“Hamilelikte annenin hücreleri ve DNA’sının fetüse taşındığını biliriz. Daha az bilinen bir gerçekse, bu alışverişin iki yönlü olduğudur. Çocuğun hücreleri de annenin organlarına taşınır. Annenin bedenine yerleşirler, beyninden ayak parmaklarına kadar. Doğumdan sonra hatta doğum başarıyla gerçekleşmese bile, o hücreler, bir kadın hayatta kaldığı sürece yaşamaya devam eder bazen. Bu yüzden bir anne ve çocuğu, iç içe geçmiştir, ayrılmaz bir biçimde. Bu kaçınılmaz bir şey, biyoloji. Peki bilim insanlarının bu hücrelere verdiği ismi biliyor musunuz? Kimerik hücreler. Adı Kimera’dan geliyor, Yunan mitolojisindeki bir canavardan. Farklı hayvanların bedenlerinin karışımından oluşan melez bir canlı. Bir aslan kafası, keçi bedeni, yılan kuyruğu gibi. Evet. Sayın jüri üyeleri, öyle sanıyorum ki biz kadınlar, hepimiz birer Kimera’yız. İçimizde annelerimizin ve kızlarımızın izlerini taşıyoruz. Ve ileride kızlarımız da buna karşılık bizim izlerimizi taşıyacak. Bu asla sona ermeyen bir zincir. Buna göre, bir anlamda biz kadınlar, hepimiz birer canavarız da. Fakat çok insancıl canavarlar. “
Saint Omer