Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bölüğün yarısından ziyadesi Türkçe bilmiyor. Tabur Babil Kulesi gibi. Ne alanın satandan, ne satanın alandan haberi var.
17 Teşrinievvel [30 Ekim 1912]
Rumeli eski şeklini alamaz. Artık Rumeli bir daha yapışmamak üzere Türk ilinden kopmuştur. Avrupa’nın orduları gelip Sırp ve Bulgarları buralardan çıkaramaz ya!...
17 Teşrinievvel [30 Ekim 1912]
Reklam
Artık Rumeli’nin gittiği muhakkak. Fakat bütün şu kolordular, şaşırmış koyun sürüleri gibi kurşun ve gülle altında, kar, çamur ve hastalık içinde mahvolacak. Ah, acaba ondan sonra aklımız başımıza gelecek mi?
15 Teşrinievvel 1328 [28 Ekim 1912]
En büyük intizamsızlık, açlık, perişanlık içinde ric’at ediyoruz. Abdülhamid’in İstanbul’a gittiğini duyduk. Padişah yüz yirmi bin kişi ile Edirne’ye hareket etmiş. Buna da kimse inanmıyor.
14 Teşrinievvel [27 Ekim 1912], Köprülü
Şimdi Otuz Sekizinci Alay’dan Şevket Efendi isminde bir yüzbaşının intihar ettiğini haber aldık. Hemen herkes intihar etmek istiyor. Yazık namusa bir kıymet ve ehemmiyet verenlere...
Reklam
14 Teşrinievvel [27 Ekim 1912], Köprülü
Kaç gündür, kaç gecedir burada çekmediğimiz sefalet kalmadı. Üzerimize yağmurlar yağdı. Çamurlar içinde yuvarlandık. Askerin hepsi hasta. Kazanlar yolda bırakıldı. Hepimiz açız.
10 Teşrinievvel [23 Ekim 1912]
Ric’atin, inhizamın en çirkinini gördüm. Bugün burada, Köprülü’nün önündeyiz. İkinci fırka kaçtı. Yalnız biz, nizamiye fırkası kaldı. Birden ric’at emri verildi. Hep kendimizi galip sanıyorduk. Meğer müthiş surette mağlûp imişiz. Toplar filân hep kaçtı. En nihayet bizim tabur kalmıştı. Biz de çekildik. Bütün gece, tam on iki saat yürüyerek sabaha yakın Kiliseli’ye geldik.
Hem mâlûm ya insanlar fenâdır! Fenâlığın önüne geçilmez. Bu bir kânun, tabiatın kânunu!
Sayfa 119 - Bilgi BucağıKitabı okudu
6 Teşrinievvel [19 Ekim 1912], Kiliseli
Bugün kalkmadık. Pirlepe Alayı’nın Breşura Taburu geldi. Ben kasabada idim. Ne intizamsızlık yarabbi! Zabitlerin bile tavırları başka idi. Ve belki sarhoştular.
Reklam
5 Teşrinievvel [18 Ekim 1912]
Hani nutuklar, hitabeler, heyecanlar, şarkılar, alkışlar... Hiç, hiçbir şey yok. Bulgar ordusunu gözümün önüne getiriyorum. Orada kim bilir ne kadar hayat ve heyecan.
5 Teşrinievvel [18 Ekim 1912]
Askerin hepsi acemi. Hatta silâh doldurmasını bilmiyorlar. İhtiyatların çoğu da Pomak. Bir kelime Türkçe bilmiyorlar. Onbaşıların, çavuşların içinde bir vücut, parlak ve açık bir göz göremiyorum.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.