Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.27
Ömer Bayırlı
Ömer Bayırlı
@omerbayirli
Meraklı
90 okur puanı
Mayıs 2018 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Heidegger'in varoluşçu felsefesi perspektifinden Lacan'cı psikanalizin yeniden yorumlanmasının mümkün olup olmadığının tartışıldığı teorik olarak çok güçlü olan bir kitap.
Tıbbın ve dolaylı olarak da psikiyatrinin biyolojik yaklaşımdan çok yorumsamacı(hermönetik) bir yaklaşım sergilediğinin, saf bilimden ziyade beşeri bir bilim olarak ele alınması gerektiğinin vurguları bolca yer alıyor.
Son kısımdaki Freud ve Nietzsche'nin düşüncelerinin benzerliklerine ve ayrılıklarına değinildiği kısmı okurken Yalom'un Nietzsche Ağladığında kitabı aklıma geldi. Severek okudum.
Kitapta William James'in 2 makalesinin çevirileri yer alıyor. Ancak şunu belirtmeliyim ki, kitabın çevirisini hiç beğenmedim. Gece Kitaplığı yayınlarından sipariş etmiş olduğum diğer kitaplarda da aynı sorunla karşılaştım. Sanki çeviriyi Google Çeviri yapmış gibi.
Kendime aldığım bazı notları, bu incelemeyi yazmaya karar vermişken buraya da eklemek istedim:
William James, pragmatik ve hümanistik bir yaklaşım sergiliyor.
-> Bilinç vardır. İşlevseldir, işlevi bilmektir.
-> Dualizme karşı. Ancak materyalist olarak nitelendirilmekten de çekiniyor.
-> Bilinç bir ilişkiler meselesidir, dışarı taşar, içeride değildir, dikkate alınan tek bir deneyimdir ve her zaman sınırları çizilebilir ve tanımlanabilir.
-> Bilinç, bir tür dış ilişkiyi ifade eder ve özel bir varlık ya da varlık biçimini ifade etmez. "Bilinçli" nitelikleri açıklamak için uyanan deneyimlerimizin kendine haslığı, yalnızca olmalarıyla değil, aynı zamanda biliniyor olmalarıyla, birbirleriyle olan ilişkileriyle -bu ilişkilerin kendileri de deneyim olduğundan- daha iyi açıklanır.
Pek çok nesnemizden hangileri insan zihni başlamadan önce gerçekten orada ve iş başındaydı?
Kauffman'ın kafasındaki kuramı açıklamak için yazdığı bir kitap olduğundan dolayı popüler bilim okuyucularını yorabilecek bir kitap. Ancak dili aşırı sade ve bol tekrarları sayesinde vurgulamak istediği yeri son derece net bir şekilde anlıyorsunuz.
Evrim hususunda genel yaklaşımın dışında bir yaklaşımı mevcut. Darwinci Ön-uyarlanımların evrimin temelini oluşturduğunu savunuyor.
Kitabın asıl mesajı ise kitabın isminde açıkça dile getirilmiş. Fizik biliminin dünyada olan olguları özellikle biyolojik olguları tam anlamıyla açıklayamayacağını, biyolojinin fiziğe indirgenemez olduğunu birçok yönden ispat niteliğinde örnekleriyle öne sürüyor.
Meraklısı için iyi okumalar dilerim. Keyif alarak, sindirerek okuduğum bir kitap oldu.
Okur Takip Önerileri
Kitabın hiç incelemesi olmaması üzerine bu kısa yazıyı, kitabı almayı düşünenler için yazıyorum.
Ali Demirsoy, bildiğimiz gibi bir biyolog. Yıllar boyunca edinmiş olduğu yaşamsal bilgi birikimini bizlere bu eseriyle sunuyor. Kitapta yazım yanlışları, ufak tefek anlamı değiştirmeyecek terminoloji hataları olmasının yanında çok güzel bilgiler mevcut.
"İdeal yaşantı nasıl olur?" sorusu yerine, "Her şeye rağmen nasıl iyi yaşarız?" sorusuna yanıtlar getiriyor. Ütopik şekilde, "onu yeme, bunu yeme" demekten uzak, besinleri nasıl tüketirsek daha az zararlı, daha faydalı olur, bakış açısıyla inceliyor. Beslenmeden, cinsel sağlığa her konuya değinilmeye çalışılmış.
Okuyanlara bir şey katar mı? sorusuna kesinlikle evet diyebilirim. Ancak bu katacağı bilginin ne kadar olacağını söylemek çok zor. Zira bazı bilgileri zaten biliyorsunuz.
Kitaptaki çoğu bilgileri daha öncesinde zaten başka yerlerde de okudum. Bana katkı sağladığı kısımları alıntı olarak ekledim. Onları da inceleyebilirsiniz kitabın alıntılarından.
Çok anlaşılır bir dille yazılmasının yanında yazarın kitaba sohbet havası katması çok hoşuma gitti.
Yazar kitabın ilk bölümlerinde zamanın eskiden ve şimdi nasıl ölçüldüğüyle alakalı bilgiler veriyor. Ardından zaman algımızın nasıl oluştuğuyla ilgili biyolojik bir yaklaşımla, yapılan deneylerden bahsediyor. Yapılan deneyler arasında, kitabını da okumanızı tavsiye edeceğim David Eagleman'ın deneyi de var.
