Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Şehir tümüyle bana yabancı. Hatıralar, sesler, kokular ölüme terk edilmiş. Peki ama o sesler, o görüntüler nereye gitti? Acılar, hüzünler, sevinçler nereye gitti? Hayatım boyunca İstanbul'un sesi olmak istedim. İstanbul'un kuşlarının, ağaçlarının, poyrazın, lodosun sesi olmak istedim. Yıllarca dut, ıhlamur, çınar ağaçlarına bakıp onlardaki mevsim değişimlerini gözledim. Kuş sesleri kesilmiş, erguvanların boynu bükük, onlar da yaşanana, zamana küsmüş olmalı.
100 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Ömrümüz! Koca hayatı sığdırdığımız büyüklükte ama kozmoz ile kıyaslanınca küçücük bir kum tanesi olan ömrümüz! Bir baştan bir başa akrabalar, dostlar, beraber içilen çaylar , yalnız gidilen istasyonlar uğruna edilen kavgalar ve her halükarda borçlu çıktığımız ömrümüz. İbrahim Sadri'nin dediği gibi "Ömrüm, Yağız ömrüm, gül ömrüm. Düştüğüm ateşlerde feryadlara gömdüğüm dağlı ömrüm." Ömür konusu burada biter. Şimdi asıl mevzuya geçelim. Tepeye tırmandığımı zannederken aslında bayır aşağı koşmak. (İvan ilyiç'in Ölümü / Tolstoy) Herşeyi sığdırmaya yeterince yer ve zaman olan ömürde allah kimseye sığdıramayacağı hastalık vermesin. Zira kişinin sağlığında etrafında pervane olan insanların hastalığında ise yangından kaçarcasına ondan uzaklaşmaları ne denli hazin ne denli korkunç bir durum olduğunu İvan İlyiç'in gözünden görüyoruz. Gerçi sağlıklı bir insan da ölüme doğru heran hareket halindedir ama hasta insan bu hareketi tüm zerreciğiyle görür, anlar.. Bir nebze soylu ve ihtisaslı olan İvan İlyiç adındaki kardeşimizin hayatı salonlar ve fiyakalardan bir anda gül kurusu akşamlara dönüyor. Tabiki Çevresinde ışıltı kalmayınca doğal olarak avuçlarında kalmış güzel anılar ve düşünceler devreye giriyor. İşte bu anılar hasta döşeğindeki bir adama en az ölümün ayak sesleri kadar korkunç gelir. Küçük anılar ve hatıralar ne kadar da büyükmüş diyorsun bir hastanın gözbebeğinden. Konuyu çok dramatize ettim ki bunun farkındayım. Siz de Tolstoy'un bakış açılarıyla bunun farkına varmak istiyorsanınız bu kısacık kitabı mutlaka okuyun derim. İyi okumalar dostlar
İvan İlyiç'in Ölümü
İvan İlyiç'in ÖlümüLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202245,5bin okunma
Reklam
Değişirsin zamanla
Bazen sadece bakarsın Ve hiç bir şey olmamış gibi Dalar gidersin o anın varlığında Zaman durmaz ama bir vurgun sanki Kala kalırsın ne bir söz ne bir nefes Sadece sen ve o düşüncenin verdiği Durgunluk hissizlikmi dersin Ne dersen de ama şunu bil O artık bu hayatta yoktur Ölüme gitmiştir sessizce Ve bu haber senin Aslında ne kadar
EN ESKI YAZILARIM 1.
Saçmasında vurulduğun mazi namın olur Denizinde sarıldığın sinsi ahın olur Fırtınasında savrulduğun serseri zamanın Toprağında kuruduğun mezarın olur 
".. Tabiî, değil mi, insan, öldükten sonra bırakacağı bütün hâtıralarla, eserlerle, çocuklarla, ancak kendi memleketinde unutulmazlığın tesellisini bulabilir. Ölüme kadar gitme. Şimdi bile şu Boğaziçi'ndeki hâtıralar... Şu her birinde bizden bir parça yaşanmış evler, şu her taşı ve ağacıyla bizim olan, biz olan şehir, gök, memleket..."
Sayfa 206
Ahmed el Decvi 25 yaşında, Mühendislik Fakültesinde öğrenciydi. 2015’te kayboldu. 60 gün Akrab hapishaneside işkence gördü. Gereken tıbbi müdahale verilmedi. 20 Şubat günü Sisi rejimi tarafından idam edildi. Elim ne yazayım bilmez, yağlı urganla celladlar bekler beni babacığım, Hücrenin soğuk taş duvarlarının arasından yazılan bu mektup
Reklam
"Tabii değil mi, insan, öldükten sonra bırakacağı bütün hatıralarla, eserlerle, çocuklarla ancak kendi memleketinde unutulmazlığın tesellisini bulabilir. Ölüme kadar gitme. Şimdi bile şu Boğaziçi'ndeki hatıralar... Şu her birinde bizden bir parça yaşanmış evler, şu her taşı ve ağacıyla bizim olan, biz olan şehir, gök, memleket..."
Sayfa 208
141 öğeden 91 ile 100 arasındakiler gösteriliyor.