ÜSKÜDARA KADAR Atı alan Üsküdarı geçti Üsküdarda düğün dernek başladı Damat gerdeğe girdi Gelin kız oğlan kızdı Ooo kekâh... Atı aldı Üsküdarı geçemedi Üsküdarda yağmur selledi Yağmurdan kaçan doluya tutuldu Ho ho Üsküdarda sabah oldu Ne atı gördü Ne Üsküdarı bildi Kör değildi Topal değildi Elin züğürdü düz yolda yolunu şaşırdı Heey Üsküdar Canım Üsküdar Ocağın geniş, tenceren dar Haydi beyler tamam Ü S K Ü D A R A K A D A R.
••• Aaaah, ah... O ne alçaktır ooo... O ne ahlaksızdır oo... Monşer, onu ben bilirim, ben!.. •••
Nesin YayıneviKitabı okudu
Reklam
Büyüklere; “Kırmızı tuğlalı bir ev gördüm, pencerelerinde çok hoş sardunya çiçekleri, çatısında güvercinler vardı.” deseniz, bu evi kafalarında canlandıramazlar. Onlara; “Öyle bir ev gördüm ki fiyatı yüz bin lira.” demeniz gerekir. İşte o zaman, “Ooo, ne kadar güzel bir evmiş.” derler.
Ooo çok bekler :) buna niye gelinleri kurban ediyorsunuz
"Deniz Tanrısı kızgın değil, Mina. O, kayıp. Yeterince cesur birinin onu bu dünyanın çok ötesindeki sarayında bulmasını bekliyor."
Zehebt Tezkiretu'l-Huffaz adlı eserinde , İbn Receb de Zeylu Tabakati'l-Hanabile'de şöyle derler: "İbnu'l-Cevzi'nin torunu Ebü'l-Muzaffer şöyle der: Ömrünün son demlerine doğru dedemin minberde şöyle dediğini işittim: "Bu iki parmağımla 2000 cilt kitap yazdım." İbnu'l-Verdi de
Sayfa 60 - Otto YayınlarıKitabı okuyor
Ooo elitizm .. Alırım bi dal ..
Herhangi bir bireyin önemi ancak toplumunun bütünüyle olan ilişkisiyle belirlenir. Topluma mantıklı adımlar atması emredilmezse, hiç kimse onun içinde kendine yer bulamaz ..
Sayfa 87 - İthaki Yayınları 3. Baskı 2021Kitabı okudu
Reklam
Ooo kalbimi çaldın şapşik
"Kirpikleri daima ıslak olan küçük kız. seni iyileştirmek bana borç olsun."
Sayfa 90
Ooo Gıybet saati mi gelmiş :l
Birbirimize anlatacak yığınla ufak tefek olay var. Ama önce en ivedi olanından başlayalım.
Sayfa 136 - Dorlion YayınlarıKitabı okudu
Ooo
Ooo.. Ahmet Erhan'lar da gelmişler sırtında depderin bir küfe içinde dipdalgası gibi acılar hasretler gurbetler sılalar.
Ooo
Simon'ı görünce aniden yüzü değişti. Keten pantolonu kalçasından düşecek gibiydi, üzerinde başka bir şey yoktu. Simon, "Vay vay..." diye mırıldandı, mavi gözleri dizginlenemez bir neşeyle parlıyordu. "Kâbusu daha önce hiç bu kadar nutku tutulmuş görmemiştim. Bunu söylemeden geçemeyeceğim ama bir erkeğe kendini nasıl iyi hissettireceğini biliyorsun." Eliana'nın ağzı açıldı ve kapandı, yanakları kızardı. Zekice bir şey söylemek için çabalıyordu, karmakarışık aklı "Beni çıplakken görmek için geldin, öyle değil mi?" gibi bir cümleden daha iyisini söyleyemedi. Simon sadece gülümsedi. "Ah Eliana," diye mırıldandı, sesi artık şen değildi, "Sadece bir bakıştan fazlasını istiyorum."
Reklam
Oysa tanıdığım diğer kadınlar böyle değildi hiç. Sonsuza kadar orada kalacak sanki, o mahallede, o evde, o adamın yanında, nasıl da rahat. Bir güzel yaslanıyorlardı arkalarına, sahipleniyorlardı her bir şeyi. Gitmek düşmüyordu akıllarına hiç. Yıllarca aynı yatakta uyuyorlardı misal. Mahalle bakkalıyla ahbap olmuşlar. Manav iki gün görmese, “Ooo, nerelerdesiniz? Yoksunuz kaç gündür” diye sitem ediyor. Her sabah sektirmeden uğradıkları gazete bayii “Kilo mu aldınız siz biraz?” deyiveriyor. Saçlarını bir kez olsun başkasına kestirseler, anında anlayıp “Yine kim kesti bu saçları?” diye sitem eden bir kuaförleri bile var hep gittikleri. Ama ben? Sürekli değişti adresim. Ait hissetmedim hiçbir yere.
Nathan telefonu elimden aldı, gözleri yazının üzerinde gezindi, sonra rahatlamış gibi telefonu kucağıma attı. “Eh, çok kötü sayılmaz. İçeri girelim mi?” Ağzım bir karış açıldı ve benim hakkımda olsa canlı canlı yerin dibine girmeme neden olacak yazıya öylece baktım. “Çok kötü sayılmaz mı? Nathan, seni rezil etmeye çalıştığı konu...” Cümlenin öylece sönüp gitmesine izin verdim çünkü daha önce Nathan’la HİÇ açıkça seks hayatlarımızı konuşmamıştık. Bu konuya sanki alevler içindeki bir binaymış ve uzak durmamız gerekiyormuş gibi davranıyorduk. Cümleyi bitirmek yerine gözlerimi pantolonundaki yasaklı bölgeye çevirdim ve söyleyemeyecek kadar utandığım şeyi belli etmesini umdum. “Yapamıyor olman... eh, sen de okudun, biliyorsun zaten.” Gülmemek için kendini tutuyordu. “Önemli bir mesele de­ ğil.” Arka koltuğa uzandı ve yeni ütülenmiş, beyaz bir gömlek ortaya çıkıverdi. Gömleği giyip düğmelerini ilikledi. Dünya yansa umurunda değil gibi görünüyordu. Bu soğukkanlılığına akıl erdiremiyordum. “Nasıl sinirlenmezsin? Ben resmen öfkeden kuduruyorum! Gidip iç çamaşırı çekmecesine kırmızı karıncalardan salmak istiyorum! Kahve makinesine acı sos dökmek istiyorum! Arabasının kapılarım bantla yapıştırmak istiyorum!” “Ooo, ne vicdansız planlar bunlar. Federaller senden haberdar mı?” Koluna hafifçe vurdum. “Gülmesene! Ciddi bir konu bu.” Neden bilmem ama gözyaşlanma söz geçirmeye çalışıyordum.
Sayfa 74
"O ne namussuzdur ooo...O ne alçaktır ooo...O ne ahlâksızdır oo...Onu ben bilirim, ben ! .."
Sayfa 136 - Nesin yayınları Ocak 2016Kitabı okudu
Paşa'mın rahatlığına bakın hele:))
-Birini sevince insan, başkasını sevemez mi? -Kadınlar söz konusu olduğunda öyle! Ya beni seviyorsundur ya da Zehra'yı, ikimizi birden seviyor olamazsın. -Amma kesin yargıların var. - Ayşe'yi mi hatırlattım yine sana. Onu da sevmiştin bir zamanlar. -Şimdi de seviyorum. -Ooo! Üç ettik desene!
Sayfa 228 - RemziKitabı okudu
1.148 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.