Yuvadan dışarıya, ötelere uzanıp kendi dünyasını kurmaya hazırlanan ama büyümenin en zor, en çetrefilli zamanlarından geçen, güneşe yönelmiş bir ilkbahar filizi gibi taptaze olan genç dervişe manasıyla, bilgeliğiyle ve yol göstericiliğiyle tesellidir bu kitap.
Buranın öte dünya için bir eğitim ve gelişim yeri olduğuna inanıyorsak, her türlü kolaylık ve nimet gibi pek çok zorluk ve acı da insan içinse, bu dünyayı tefekkür ederek deneyimlemeye adımını henüz atan ‘genç derviş’ için bir rehberdir bu kitap.
Gerçekten, şu dünyada olup da teselliye ihtiyacı olmayan biri var mıdır?
İnsan bu yaşam yolunda öyle bir dost edinmelidir ki dostluğa olan ihtiyacını boşluk bırakmayacak şekilde, tamamen giderebilsin. Bütün sıkıntılı zamanlarda onu hep yanında bulabilsin.
Yüce Allah’la dostluk kuran biri, aynı zamanda kâinattaki her şeyin dostluğunu kazanır. Gökyüzü ve yeryüzü, melekler ve ruhlar ona dost olur. Zaman ve mekân, varlık ve olaylar ona dost olur. Peygamberler, veliler, şehitler ve salihler ona arkadaş olur. O’na dost olan insana her şey destekçi durumuna gelir. O’na dost olmak yolunda atılan adımlardan biridir bu kitap.
Genç Dervişin Teselli Koleksiyonu, gençlere derinlikli ve anlamlı bir şekilde insan ve dünya bilgisi içeren bir okuma listesi, bir koleksiyon sunuyor. Anne babalardan çocuklarına en güzel armağan.
Arkadaşlar sahaf sektörü ile ilgili ne düşünüyorsunuz merak ettim? Ben kendi düşüncelerimi söyleyeyim. Gittiğim yerde sahafların yanyana dizili olduğu bir sokak var. Tahminim 6 7 sahaf var orada. Naçizane birkaç deneyim elde ettim. Bu sektörün bittiğini, bitirildiğini düşünüyorum. Kesinlikle yazımı okuyanların içlerinde iyi niyetli bazı sahaflar
Şimdi çay içmek için bir kafeye geldim de, oturacak tek boş yer burası vardı.
Fakat ona da kıyamadım, görevliye dedim "Bana bir tabure verirmisin, oraya oturacağım"
Dedi "Abi dur ben çıkartırım onu"
Dedim: Sakın!
Böyle birşey yaparsan ben çıkar giderim.
Görevliye dedim: Ona da benden bir kase süt.
Oturdum taburede içtim çayımı..
Zaten şu dünya da başımıza ne geliyorsa, içimize bırakılan vicdani tahayyülleri devre dışı bırakmamızdan gelmiyor mu?