Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.35
Katre-i Derya
Katre-i Derya
@ocean_
Bir filmde görmüştüm ;insanlar birbirini gerçekten seviyordu.
Dr.
1 Şubat 1995
102 okur puanı
Ağustos 2017 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Şimdi olduğunuz yeri unutun, kendinizi şöyle hayal edin. Evinizden, ailenizden uzaktasınız. Kendiniz isteyerek ayrıldınız. Büyüdünüz. Geziyor, eğleniyorsunuz.Her gittiğiniz yerde sizi seve seve ağırlayacak dostlarınız var. Kendinize bakmaya, kıyafetlerinize önem veriyorsunuz. Size saygı gösteriyorlar. Arkadaşlarınız var tabi, ama kimseyi hayatınıza müdahale edecek bir konuma koymuyorsunuz.İşler sizin istediğiniz gibi gitmeyince bırakıp gidiyorsunuz. Geçim derdiniz, kira, iş derdiniz hiç olmuyor.İşte Knulp. Yaşasın özgürlük!
Peki sonra? Yalnız bir ömür geçiyor. Hatırlanmak, içten sevmek ve sevilmek, başı sıkışınca yanında olmak. Eksik hisler.. Güzel bir hikaye.
Çok kısa bi kitap olduğu için hemen bakayım şu boş vaktimde dedim. Ancak aradığımı bulduğumu söyleyemem. Beğendiğim 2-3 şiir haricinde konunun sürekli aşk, cinsellik üzerine olması beni sıktı. Beklentimin altında kaldı ancak birkaç güzel dize için okunabilir.
Okumak sen ne güzelsin :) Şu kitaptaki hisleri yaşaman, anlaman belki yıllarını alacak. Ama sen bu kitabı okuyarak tatlı bir huzur buluyorsun yaşamında.
Siddartha ile arayışın, öğrenmenin bir o türlüsünden bir bu türlüsüne derken, her birinde bana farklı duygular katarak kitabın sonuna varmışım.
Uzun bi okuma oldu benimki bazen sınavlarımdan bazen de merak ederek okuma isteğimden.Yine de bittiği için üzüldüm sonunda.
Siddartha budha öğretisinden bahsediyor sanıp okumayı ertelemeyin derim. Çok daha fazlasını bulacaksınız. :)
Okur Takip Önerileri
Ah bu kitap öyle bi kitaptı ki 25. sayfalarda dayanmayıp kitabı yarıda bıraktım (argo ve şiddet nedeniyle ) ve genelde yarıda bırakan bi insan da değilimdir.Sonra bi arkadaşım devam et beğeneceksin deyince bitirmeye karar verdim ve böylece bu incelemeyi yazıyorum.
Kendime diyordum ki bu kadar büyük suçların bi açıklaması olamaz yani insan olan böyle şeyler yapamaz .Ve evet yazar da böyle diyor.Suçlara hafifletici bi sebep açıklamamış ve hayvana benzetmiş. Aslında en çok da şu kurmalı minik makinelere benzetmiş "kurulunca dosdoğru gider ve bir şeylere çarpar bam bam ve yaptıklarını, elinde olmadan yapar." Evet gençleri bunlara benzetmiş .Doğrusu ergenleri diyelim çünkü küçük Alex'imiz henüz 18ine varmamıştı.
Bu hikaye bana alkol bağımlılığı tedavisinde kullanılan disülfiram adlı maddeyi hatırlattı.Disülfiram alkol alımından 5-10 dakika sonra taşikardi, hipotansiyon, dispne, bulantı, kusma ile kendini gösterir. Ve alkol ile gelen zevk duygusunu önler.
Peki bunu kötülük üzerine yapsak ne olur ?Yani kişinin kötülük yaptığında aldığı zevki engelleyip ,kötü hissettirsek ve artık hiç kötülük yapamasa ? İşte burası farklı çünkü etik devreye giriyor .İnsanın elinden iradesini almak neye yol açabilir ? Bu etik mi ?
İşte ey kardeşlerim .Burda küçük Alex'inizin bu deneyimlerini dikizliyorsunuz. Evet bu gibi laflara da epey aşina oluyorsunuz. Tavsiyem bırakmayın sonuna kadar okuyun .Pişman olmazsınız.
George Orwell insanlar üzerinden anlatılması zor rejim eleştirilerini hayvanlar üzerinden öyle güzel anlatmış ki kitabı okuyunca derin düşüncelere sevk ediyor .Akıcı anlatımı ile zaten bir iki günde okuyabilirsiniz. Şunu da söylemeliyim spoiler almak istemiyorsanız Celal Üster'in kitabın başındaki yazısını sona saklamalısınız.Okuduktan sonra düşüncelerinizi tamamlamanızı da sağlayacaktır.
Hayvan çiftliği komünizmin yönetimi ele geçirdiği bir yerde bu sistemin çöküşünü anlatırken aslında her iki tarafın nasıl da birbirine benzediğini sorgulatıyor.
Yedinci emir "bütün hayvanlar eşittir " derken birdenbire "BÜTÜN HAYVANLAR EŞİTTİR
AMA BAZI HAYVANLAR
ÖBÜRLERİNDEN DAHA EŞİTTİR" şekline dönüştürülürken kimsenin sorgulamamış olması en büyük eleştiridir .Düşünmeyen toplumların ,yargılamayan ,geçmişi unutmuş ,neyin daha iyi olduğunu hatırlamadan var olan duruma boyun eğişini böyle bir hicivle anlatır .
Kitabı büyük beklentilerle aldığımdan okurken hayal kırıklığına uğradım.Ancak bazı yerleri hoşuma gitti diyebilirim.Bir çocuğun ağzından sokak ağzı ,argo diyebileceğim tabirlerle başından geçenler anlatılmış .Bu yüzden basit ,açık bi dili var. Kitabın adıyla ilişkisi ile sadece şu paragraftan geliyor.
... büyük bir çavdar tarlasında oyun oynayan çocuklar getiriyorum gözümün önüne. Binlerce çocuk, başka kimse yok ortalıkta –yetişkin hiç kimse, yani- benden başka. Ve çılgın bir uçurumun kenarında durmuşum. Ne yapıyorum, uçuruma yaklaşan herkesi yakalıyorum; nereye gittiklerine hiç bakmadan koşarlarken, ben bir yerlerden çıkıyor, onları yakalıyorum. Bütün gün yalnızca bu işi yapıyorum. Ben, çavdar tarlasında çocukları yakalayan biri olmak isterdim. Çılgın bir şey bu, biliyorum, ama ben yalnızca böyle biri olmak isterdim. Biliyorum, bu çılgın bir şey.’’
-Jerome_David_Salinger608.jpg){kind=small}
İki yıl önce birisi önermişti bu kitabı ,şimdi okuyabildim.Evlerinden kaçıp kendi zihinlerini yok etmek için Afrika'ya giden iki insan var kitapta.Kinyas ve Kayra . Tek ortak noktaları zihinsel ölümü istemeleri.Bu biraz korkutucu gelebilir .Hatta kendinizi başroldekilere kızarken de bulabilirsiniz .Bu durum Albert Camus'un yazdığı yabancı kitabında da gelmişti başıma .Genelde okurken ağzından anlatılan kişinin yerine koyarım kendimi ama bu iki kitapta öyle olmadı.
Beni etkilediğini söylemeliyim ve tavsiye ederim ,sabırla okursanız sonu sizi daha farklı duygulara götürecektir.Ancak hayata pembe bir gözlükle bakanlar için ağır gelebilir.
İyi okumalar .
