Biz mi
Yaşıyoruz işte ..
Hepimizi alçaltan bir dünyayı
Sevmeyi öğrendik sonunda
İyi insan olduğumuz zamanlardan
Sessiz bir yara derinimizde..*
Yazık bize! Hepimiz korkunun ev sahipleriyiz.*
O kapının eşiğinde beklemişti uzun yıllar boyunca. Hayat kendisini o eşikten uzaklaştırmak için hiçbir şey yapmamıştı. Kendisini uzaklaştırsa ne olacaktı ki? İnsan kendisinden ibaret değildi. Eşikteki yıllar boyunca içinde biriken öfkeyi, zihninde duran sözlerle birleştirdiği zaman ortaya çıkan görüntüyü de sevmişti. Sevmiyorsun bunları, bu evleri, iş yerlerini. Sevmiyorsun bu insanları, sevmiyorsun lağım çukurlarını. Sana ait olanı sana ait kılmadı onlar. Sana ait olanı sana çok gördüler . Seni yok saydılar hakaret ettiler, çiğnemeye çalıştılar. Seni yok etmek için uğraştılar. Yaşam boyu direndin sen , hep var olmak için direndin…
Yeni bir hayata başlamak için bütün yüklerimden kurtulmam gerektiğini biliyorum. Ama hiçbir yükten kurtulmanın mümkün olmadığı tecrübesine de sahibim. … Hayatı eskimiş bir eşya gibi bir yerlerde bırakıp gidemezsin. Bunu yapamazsın. Denersin. Ama olmaz. Olmaz mı gerçekten?
"Bazı kelimeleri cümle içinde kullanmak güzeldir, güzeli kullanmak güzeldir, suyu kullanmak güzeldir. Suyu cümle içinde kullandıkça kirlenir su, cümle temizlenir ama su kirlenir. Bu hep böyle olur. Suyun mu kabahatidir, cümlenin mi kabahatidir?"