Nazım Hikmetin hayatını büyük dedelerinden itibaren anlatmaya başlatan eser muhteşem bilgi ve belgelerle dolu. Özellikle Nâzım Hikmetin edebiyat camiası içindeki kişilerle olan iletişim ve irtibatları belgelerle aktarılmış. Kitap bitince ne çok şey öğrendiğinizin farkına varıyorsunuz.
Bu yolculukta kimler yoktur ki: Can yoldaşı Vâ-Nu, Kemal Tahir, Orhan Kemal, Orhan Veli, Sabahattin/ Bedri Rahmi eyüboğlu kardeşler, Orhan Veli, Yahya Kemal ve daha niceleri..
Nâzımın kurtuluş savaşı yılları, hapishane yılları, sinemacı yılları yurt dışındaki yılları...
Ve tabi ki aşkları: Nüzhet, Piraye, Münevver, Vera, Galina.
Yazarın sıkmayan ve klasik biyografi üslubundan uzak akıcı ve samimi bir anlatım şekli var.
Nâzıma dair birçok kaynak taranarak oluşturulan ve anlatılan her şeyi belgeleriyle birlikte aktaran bu güzel eseri öncelikle Nâzım Hikmet hayranlarına, genelde tüm edebiyat aşıklarına şiddetle tavsiye ediyorum.
Türkçe yazıldığı gibi okunan bir dil değildir. Oysa ben hep yazıldığı gibi okunan bir dil diye biliyordum.
Diksiyon kursuna başladığım zaman aldığım bu kitaptaki alıştırmalar ile konuşmamı geliştirmeye çalışıyorum. Tabi bu sadece kitapla olacak bir şey değil. Karşınızda iyi bir dinleyici olmalı ki hatalarınızı söyleyebilsin. Bu yönden şanslı sayılırım. Çok mükemmel bir öğretmen ile tanıştım. Diksiyonda en çok karşılaşılan durumlar s ve z peltek harfleri, r harfi, k harfinin telaffuzu gibi daha çeşitli problemlerde var. Ben de s ve z harfi mağdurlarındanım. Kitabın en güzel yanı içinde bolca tekerleme türü metinler içeriyor.
Diksiyon kitabı deyip geçmeyin. İçindeki metinlerin birçoğu Mevlana’nın mesnevisinden seçilmiş. Bir yandan çalışırken bir yandan mesnevi de geçen çok güzel bölümleri okuma fırsatı yakaladım. Ayrıca Orhan Veli, Yahya Kemal, Sezai Karakoç, Erdem Beyazıt, Nazım Hikmet, Necip Fazıl, Nazan Bekiroğlu ve Mehmet Akit Ersoy’un şiirleri de var.
Ben, ilk tanıştığım herkesi, bilhassa meşhurları şiddetle yadırgarım. Bunun nedeni malum şüphesiz, ama Nazım Hikmet'le nasıl hiç farkına varmadan senlibenli oluverdiğime hala şaşarım. İnsan onunla öyle kolay, öyle rahat konuşabiliyor ki...
Herkeste keçiboynuzundaki bal kadar ender bulunan bu şiir nesnesi bu adam da kilo kilo, ton ton. Hatta nasıl söyleyeyim, Nazım Hikmet bir bal peteği gibi, mumu balına göre çok az, balı, yani şiiri vıcık vıcık.
Şiirleri hakkında Nazım'ın en kıymet verdiği ölçü " halk" tı. O, " bir halk sanatkarı, her şeyden önce halk tarafından anlaşılmalı ve halkın sanatkarı olmalıdır!" derdi.