün, hem ağlasın. Hayat budur işte.
Aklına Nana’nın bir keresinde söylediği şey geldi ; her bir kar tanesinin, dünyanın bir yerinde haksızlığa uğrayan bir kadının ağzından dökülen bir ah olduğunu. 𝑩𝒊𝒛𝒊𝒎 𝒈𝒊𝒃𝒊 𝒌𝒂𝒅𝒊𝒏𝒍𝒂𝒓𝒊𝒏 𝒏𝒆𝒍𝒆𝒓 𝒄̧𝒆𝒌𝒕𝒊𝒈𝒊𝒏𝒊𝒏 𝒈𝒐̈𝒔𝒕𝒆𝒓𝒈𝒆𝒔𝒊, demişti. 𝑩𝒂𝒔𝒊𝒎𝒊𝒛𝒂 𝒈𝒆𝒍𝒆𝒏 𝒉𝒆𝒓 𝒔𝒆𝒚𝒆 𝒏𝒂𝒔𝒊𝒍 𝒔𝒆𝒔𝒔𝒊𝒛𝒄𝒆 𝒌𝒂𝒕𝒍𝒂𝒏𝒅𝒊𝒈𝒊𝒎𝒊𝒛𝒊𝒏.
Basit çocuk ruhunda derinden derine bir şeyler değişiyordu; Hayata dair, hani içinde hepimizin bazen kederli, bazen neşeli köleler olduğumuz hayata dair, bazı gerçekleri kavramaya başladığını hissediyordu.
Sayfa 235Kitabı okudu