Kaynağa Ruhsal İniş Ruhsal ve dini öğretilerin çoğu, başlangıçta ilkel bilincin rahmine şamanik bir iniş olarak anlaşılan bir süreci, fizik yasalarının sınırlarının dışında kuantum-titreşimsel bir boyuta, "Rahim-Kaynağı"na girme sürecini tanımlar. siyah ışığın durgun noktasında bir dönüşüm ve yeniden doğuş için Yaratılış ”. Tüm dinsel, ruhani ve şamanik geleneklerin ayinleri başlangıçta gebe kalma, gebelik, doğum ve yeniden doğuşun dokuz ayının ilksel yolculuğunu çağrıştırırdı. Ölüm yolculuğu, dokuz ay veya gebelik küresi boyunca, büyük Kozmik Rahim kapısından ruha geri dönen bir ters doğum veya adet görme olarak görülüyordu. Rahim mitolojisinde ruh, Kozmik Rahim'de doğar, sonra Dünya Rahim'e inerek doğumu bekler. Yerli şamanik gelenekler, ruhların kuşlar gibi üst dallara tünediği, ana rahmindeki bir insan bebeğine uçmayı beklediği bir hayat ağacını tanımlar. Daha sonra dokuz ay boyunca hamile kalırız ve Maya'nın tanımladığı şekliyle "çiçekli" kutsal doğum kanında dünya alemine doğarız. Ölüm anında, bu kozmolojik yolculuğu tersten tekrarlayarak insan bedenimizi terk eder ve ruh bedenimizde Dünya Rahmine ineriz. Cehennemin dokuz krallığı olarak da bilinen hamileliğin dokuz ayında geriye doğru yolculuk ederken bize ölüm doulaları, psikopomplar ve ruh rehberleri eşlik ediyor; ve ruha geri dönüş.
İmâm Nevevî Hazretleri: -Doğum ve Ölüm Tarihi: d.1233-ö.1277 -Yaşadığı Yer: Suriye ve çevresi - Dönemin Siyasi Ortamı: Moğol İstilası, Memluklu Devleti’nin Kuruluşu -Sultan Baybars ile çatışması?
Reklam
Hz İbrahim ve Sare ye yaşlı hallerine rağmen oğul müjdeleyen melekler biraz sonra Lut kavmini helak etmek üzere yola çıkacak azap melekleri idi. Müjde ve azap, havf ve haşy, doğum ve ölüm bir arada. Düalizmin dorukları
“Where Hope Grows” filminden arda kalan anekdot: “Hayat kısadır ve korkuyla değil cesaretle yaşanmak zorundadır. Hayallerinizin, anılarınızın daha önemli olup olmadığına karar vermelisiniz. Yoksa geçmişte mi takılıp kalacaksınız. Hayat yaşamak için vardır. Fazlasıyla yaşamak için… Mezarlığa şöyle bir baktığınızda her mezar taşının üzerinde iki tarih görürsünüz. Doğum ve ölüm tarihi… Her insan için bu iki tarih geçerlidir. Ama iki sayının arasındaki çizgi, hayatı tanımlayan şeydir. Bu yüzden hayatınızı dolu dolu yaşayın. Yaşayın. Gerçekten yaşayın”.
Annem İçin
Öldükten beş gün sonra geldin rüyama. Babaeski’deki eski evin oradasın. Hayır gelin çıktığın ev değil, diğeri. Biz çocukken her yazları kardeşlerinle, kuzenlerimle bir araya geldiğimiz eski mezarlığın oradaki ev. Evin bahçesine çiçekler ekilmiş. 20 li yaşlarındasın. Sanırım hiç evlenmemişsin. Bahçedeki çiçekleri suluyorsun. Çok mutlusun. O kadar
Doğum, yaşamın başlangıcıdır. Bir insanın dünyaya gelmesiyle birlikte, yaşam serüveni de başlar. Yeni doğan bir bebek, dünyayı keşfetmeye, büyümeye ve öğrenmeye başlar. Yaşam, keşiflerle, deneyimlerle, sevinçlerle ve zorluklarla dolu bir yolculuktur. Her anıyla öğrenir, büyür, değişiriz. Yaşam, bazen bize güzellikler sunar, bazen ise bizi sınar. Ölüm ise yaşamın doğal ve her canlının yaşam döngüsünün bir parçasıdır. Ancak ölüm, sadece bir son değil, aynı zamanda yaşamanın devamıdır. İnsanların ardında bıraktığı miraslar, hatıralar ve etkiler, onların ölümsüzlüğünü sağlar. Ölüm, her hikayenin son cümlesidir. Ama ölüm, yaşamın sonu değil, hikayenin sonudur; ve fakat hikaye, ölümsüzdür. Ancak ölümün ardında bıraktığı anılar, izler ve etkiler sonsuzluğa uzanır. Ey kara toprak, şimdi aldın onu? Yüreğimizde yangın, gözlerimizde yaş oldu. Güneş düşerken ufuklara, o bir daha doğmayacak mı? Sesini duyamayacak mıyız artık, o güzelim tınıyı? İnsanın ruhu, bir şekilde yaşamaya devam eder; sevdikleriyle, hatıralarıyla, eserleriyle. Her ne olursa olsun, ölümün karanlığıyla yüzleşmek insana yaşamın değerini hatırlatır. Çünkü ölüm, yaşamın ta kendisidir; ikisi birbirini tamamlayan, birbirine karışan birer parçadır. Ve belki de ölüm, insanı gerçekten yaşamaya davet eden en derin sırdır... Keşke hiç kimse ölmese.... 😔
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.