Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Selman Yıldız

Selman Yıldız
@omrselman
Optisyen
17 okur puanı
Mayıs 2020 tarihinde katıldı
334 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Amak-ı Hayal (hayalin derinlikleri) dilimizde ilk defa yazılan tasavvufî ve felsefî bir romandır. Edebiyatımızda benzeri olmayan türde, çok derin mânâların rüyalar âleminde anlatıldığı bu kitabın İlk yayınlanma tarihi 1910. Hikayede iki ana karakter var; kabristanı mesken edinmiş, kendini gizleyen bir Velî olan Aynalı Baba ve iyi tahsil görmüş,
A'mak-ı Hayal
A'mak-ı HayalFilibeli Ahmed Hilmi · Büyüyenay Yayınları · 201616,8bin okunma
Reklam
160 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
İlk yayınlanma tarihi 1932 olan Camilerimiz kitabı, Sadullah Yıldız adında genç bir kardeşimizin zeyiliyle zenginleştirilmiş ve Büyüyen Ay yayınları tarafından harika bir baskıyla tekrar yayınlanmıştır. Kitabın tasarımı ve sayfa düzeni, fevkalade güzel. Anlatım dilinin, kelime dağarcığımızı genişletmesi bakımından verimli olduğunu söyleyebilirim.
Camilerimiz
CamilerimizHalil Edhem Eldem · Büyüyen Ay Yayınları · 20197 okunma
191 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Başlarda bir kitap okumaya başladığımı sanmıştım. Satırları okumamla birlikte yazılanların özelde bana genelde ise insanlığa hitaben yazılmış mektuplar olduğunu anladım. İçeriklerini, geçmişte yaşayıp dünyada iz bırakan yazar, şair, düşünür ve filozoflardan da konular nispetinde alıntılar yaparak güzel bir bakışla harmanlamış yazarımız Ali Ural. Şimdi üzerime sağnak sağnak yağan, zihnimi ve kalbimi ıslatan mektuplara cevaben: Sevgili Dost, Altmışbir mektubuna karşılık yalnız bir mektup yazıyorum sana. Bu orantısızlığı üzerine alınma sakın zira mektuplarına tek tek cevap yazacak kadar dolu değil sözcük heybem. Ama bilki yazdıkların gönlümde yer etti. Sevgili dost, bir mektubunda bana "Merhameti gördünmü" diye sordun, demek yirmi yıl öncede kayıptı ve sen onu arıyordun. Sevgili dost, merhameti ben de arıyorum fakat o daha da kaçar oldu insanlardan. Bazen ona hak vermiyor da değilim, insanlığın geldiği şu nokta da. Mektubunun devamında "Bari hayatta olup olmadığını haber ver" dedin, evet o hayatta ölmedi merhamet biliyorum, minik kalplerin içinde o varlığını seziyorum, lakin minik kalpler büyürken merhamet küçülüyor! İşte tam o anlar da kayıplara karışıyor merhamet. Sevgili Dost, yarattığı her bir varlığa, çok çok merhamet eden Rahman ve Rahim olan Allah'a c.c. dua edip merhameti aramaya devam edeceğiz. Selametle..
Posta Kutusundaki Mızıka
Posta Kutusundaki Mızıka
A. Ali Ural
A. Ali Ural
Posta Kutusundaki Mızıka
Posta Kutusundaki MızıkaA. Ali Ural · Şule Yayınları · 202019,9bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
248 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Kutlu fetih gerçekleşmiş, Konstantinapolis İstanbul'a dönüşmeye başlamıştır. Fatih Sultan Mehmet Han tarihiyle, coğrafi konumuyla yüksek bir değere sahip olan ve fethi yüzyıllar önce müjdelenen bu güzide şehri imar yönünden geliştirirken aynı zamanda ilmî yönden de zenginleşmesine büyük önem vermiştir. Şehrin kapılarını âlim ve sanatkarlara sonuna kadar açmış, ilim ve sanat çalışmaları hususunda her türlü imkanı sunacağını beyan etmiştir. Ali Kuşçu, Molla Hüsrev, Sinan Paşa(Hoca Paşa), Molla Lütfi ve daha pek çok ulemâ bu dönemde şehri ve İmparatorluğu ilmî yönden ihya etmek için çabalamışlar. Böylelikle Osmanlı'yı ilimde ve sanatta zirveye taşıyacak bir sonraki kuşağın tohumları kök salmaya başlamıştır. Kitap işte böyle bir dönemde Osmanlı ulemâsının arasında meydana gelen bir fitneyi konu ediniyor. Fitne ateşini sinsice körükleyen bir kafir, ilmiye ricâlinin arasına sızmış, akla hayale gelmeyecek kötülüklerle, fikri ayrılıkları olan ûlemayı birbirine düşürmüştür. Bu tertibi planlayan Ornio'nun amacı Osmanlı Devlet düzeninde bir delik açıp gemiyi batırmak, Batı'nın "Büyük Kartal" diye andığı Fatih Sultan Mehmet'i öldürmektir. Ve tüm bunları yapabilmek için hitabı tesirli, kimseden çekinmeyen, alaycı ve çok bilmiş mizacıyla ulemâ meclisinin en keskin âlimlerinden Molla Lütfi'yi kendine hedef seçer.
