Ülkemizi ve eğitim camiamızı derinden üzen olaylara maalesef bir yenisi daha eklendi. Okul müdürü İbrahim OKTUGAN bir öğrencisi tarafından okulunda görevi başındayken silahla vurularak öldürüldü. Kendisine Allahtan rahmet kederli ailesine yakınlarına ve tüm eğitim camiasına sabırlar diliyoruz. Eğitim camiamıza karşı şiddet olayları ve maalesef en sonunda ÖLDÜRME olayıyla karşı karşıya kaldık. Bu nedenle eğitim sendikalarının aldığı karar gereği yarın (10 Mayıs Cuma Günü) iş bırakma eylemi yapacağım. Eylemin amacına ulaşması öğretmenlerimizin hakettiği saygıyı görmesi temennisiyle .
Bir ögretmen olarak yaşadığımız bu durum çok üzücü.
Artık Yeter! Yaşamak İstiyoruz!
Öğretmenler olarak kendimizin ve öğrencilerimizin canından endişe ederek okula gitmek istemiyoruz. Can güvenliğimizin olmadığı bir eğitim sistemini kabul etmiyoruz. Eğitimde şiddete karşı çıkmak için 10 Mayıs Cuma günü iş bırakıyoruz!
Kelimeler kifayetsiz, eylem gerek...
Bir öğretmenin görevi başında kurşunlanarak öldürüldüğü bu ülkede sesimizi yükseltmek zorundayız...
10 Mayıs Cuma günü yok'uz,
Yok olmamak için...
Önce Kaliteli İnsan, Sonra Kaliteli İş, Gerisi Gelir…
Muhterem dostlar “Ekmeden biçmek!” diye bir söz var. Ne ekersen onu biçersin! Ekmediysen ne biçeceksin! Maalesef insanımız çalışmıyor, okumuyor.
Birinci yaşanmış hikâye
Köyde çalışırken 3”- 4 kişi bir arkadaşın buğday tarlasına çalışmaya gitmiştik. Biçilen buğdayları toplayıp traktörle harmana getiriyorduk. Hava çok sıcaktı. Baktım arkadaşlar
Çocukluğumla Hasbihâl
"Büyüyünce öğretmen olacağım ben." dediğim o günü hatırlıyorum. Yatağın köşesine oturmuş, acaba büyüyünce ne olsam diye düşünürken "Ben en iyisi öğretmen olayım." dediğim o günü. Zaten çocukluğuma dair en net hatırladığım 2-3 sahneden biri de bu.
Ardiye diye kullanılan odada annesinin topuklu ayakkabılarını giyip aynanın
Fakir Baykurt
Köy Enstitüsü mezunu eğitimci Fakir Baykurt,
evlerinin önünde açılan yeni kahvede çay içmek ister.
Anası çayı söyler ama ağzı yanan Fakir Baykurt bardağı yere atar. İşte sonrası...
1929'da Burdur'da doğan asıl adı Tahir olan Fakir Baykurt'un çayla tanışması ve anasıyla öğretmenlik konusundaki diyaloğu çarpıcı...
1948'de
Son zamanlarda en çok muhatap olduğumuz sorulardan biri de evlilikte denklik meselesi. Özellikle kadınların top yekûn tahsil ve meslek sahibi olmaları bu anlamda farklı bir durum ortaya çıkardı. Şöyle ki; öğretmen, avukat vs. olup da evliliği erteleyen birçok kardeşimiz, hali hazırda kendilerine gelen taliplerinin dini ve ahlaki durumunu olumlu
26 MART 2024
Olm siz adam akıllı insanlar olsaydınız hiç kadınları bu sohbete dahil etmez konuyu uzatmadan Burhan ve babamla konuşurdunuz ama siz naptınız yine her zamanki gibi kendinizi büyük gördünüz. Neyse Allah büyüktür elbet bir gün hakkımız sorulacaktır. Tamam belki bu hırsızlık olayı tam gün yüzüne çıkmamış olabilir ama biz sizin ne olduğunuzu çok çok
Her ne kadar son zamanlarda -her durumda olduğu gibi- işin ticari boyutundan ötürü olsa da böyle bir günün varlığının bilinmesi ve kutlanması beni bir kadın olarak mutlu ediyor. Nasıl adım atarken iki ayağın dengesine ihtiyaç duyuyorsak aynı durumun toplumun ilerleyişinde de söz konusu olduğunu düşünüyorum. Adaletli ve dengeli bir düzen içinde her
Hayatın her alanında emek gösteren (ev hanımı, doktor, öğretmen, mühendis, avukat...........) tüm emekçi kadinlarin bu güzel günü kutlu olsun.
