Fellini'nin filmindeki orkestra gibi, anık pek de ses çıkarmayan kemanlarımızı çalarken kulağımız gittikçe yaklaşan bir gümbürtüde.
Bir şeyin yaklaştığını biliyoruz.
Notalarla ilgilenmiyoruz, hep çaldığımız o şarkıyı duymuyoruz, melodiyi kaybettik, o değdiği her yere ışık taşıyan flüt sesleri, viyolonsel soloları, çalanı doruklara taşıyan kreşendolar, yaylılarla nefeslilerin sevişmesi, vurmalıların tempo tutması yok, bir gümbürtü duyuluyor yalnızca.
Kimse gülümsemiyor.
Sadece taşıyana ait acılar da kayboldu, onak bir sıkıntı sardı herkesi.
Gergin ve sinirli, gümbürtüyle yaklaşan kayanın, müziğin ve hayatın ortasına düşmesini, her şeyi tarumar etmesini bekliyoruz.
Bunu ilk bekleyen biz değiliz.
Daha önce bekleyenler de oldu.
Kayanın düştüğünü, düşünce neler olduğunu görenler de.
Boyun eğmem asla sana
Yaksan bile bedenimi
Ben doğarım küllerimden
Gücün varsa durdur beni!
Yine ülkemizde değeri bilinmeyen sanatçımız, Soner Canözer. 2001 yılında kurduğu 'almora' senfonik metal tarzdaki projesidir.
Hatta ve hatta çokça bilinen metal grup -benim de severek dinlediğim- Therion ile de ortak projesi olmuştur. 'Ruler Of Tamag' şarkısında Türk mitolojisinden esintiler bulabilirsiniz.
Ben buraya orkestra versiyonunu bırakıyorum.
Albümün diğer şarkıları da çok güzeller Ben en anlamlı bulduğumu ve sevdiğimi paylaşmak istedim.
open.spotify.com/track/2u0EHIclx...
Ruhum gizli bir orkestra; bilemediğim çalgılar çalınıyor, kemanlar ve arplar, kudümler
ve davullar içimde yankılanıyor. Kendime ancak bir senfoni diyebilirim.