İtiraf
İtirafİskender Pala · Kapı Yayınları · 20196,9bin okunma
116 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Ramazan, iman etmiş gönüller için huzur ve sekînet ayıdır. Bu kutsî ayda Allah'ın rızasını gözetip, oruç tutarak Müslüman olmanın beş temel şartlarından birini yerine getirmeye gayret ederiz. Oruç tutmak sadece yemeden, içmeden kesilip vücudu aç bırakmakta değil elbette. Midemizle tuttuğumuz orucu kalbimizle de tutabilirsek işte o zaman hakikâtli bir oruca kavuşmuş oluruz. Nureddin Yıldız hocamız, "Ramazan Risalesi" kitabında Oruç ve Ramazan ayının faziletlerini ve önemini anlatırken oruçla ilgili her Müslümanın bilmesi icap eden fıkhî bilgileri de okuyucuya aktarıyor. Başından sonuna rahmet ayı olan Ramazan nasıl değerlendirilmeli? Neleri yapmalı, nelerden uzak durulmalı? İtikaf, Kadir Gecesi, teravih ve fitre hakkında bilinmesi gerekenler bu küçük hacimli güzel kitapta açıklanıyor. Son bölümde okuyanı düşüncelere sevkeden "Ramazan Katliamı" başlığında 26 sayfalık bir yazı var, Osmanlı'nın son dönemlerinde başlayıp günümüze kadar uzanan Ramazan eğlenceleri(!) ve sonradan uydurulan adetler konu edilmiş.
Ramazan Risalesi
Ramazan RisalesiNureddin Yıldız · Tahlil Yayınları · 20102,640 okunma
Reklam
208 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Gönlü güzel insan Yavuz Bülent Bâkiler'den bir Rumeli ağıtı! 1976 yılında Yugoslavya'da ki şiir akşamlarına, ülkemizi temsilen katılan Bâkiler, orada gördüklerini, hissettiklerini samimi bir anlatımla yazıya dökmüş. Karşılaştığı manzaralar karşısında yüreğinden kopup çağlayan milli duyguları şiir dili kullanarak fakat nesir türünde yazmıştır. Kitabı okuduktan sonraki düşünce ve duyuşlarımı birkaç cümleyle aşağıya bırakıyorum. "Onlar Bulgar göçmeni, Yugoslav göçmeni" Bu cümleleri ilk duyduğum zamanlar çocukluktan gençliğe geçiş dönemlerimdi. Göçüp gelenlerin, cümlenin başındaki "Bulgar, Yugoslav" gibi tanımlardan dolayı bize ve memleketimize yabancı olan insanlar sanırdım. Oysa onlar Türkçe konuşan Müslüman Anadolu insanıydı. Yüzyıllar önce bir amaç uğruna Anadolu'dan Balkanlara gönderilen neslin torunlarıydılar. Nasıl ki Orta Asya'dan, Horasan'dan Anadolu'ya göçen atalarımız bu mümbit toprakları işleyip yurt tuttu, İslam sancağını şerefle dalgalandırıp, Diyâr-ı Rûm'u Anadolu'ya dönüştürerek yüce bir vazifeye mazhar oldu, onlarda Avrupa'nın giriş kapısı konumunda ki Balkan yurduna aynı şuurla adım attılar. Üsküp, Selanik, Sofya, Filibe gibi şehirler yüzyıllar boyunca Anadolu'daki bir Türk şehri gibiydi. Bugün Rumeli'yi az hatırlar olduk, türkülerimizde, şiirlerimizde "elveda Rumeli" dedik, "Rumeli'yi unutalım" dedik, fakat orada yaşayıp, azınlıkta kalan kardeşlerimiz bizleri unutmadı!
