"Yapamazdım artık yapamazdım
Yolun inkârından geliyordu ayak seslerim
Ve umutsuzluğum daha büyüktü ruhumun direncinden
Ve o bahar ve o yeşil evham
Pencerenin önünden geçen
Gönlüme
"Bak" diyordu
"Yol almamışsın hiç sen, batmışsın..."
Füruğ Ferruhzad, Yeşil Evham şiirinden.Kitabı okudu
Az ötemde bacak arasını yalayıp duran kedinin kürküne yüzümü sürsem. Yapamam. Bitlidir. Ben ki, ilkokul yılları boyunca, altmış kişilik sınıfta bitlenmeyen biriyimdir.
Aynı şehrin içinde göç edip geniş bir pencere bulmak, öylece pencerenin önüne oturmak, şehre sadece bakmak istemiştim. Çocuk oyunlarını sırtıma vurmuş, kesişen caddelerin sesini kısmıştım. Bu geniş camın önünde durup şehirle konuşacaktım.
Olivya Çıkmazı yazıyor duvarda, taş binaları sokağın içine kıvrıldığı yerde, kırmızı bir levha üzerine beyaz harflerle. Çıkmaz mıdır hakikaten, sonuna kadar gidip bakmak gerekir mi? Elbet bakmışlardır; ama ben buraya gelmeden yıllar önce. Sokağın kuytusundaki dükkanda çalışan güzelin adı Olivya'dır, belki de Olivya'nın kendisi bir çıkmaz sokaktır...
Yazdığımız her sözcükle başkasının malı haline gelen ruhumuzu ayakta tutabilmek için nasıl çabaladık bunca yıl, şaşıyorum. Çok açken ve biri bakarken yemek ne kadar sıkıntılıysa, yazmak, üretmek de öyleydi.