Her yaştan evlatlarının arasında kıyamet sabahını bekleyen Aliya'nın gümüş kubbeli kabri şehitliğin ortasında ışıldarken, zihnimde şu sahne canlanıyordu:14 Ekim 1991'de Yugoslavya Meclisi'nde konuşma yapan Sırp lider Radovan Karadziç'in Müslümanların yok edileceğine dair tehditlerine karşılık, Aliya gayet sakin bir şekilde "Bizi yok etmekle tehdit ediyorlar. Ama bilsinler ki Müslümanlar yok olmayacaktır!" demişti. Yok olmak... Ölüm bir son olmadığına ve biz Müslümanlar da bu dünya için yaşamadığımıza göre, evet binlerce şehit verse de Bosna, Müslümanlar yok olmamıştı işte. Olmayacaktı da.
Bunları düşünürken, mezar taşlarını okumayı da sürdürüyordum. Çok gençler de vardı aralarında, çok yaşlılar da. Komutanlar da vardı, kendilerini cephede buluveren sıradan delikanlılar da. Epey görkemli (hatta fotoğraflı) mezarlar da vardı, başına bir taş bile dikilmemiş toprak mezarlar da. Ve taşların hepsinde istisnasız şu ayet yazılıydı: "... Onlara ölüler demeyin; onlar diridirler, lakin siz anlayamazsınız!"
Bismillahirrahmanirrahim
Allah yolunda öldürülenlere "ölüler" demeyin. Hayır, onlar diridirler. Ancak siz bunu bilemezsiniz. Bakara 154. Ayet
"Tarihe insana ve hayata dair ne varsa yok ettiler."
"Burada herkes eline ne geçiyorsa onunla savunur memleketini."
"Bu ümmetin onurunu taşıyan küçücük bedenler yıldızlar gibi dökülüyor bahçeye."
Eserden bir kaç kıymetli alıntı ile acizane üzülerek bir inceleme yapmaya niyet ettim.
Keşke bu soykırım olmasaydı bu acılar olmasaydı da kitaplara konu olmasaydı, bizlerde bu incelemeleri yapmasaydık...
Fakat olanlar böyle ve bizde eser hakkında konuşuyoruz.
Eser; çizimler ve yer mekan ve kişilerin hikayelerini konu almış Gazze'de ve yıllardır Filistin'de olan zulmü bir çok şekilde kalplere dokunarak anlatmış, kitapta bir çok kişinin emeği olmuştur. Allah onlardan razı olsun.
Bizler okuyalım bil hassa çocuklara okutalım, onlar için daha açıklayıcı ve anlatımı iyi olan bir eser. Çocuklarımız bunları okudukça bu davayı ve şuurunu kalplerinde taşısınlar İmanın ne demek olduğunu Filistin hakkından görsünler...
22 Ağustos 1966'da Seyyid Kutub'a idam cezası verildiğinde, Assam el-Attar'ın kitabında anlattığına göre Kutub bu kararı tebessüm ve Allah'a ka-lvuşmanın verdiği büyük bir mutlulukla karşılamıştı. Muhammed Ali Benna'nın dediğine göre Seyyid Kutub'un asılmasına asıl sebep "Yoldaki İşaretler" adlı kitabı idi.