Üsküp'ten Kosova'ya
Üsküp'ten Kosova'ya
Üsküp'ten Kosova'ya
Üsküp'ten Kosova'yaYavuz Bülent Bakiler · Yakın Plan Yayınları · 2018694 okunma
328 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Divan edebiyatımızın usta kalemi İskender Pala'nın kaleme aldığı son kitabı Kalp, kısa başlıklardan oluşan deneme türünde yazılmış bir çalışma. Geniş bir içeriğe sahip ve fevkalade derin mânâların barındığı kalbe dair rehber niteliğinde bir çalışma. Yazarımız kitabı üç ana başlık altında derlemiş. Kitabın üçte ikisini oluşturan ilk bölüm kalbi tanımak için "Kalp külliyatı", ikinci bölüm kalbi yönetmek için "Kalp muhteviyatı" ve üçüncü bölüm de kalbi içselleştirmek için "Kalp spektrumu" başlığı altında açıklamalara ve bilgilere yer verilmiş. Kitabın bazı yerlerinde konuyu örneklendirmek ve somutlaştırmak için kısa kısa hikayeler de mevcut.
Kalp
Kalpİskender Pala · Turkuvaz Kitap · 20194,459 okunma
285 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Bu kitapta edebiyat tarihimizin engin ufuklarını seyrettim, satırları okurken geçmişe yolculuklar yaptım, Dursun Gürlek hocanın rehberliğinde. Kitaplar ve müellifleri hakkında ne çok şeyler anlattı bana. Hani Fuat Sezgin hoca bilimler tarihinde İslam medeniyetinin muazzam katkılarını anlatırdı kitaplarında, sonra hepimizin aklında şu soru kalırdı: bize ne oldu da ilim ve bilim de bu kadar ilerlemişken son asırlarda geri kaldık? Sevgili dostlar bu sorunun cevabını şu satırları okuyup tefekkür edince daha iyi anlıyor insan "İkinci Cihan Harbi'nden sonraki neslin otomobil, buzdolabı ve televizyona karşı gösterdikleri tutkuya benzeyen bir kitap tutkusu, İslam dünyasının her tarafına, bir salgın hastalık gibi süratle yayılır. Bu önüne geçilemeyecek şekilde herkesi sarar. Tarihte ilk defa ancak Yeni Çağ'da kendisine üstün gelinebilen bir şiddet ve genişlikte, Müslüman memleketleri halkına nüfûz eder. Bugünkü insanın iktisadi, sosyal ve fikri seviyesi nasıl, mal-mülk, otomobil ve televizyonu ile ölçülüyorsa, bir Müslümanın da bu yönlerden seviyesi 9'ncu asırla 14'üncü asırlar arasında sahip bulunduğu kitaplarla ölçülüyordu." Biruni, İbn-i Sina, İbnül Heysem, El Cezerî, İmam Gazali, İbnül Arabi ve daha bir çok âlim insan kitapların bu altın çağın da yetişmiştir.
Çınaraltı'nda Kitap Sohbetleri
Çınaraltı'nda Kitap SohbetleriDursun Gürlek · Timaş Yayınları · 2018313 okunma
256 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Cumhuriyet tarihimizin canlı tanığı, 1936 Sivas doğumlu şair ve müellif Yavuz Bülent Bâkiler. Allah ömrüne bereket versin. Yavuz bey vakti zamanında Ankara Radyosu ve Trt'de uzun yıllar çalışmış. Ardından Kültür Bakanlığı'nda müsteşar yardımcısı olarak memuriyet hayatına devam etmiş. Çoğu insanın bugün bile cesaret edemeyeceği konuşmaları o yıllarda cesurca ifade etmiştir. Bu nedenle de başına binbirtürlü sıkıntılar gelmiş. Kitapta Cumhuriyetimizin ilk yıllarında yaşanan büyük hezeyanları, köklerini inkar etme yanlışıyla yeniliğe gitme düşkünlüğünü ve etkisi bugünlerimize kadar ulaşan tahribatları, Bâkiler'in mükemmel Türkçesiyle ve sürükleyici üslubuyla okumak mümkün.
Unutamadıklarım
UnutamadıklarımYavuz Bülent Bakiler · Yakın Plan Yayınları · 2013387 okunma
286 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Geçmiş tarihlerde yazılan kitapların, içinde bulunduğumuz dönemi doğru anlayabilmek bakımından ne kadar mühim olduğuna bir kez daha kanaat getirdim. Bu kitaplar okuyucusunu zihnen bir zaman yolculuğuna çıkarır, yazıldığı dönemlerin siyasi, içtimaî ve ailevi yapısını gözlerimizin önüne serer. Bu sayede kasten kopartılan veya nesilden nesile nakledilirken zamanın getirdiği unutkanlıkla birbirinden kopan dün ile bugünü yeniden yekpâre olarak görebilme imkanı doğar. Bugünün çıkmaza girmiş sorunlarının nedeni dünün içindedir. Kitabı okurken bunları müşâhede ettim. Meselâ hemen yanıbaşımızda insanların katledildiği, gözyaşı ve kanın oluk oluk aktığı Suriye meselesi. Doğu Türkistan'da, Müslüman oldukları için Çinlilerin akıl almaz işkence ve zulümlerine maruz kalan kardeşlerimiz. Afganistan, Filistin ve hatta Filipinler... İslam aleminin çektiği sıkıntıları yüreğinde hisseden şairimiz, zulüm ile istimlak edilmeye çalışılan İslam beldelerinde yaşanan insanlık dramını, 40 yıl öncesinin atmosferini kelimelere yükleyerek gözümüzden gönlümüze akıtıyor. Şehitlerimizin ve şairimizin ruhu şâd olsun.