Ancak kitabın sonlarına doğru, yapılmış olan psikolojik deneylerin, araştırmaların -hatta ben araştırma demek istemiyorum, çünkü bilimsel bir tarafı olduğunu düşünmediğim anketler bunlar, subjektif olarak yorumlamaya çok yatkın sorulara bir takım cevaplar alınmış - bizlerle paylaşılmasıyla kitap sonlandırılıyor.
Beklediğimi almadığım bir kitap oldu açıkçası. Belki de ben içindeki bilgileri daha önceden farklı yerlerde okuduğumdan dolayı bu şekilde düşünüyorum. Ama benim beklentimi karşılamamış olması, sizde kötü bir izlenim uyandırmasın. Kitap, zaman üzerine yazılmış bilimsel çalışmalarla desteklenmiş sayılı kitaplardan birisi.
İyi okumalar dilerim...
Bu kitabı okumayı düşünen sevgili okur, merhabalar. Bu incelemeyi senin için yazıyorum.
Yazarımız olan Dennett'in kuramlarla dolu, bol felsefe ve biraz da bilimle harmanladığı kitabını okumakta kararlı mısın? Bilinç üzerine düşünüyor, okuyor musun ya da daha öncesinde bu konuda araştırma yaptın mı? Cevabın eğer "Hayır" ise, bu kitabı yarım bırakacağını ve hatta okuduğun çoğu şeyi anlamayacağını baştan söylemeliyim. Çünkü Dennett, bu kitabında, "Bilinç" üzerine yapılmış tüm felsefi çıkarımlara atıfta bulunarak cevaplar vermiş.
Dennett, kitabının büyük bir bölümünde Descartes'tan ortaya çıkan "Kartezyen Tiyatro" ikiciliğine karşı kendi ortaya attığı kuramı olan "Çoklu taslaklar modelini" sunuyor. "Kartezyen tiyatro" düşüncesini, enine boyuna irdeleyerek, görüşün tutarlı olmadığını, ve bu görüşe sahip olan kişilerin "Bilinç" sorunu karşısında kolaya kaçtığını söylüyor.
Bu kitabı hakkıyla okumak için, bu kitaba başlamadan önce "Bilinç" hakkında genel bir bilgi edinmelisiniz. Bunun için de tavsiyem;
- Bilinç Üzerine Konuşmalar, Susan Blackmore
- Incognito, David Eagleman (Popüler-bilim)
Kitap çevirisi hakkında da okuma sürecim boyunca, gerçekten çok zorlandığım yerler oldu. Ancak, bilgisizliğimden kaynaklandığını anladım. Gerçekten belli başlı kuramları ve bahsedilen konuları anlamadığımdan dolayı; çevirinin doğru olmadığını, karışık olduğunu düşünmüştüm. Üst kısımdaki kitapları okuduktan sonra kitaba karşı bu düşüncelerim değişti.
İyi okumalar diliyorum...
Yazar, RNA'nın canlı yaşamının kökeninde kritik rolünün olduğunu bizlere bilimsel deneylere de değinerek belirtiyor. RNA molekülünün nasıl ortaya çıkmış olabileceğine ve nasıl kendini çoğaltabileceğine dair bazı görüşler sunuyor. Bu alanlarda yapılmış olan deneysel çalışmaları da bizimle paylaşıyor.
İlk canlının nasıl oluşmuş olabileceği üzerine yazılmış çok güzel bir kitap olduğunu düşünüyorum. Yazarın dili, biyolojik terminolojiden uzak insanlar için biraz ağır gelebilir ancak bunu kolaylaştırmak için kitabın son kısmına küçük açıklamalar barındıran güzel bir sözlük eklemiş.
Merakı olanlara bir şeyler öğretip farklı bakış açıları kazandıracağını düşünüyorum. Okuması da gayet eğlenceli...
Sinirbilim üzerine yazılmış olan kitaplar genellikle beyin ve işlevleri konularını işler. Bu kitap ise, sizi beynin bilinçle ilişkisini sorgulamaya itiyor. Davranışlarınızın, söylediklerinizin, kısacası tüm faaliyetlerinizin sorumlusu siz misiniz?
Kitabın son kısmındaki yazarın kendi görüşlerini sunduğu yazı beni çok etkiledi.
Okunması kolay ve eğlenceli, içeriği dolgun bir kitap. Beyin, bilinç, sinirbilim severlerin başucu yapabileceği kitaplardan diyebilirim. İyi okumalar...
Bugüne kadar yapılmış olan nörobilimsel araştırmaları kaynak alarak hazırlanmış ve basitleştirilmiş bir dil ile yazılmış olan bir kitap. Nörobilimle ilgilenecek amatör, profesyonel herkesin başucu kitabı olarak kullanabileceği şekilde hazırlanmış. Ayrıca okurken, nörobilimin kronolojik olarak tarihi gelişiminden de haberdar oluyorsunuz.
Sinirbilim sevdalılarının kesinlikle almasını tavsiye ederim.
