Peki ben senin nereni gözlerimle ıslatıyorum... Bu kadar yenik bir şeyi neden itiraf ediyorum.. Sen kumbaraların içinde yüzen küçük siyah dudaklı "Kırmızı bir balıkken"...
Ben o'ymuşum kahretsin... Kim yaptı bunu. Kaç yüz yıllık işkence bu.. Nereden bulaştım. Bu büyü nereden sarıldı sırtımın ucuna.. Neresinden vurdular kırgın sessizliğimi...
Hayatımdaki o işaret kayıp gidiyor gökten, gündüze karşıysa yapayalnızım. Parlak bir hediye paketine sığdı kalbim. Çocukluğum pabuçlarıma bulaşmış mürekkep lekelerini çıkartmakla geçti. Ayakkabılığa atılmıştı mucizem.. Ona da sordum, ancak bir anı yanıt verebilir diye. Ama, bir anının yatışmamış öfkesini buldum. Anlamıyorsun
yüzümün yarısıyla nefes alıyorum. yüzümün yarısıyla dans ediyorum. trene biniyorum; ve metrolara ve otobüslere ve trenlere.. yüzümün yarısıyla balkondan düştüm. yüzümün yarısıyla rüzgar serptiler, uyandım. yüzümün yarısıyla düzdüm kalabalıkları. sana dolmakalem çaldım, çam ağcı koparttım. ve yüzümün yarısıyla ben..
mumdan benim yüzümün yarısı; ve gölgeden çıkmış gibi terli, salyalı. yetimim ben, istasyonlardaki bavulları çalarım; fırfırlı ne kadar külot varsa, hepsini.. yüzümün yarısı öyle işte.
pirinç işlemeli bir aynada kırıldı yüzümün diğer yarısı.. herkes uyuyordu. istanbul'da hicaz makamında ezan sesleri duyuluyordu. yüzümün yarısı benim, yüzümün yarısıyla hep yarım öyküler anlatırım. görünmeyen bile değilim. peki sen yarım dudaklı bir kadını öpmek ister misin... yarım bunları...