Hakim ve Muzaffer Bir Hayat Yaşamak...
. “Şu ölümlü dediğimiz dünyada, bütün ölümlere rağmen hayat yine hâkim, yine muzafferdir.” (
Ziya Osman Saba
Ziya Osman Saba
) 🤔 Ne Düşünüyorum 🤔 Evet, (dışımızda) HAYAT DEVAM EDİYOR? Ölümlere rağmen... Muzaffer bir şekilde! Peki senin İÇ’in bu hakim ve muzaffer oluşun ne kadar bir parçası? Ne kadarı ölü kalbinin, zihninin, beyninin, bedeninin; ne kadarı diri? Ölümlere, yıkımlara, helak oluşlara rağmen sen (İÇ yaşamınla) ne kadar ayaktasın/kaim ve daimsin? Ölüm geldiğinde sana, ona ne kadar diyet vermek zorunda kalacaksın? Yoksa ölüme sevgiyle elini uzatıp onunla beraber oldukça diri bir şekilde ve ışıklar içinde mi geçeceksin geçitten? İnsan daima YAŞAM’ı seçmelidir. [[Bu dünya yaşamını kast etmiyorum sadece... Sadece ahiret yaşamını da. YAŞAM’ı..! Yaşam tektir aslında; belki zaman ve mekan boyutlarıdır YAŞAM’ı çoğul yapan/gösteren! ]] Böylece kişi ölümle birlikte el ele yürüyebilir başka yaşam mekanlarına eğer terkettiği yaşam mekanında hayatını sürdürürken hakim ve muzaffer bir şekilde hareket edebilmişse. .
***...Ölmek için fazla ölüsün..***
Reklam
İNSAN ve ORUÇ Oruç, ruhun sesi gelir her yıl Gümüş topuklarını dokundurur kalbimize Vücut dönmeğe başlar bir tapınağa kurban gibi Yapılır örtülür uçurumları yakan dualardan Ten ruhun avuçlarının içinde Hilkat günlerinin yeniden oluşun terlerini döker İnsan gecesini değiştirir gündüzüne erer Bir mevsime döndürür zamanı hiç değişmeyen İnsanın olma vaktidir bu erme fırsatı Ruh emzirir anne gibi yeri göğü fecri Yeni bir insan gelip nöbete duracaktır Eskisi çürümüş bir heykel gibi devrildiğinden Ey oruç, diriltici rüzgâr, İslam baharı Es insan ruhuna inip yüce ilham dağından Kevser içir, âbıhayat boşalt kristal bardağından Susamış ufuklara insan kalbinin ufuklarına Sezai KARAKOÇ
EHE-AHE
(BAZI ŞEYLER YAŞANMADAN BİTER) Bazı şeyler yaşanmadan biter Başlangıçta atılmayan adımlar, Başlamadan gelen son oldu Gelen son umudu yitirdi. Umutsuzluk benim sonum oldu. Bir gülüştü her şeyi başlatan Bir bakıştı insanı yakan Bir kahkahaydı kül eden Bir dokunuştu yok oluşun başlangıcı. Başlangıçlar umuttu İçimizdeki umut neşemizdi Bizi ayakta tutan beklentiler Üstümüze atılan son toprak oldu..
Ben ümitsiz aşklar için yaratılmışım Ayrılıklar için, sonsuz kederler için Ne zaman ta derinden sevsem bir kadını Ezilmeli yeni açmış gülleri kalbimin En güçlü zehir olmalı aşk dediğin Alkol gibi damarlarıma yürümeli Sarmalı her yanımı gece olunca İçimde bir çıbancasına büyümeli İnsan sevince her gün bir kez ölmeli Her gün bir başka yerine saplanmalı o kurşun Yollara düşmeli, perişan deli divane Erimeli potasında o garip var oluşun Artık uzak bir anıdır huzur ve sükun O büyük yangın başlamışsa yürekte Bir gün gelir de bu çaresizliğin Aranır bütün tesellisi ölmekte O yerde sevilmek de yalan sevmek de Nereye baksan dizboyu karanlık Boşuna bir ışık arama göklerde Her şeyinle aşkın içindesin artık Böyle gitgide derinlere çeker o bataklık Orada ölümsüz olur nice kara sevdalı Sevmek, hiç sevilmeden; korkunç güzel Aşk dediğin karşılıksız olmalı.
Karşıt olan şeyler bir araya gelir ve uzlaşmaz olanlardan en güzel uyum doğar. Her şey çatışma sonucunda oluşur. Karşıtların savaşı, oluşun zorunlu ve tek koşuludur. Eğer karşıtlıklar arasındaki savaş olmasaydı hiçbir şey olmazdı. Evren karşıtlıkların savaşının oluşturduğu bir uyum harmonia'dır." — Heraklitos
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.