Sadece çocuklar büyümedi. Cumhuriyet de büyüdü. Her yıl 29 Ekim'de büyük bir coşkuyla kutladık, ilk gün nasılsa her yıl öyleydik. Mustafa Kemal Paşa, Onuncu Yıl Nutku'nu okurken ben de oradaydım. Ama bu kez ne çörek satmak için ne şerbet satmak için ne de gazete manşetlerini bağırmak için. Türkiye Cumhuriyeti'nin bir öğretmeni olarak öğrencilerimle birlikte tören yerindeydim. Cumhuriyet'e çok şey borçluyduk, bu borcu ancak çalışarak ödeyecektim.
Sayfa 114 - KronikKitapBaski1Kitabı okudu
onuncu yıl nutkunda yapılan düzeltmeler hakkındadır.
1933 İlkteşrin (Ekim) ortalarında : - Onuncu yıl dönümünde ne söyleyeceğiz? Düşünüp bir şeyler hazırlayalım! tarzında bir emir vermişti. Ekseriya emirlerinin sınırları çok genişti. Yani bunu alan, gayret ve kabiliyetine göre onu, emirlerin sınırlarından çıkmadan muhtelif derecede ifa edebilirdi. Ve o işteki azami verimini vermesi mümkün olurdu. Mesela yukarıdaki emre göre baştan aşağı bir nutuk müsveddesi hazırlanabileceği gibi, mevzuubahis edilebilecek noktaların tespiti veyahut onların düşünülmesiyle de iktifa olunabilirdi (yetinilebilirdi). Fakat her halde Atatürk, asgari olarak, muhatabına "-Bundan böyle zihnin bilhassa bununla meşgul olsun!" demiş bulunuyordu. Bu emri alışımın ikinci günü, adetim olduğu veçhile (üzere), Yaverlikten Atatürk' ün uyandığı haberi verilince odasına gitmiştim. Beni görünce: - Bu gece çalıştım ve nutku yazdım, dedi. Bazen pek geç de olsa misafirlerini uğurladıktan sonra oturup çalışırdı... ... Ondan sonra gerek kendi düşünceleri, gerek kendi mütalaaları üzerine nutuk bazı değişiklikler görmüştür... Fakat okuyucularımın dikkatini bilhassa ... dört satır üzerine çekmek isterim: "Bu söylediklerim hakikat olduğu gün senden ve bütün medeni beşeriyetten dileğim şudur: "Beni hatırlayınız." Bu sözler bana çok hazin gelmişti, adeta bir vedaname hissi veriyordu. Bütün milletin o güne onunla erişmeyi dilediğini ve düşündüğünü söyleyip bu cümlenin kaldırılmasını rica ettim. Cümlenin sonuna görülen işareti koydu, sonra müsveddeyi gören hemen herkes aynı şeyi tekrarlayınca cümleyi çizdi. -Yusuf Hikmet BAYUR
Sayfa 212 - "Onuncu Yıl Nutku Hakkında Bir Hatıra", Ulus Gazetesi, 10 Sonteşrin 1939, s.11Kitabı okudu
Reklam
Diğer taraftan Cevdet Kerim’in tutuklular hakkında devlet ve hükümet başkanından şefaat dilenilmesi konusundaki telkinlere karşı delegelerden Namık (maalesef şimdi nerede olduğunu ve ne iş yaptığını bilmiyorum) Türkiye’de yargı kuvvetinin yasama ve yürütmeden bağımsız olduğunu, Türkiye’de âdil hakimlerin bulunduğunu ve yaptığımız mitingte millî menfaatimiz açısından haklı olduğumuzu, kimsenin şefaatine ihtiyacımız olmadığını, sadece vicdanımıza karşı sorumlu bulunduğumuz tezini öne sürdü. Aynı tez kongrece de uygun görüldü. Sanıyoruz ki Namık’ ın konuşmaları Büyük Atatürk’ün «Bursa Nutku» nu vermesinde etkin olmuştur. Kısa bir süre sonra yargıç karşısına çıkarıldık ve tahliye edildik. Bu sırada İstanbul Barosu’ndan ve diğer barolardan sayısız avukatlar fahrî vekâletimizi almak için müracaat ettiler. Biz tutuklular nezaket icabı fahrî vekâletimizi bize müracaat eden bütün avukatlara verdik. Bunlar arasında rahmetli İrfan Emin ve rahmetli Ethem Ruhi beyler görevlerini yerine getirdiler. Yargılama sırasında onuncu yıl affı çıktığından dava düşmüştür. Mitingi düzenleyenler affın kapsamına alındığı halde, polisi dövenler affın kapsamına alınmadılar, bunların hakkında kovuşturma devam etti. Polisi dövenler hakkında aleyhte tanıklıkta bulunacak kimseler çıkmadı. Tanık polisler de bazı arkadaşlarının dövüldüğünü, fakat dövenlerin bu sanıklar olup olmadığını bilemediklerini söylediler. O zamanın İstanbul emniyetinde yüsek rütbeli bir polis yetkilisi Kâmuran (emniyet emekli genel müdürü Kâmuran Çukruh) bu doğrultuda şahadette bulundu. Böylece polisi dövmekten sanık olanların hiç biri cezalanmadı.
Sadece çocuklar büyümedi. Cumhuriyet de büyüdü. Her yıl 29 Ekim'de büyük bir çoşkuyla kutladık, ilk gün nasılda her yıl öyleydik. Mustafa Kemal Paşa, Onuncu Yıl Nutku'nu okurken ben de oradaydım. Ama bu kez ne çörek satmak için ne şerbet satmak için ne de gazete manşetlerini bağırmak için. Türkiye Cumhuriyeti'nin bir öğretmeni olarak öğrencilerimle birlikte tören yerindeydim. Cumhuriyet'e çok şey borçluyduk, bu borcu ancak çalışarak ödeyecektim.
Sayfa 114
DELİ HALİT PAŞA DESTANI
Namusluyla namussuz Paltosu bir batman gelirmiş Deli Halit Paşa’nın Katlayıp attığında adam da devirirmiş. Paltosu tılsımlıymış söylence olmuş. Kurşunlar girer de çıkamazlarmış Şamanca bir gösteri olarak silkince paltosunu Onlarca yenik kurşun yerlere saçılırmış. Deli Halit Paşa’da çifte tabanca “Namuslu” dediği sağa takılı Düşmana
Atatürk, Cumhuriyetin Onuncu Yılı Nutku'nun müsveddelerini yazarken, önce bir yerinde "beni hatırlayınız" diye yazmış ve sonra bunu silmiştir. Bu ibareler bugün Onuncu Yıl Nutku'nda yoktur. Bunu niçin silmiştir? Çünkü, bu büyük insan biliyordu ki, aziz vatan toprakları üzerinde al bayrak dalgalanıp, İstiklal Marşı söylendikçe ve kurduğu milli, laik Cumhuriyet ilelebet payidar kaldıkça unutulmayacak, gönüllerde, kafalarda ve ruhlarda yaşayacak, istikbale ışık saçacaktı...
Reklam
32 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.