Bir Değirmendir Bu Dünya
Bir Değirmendir Bu DünyaCahit Zarifoğlu · Beyan Yayınları · 20219bin okunma
Reklam
138 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Alıntı "Kâbil'le New York arasındaki farkların çoğuna İstanbul'un iki semti arasında kolayca tesadüf edilir" Yazara göre bu iki semt kitaba adını veren 1930'ların Fatih ve Şişli/Harbiye semtleridir. Şuan orada yaşamasam da dünyaya gözlerini Fatih'te açmış ve tıpkı kitaptaki Neriman gibi, Şinasi gibi Fatih sokaklarını arşınlamış biri olarak söylemeliyim ki, Fatih ilçesi tarihiyle, mimarî eserleriyle şüphesiz İstanbul'un merkez noktasıdır. Mâziden günümüze tarih boyunca üzerinde yaşayıp ahiret yurduna göçmüş, Doğu'nun yetiştirdiği nice âlim ve gönül ehlinin mânevî iklimi sinmiştir sokaklarına. Harbiye ise kitabın yazıldığı yıllarda cazibeli vitrinleri, ışıltılı caddeleriyle Batı'dan gelen rüzgarın cereyanına tutulmuş insanların uğrak yerlerindendir. Bu iki semt günümüzde bazı değişikliklere uğramış olsa da, tarihten gelen bir çok özelliğini muhafaza etmeye devam ediyor. Peyami Safa bu kitabında, Doğu ve Batı medeniyeti arasında gelgitler yaşayan, düşünceleriyle hangisine ait olduğunu tanımlamaya çalışan Neriman'ın şahsiyeti üzerinden Doğu-Batı çatışmasını ele alır. Esâsen Neriman'ın babası Doğu'nun değerlerini benimseyen biridir. Ancak kızı Batı'dan esen rüzgarın etkisine maruz kalarak özenti bir hayata meyletmiştir. Vicdanı, babası ve sevdiği adam onu bu zihin karmaşasından sıyırıp özüne döndürmeye çalışır.
Fatih Harbiye
Fatih HarbiyePeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 202047,7bin okunma
240 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Adem Güneş Aile ile Bağlanma kitabında, insan fıtratında olan aidiyet duygusunu tanımlarken bu duygunun temelini, oluşumunu ve sağlıklı bir şekilde aşama aşama nasıl geliştiğini, nelere dikkat edileceğini etraflıca anlatıyor. Yazarımız aidiyet ve bağlanma duygusunu üç safhada değerlendiriyor: 0-4 Yaş arası Bağlanma 4-12 Yaş arası Aidiyet 12 Yaş ve sonrası Uyum Aslında kitap yazarın 0-4 yaş arası çocuklar da bağlanma duygusunu anlattığı "Güvenli Bağlanma" kitabının devamı niteliğinde. Okul çağında çocukları olan ebeveynler için faydalı olacağını düşünüyorum.
Aidiyet - Aile İle Bağlanma
Aidiyet - Aile İle BağlanmaAdem Güneş · Timaş Yayınları · 2016396 okunma
164 syf.
8/10 puan verdi
150 yıl önce Türkçe yazılan bu eseri ilk neşredildiği zaman ki haliyle okusak sanıyorum ki anladığımız bir kaç cümleden ibaret olurdu. Neyse ki Türkçeden Türkçeye(!) güzel bir çeviri olmuş, bu vesileyle edibimizin roman türünde de tesirli bir kalemi olduğunu anlayabiliyoruz. Tasvirler ve anlatımlar oldukça etkileyiciydi.
İntibah
İntibahNamık Kemal · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202139,5bin okunma
413 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Dünya edebiyatına onlarca eser kazandırmış ve eserleri 176 dile çevrilmiş Kırgız yazar Cengiz Aytmatov'un "Gün Olur Asra Bedel" isimli bu müthiş çalışması yazarın edebiyat hayatının zirvelerinde, 1980'de yayınlanmış. Aytmatov'un okuduğum ilk kitabı ve kaleminden oldukça etkilendiğimi söyleyebilirim.
Gün Olur Asra Bedel
Gün Olur Asra BedelCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 202145,7bin okunma