Tarihin dört bir yanına yapay bellek makineleri saçılmış durumdadır. İnsanlar bütün bilgileri, tamamen hatırlamayı sağlayacak bir şekilde içinde tutacak bir tiyatro, bir saray veya bir makine inşa edilebileceği fikrinin cazibesine her zaman kapılmışlar. O zaman mutlak bilgiye sahip olmak için tek yapmamız gereken tiyatroya veya makineye girip oradaki her şeyi belleğe geçirmek olacaktı. Arada olup biten onca şeyden sonra bunu söylemek artık kolay tabii. Yates hatırlama-tekniği (mnemotechnic) sistemlerinin geliştirilmesi üzerinden Batı'nın bir karşı-tarihinin yazılabileceğini göstermeye çalışır; bu sistemlerin metinsel temeli hiç değilse, Sokrates'in Phaidros'ta yazıyı yapay, dışsal bir bellek biçimi olarak görerek yermesine atfedilebilir. Bu fikir, tavan çöktüğü sırada yüksek sesle bir şiir okumakta olan antik dönem Yunan şairi Simonides'le başlar. Herkes ezilip öldüğü halde o bir şekilde kaçar. Çöken tavanın ağırlığıyla kurbanların cesetleri tanınmaz hale gelmiş olsa da, Simonides bütün konukların tam nerede oturduklarıni hatırlayabilmektedir. Belleğin yer ve mevki ile ilişkilendirilmesiyle birlikte, bir bellek evi, bellek sarayı veya bellek tiyatrosu fikri doğmuştur. Konuşmanın zamanı loci'nin, topoi'nin mekânsal olarak hatırlanmasıyla tam olarak öğrenilebilmektedir. İnsan kendi belleği içinde adeta bir binanın, daha doğrusu bir mağazanın içindeymiş gibi gezinebilecek, oradaki nesneleri inceleyecektir. Bir retorik öğretmeni olarak yetiştirilen Aziz Augustinus, Tanrı'yı bellekte arayacak kadar ileri gitmiş, ama onun bulunabileceği "hiçbir yer" olmadığını anlamıştır.
Yılbaşı Çavuşu.
"Çocukluğumun geçtiği küçük ilçemizde genel olarak mutlu bir yaşantımız vardı. Öyle ya; ülkemiz bir cihan savaşı geçirmişti, savaşta başarılı olmuş, düşmanları yurdumuzdan dışarı atmış, bağımsızlığımızı korumuştuk. Cihan Savaşından çıkalı hemen hemen 10-15 yıl geçmişti. Savaş bizleri yoksul ama gururlu bırakmıştı. Belki inanılmaz ama babası
Reklam
Mehmet Ali Ergöz Hatıraları ...
Yıl 1971... Fırat adlı gemiyle, Amerika’nın Phıladelphia limanına 10 bin ton tütün götürmüştük. Şehri dolaşmış gemiye dönüyorduk. Yanımıza bir araba yaklaştı ve nereye gittiğimizi sordu. Limana deyince bizi götürebileceğini söyledi. 3 arkadaş bindik ve geminin bordasına kadar getirdi. Bu kibar Amerikalıyı ‘Türk kahvesi’ ikram etmek için gemiye
Cemil Sena'nın Önerdiği Makina Ahlakı'nın Bazı Terimleri
Bu ahlâki daha iyi anlayabilmek için, ahlâkta adları geçen türlü terimlerin, sözlüklerdeki anlamlarını bir tarafa atarak, ne demek olduklarını açıklamalıyız: a. - Bu ahlâka göre, Hürriyet, bir şeyi yapıp yapmamak iradesi değildir; yapılması gerekeni gerekmeyene tercih ederek kendini ödeve bağlama ve yeni ödevler yaratma gücü demektir. Yani
Sayfa 131-133
816 syf.
·
Puan vermedi
·
29 günde okudu
22 Kasım 1963'te, Dallas'ta üç el silah sesi duyuldu, Başkan Kennedy öldü ve dünya tarihi değişti. Peki, bütün bunları değiştirme şansınız olsaydı? Kendi kuşağının sosyal, kültürel ve politik meselelerini sindirmiş bir yazar olan Stephen King, bu mükemmel kurgulanmış gövde gösterisinde okuyucuları geçmişe uzanan inanılmaz bir yolculuğa
22/11/63
22/11/63Stephen King · Altın Kitaplar · 20213,088 okunma
152 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
"Dünyanın en yeşil kampüslerinden birinde haftasonu sakinliğinde yürümek" Ortadoğu Teknik Üniversitesi ve Çukurova üniversitesi ni görünce böyle düşünmüştüm,orada okuyan ve çalışanların çok şanslı olduğunu da...maalesef bu üniversitelere ziyaretçi kimliğim dışında başka bir kimlikle gidemesem de görmüş olmak bile beni mutlu
Yapay Dünya Kolonisi
Yapay Dünya KolonisiUmut Orhan · İskenderiye Kitap · 202194 okunma
Reklam
106 öğeden 81 ile 90 arasındakiler gösteriliyor.