Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
320 syf.
9/10 puan verdi
Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları - İnceleme Ekonomi-Siyaset-Çevre-Toplum ilişkilerinin birbirleriyle nasıl etkileşimli olduğunu, ekonominin nasıl belirleyici rol oynadığını, insanların nasıl acımasız olabildiğini, orduların gerçek amaçlarını, para ve kâr uğruna doğanın, insani değerlerin ve kültürlerin nasıl tahrip edilip ayaklar altında
Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları
Bir Ekonomik Tetikçinin İtiraflarıJohn Perkins · April Yayıncılık · 20043,313 okunma
Bunlar, insanlığın binlerce yıllık birikim ve uygulamalarıyla elde edilen kazanımlardır. Adına "özgürlük", "istikbal" ve "istiklal" gibi afilli sözcükler koymayı becerdiler. Pek maharetlidir bu konuda Garp. Arap Baharı, Ortadoğu kazanımı, Uzak Asya projeleri... Bir tarih ansiklopedisinde gözüme ilişmiști. Dünyada hiç bir vakit ekonomi, toprak, sosyopolitik yahut sosyokültürel uğruna savaş olmamıştır. Tüm savaşların sebebi dindir. Garp ve Şark ilelebet din uğruna mücadele edecektir. Savaşı zenginler çıkarır ama ölenler hep fakirlerdir yazıyordu bir kitapta. Bu sözü ben W. Churchill, 1936 yılında İngiliz Avam kamarasında petrol ve İngilizlerin menfaatleri tartışılırken şu tespitte söylediği sözde daha iyi idrak ettim: “ Bir damla petrol bir damla kandan daha değerlidir.” Bana kalırsa Avrupa'nın aklı Mohaç'ta, Niğbolu' da, Kosova'da, Prut'ta, Plevne'de kaldı. Bana kalırsa Avrupa'nın aklı hâlâ Çanakkale'de, Büyük Taarruz'da, Sakarya'da kaldı. Bana kalırsa Avrupa'nın aklı hala Türklerde kaldı. Bunun için Türklerin en zayıf noktasından vurmaya çalışıyor. Bu yüzden Amerika, İngiltere vs. bütün hırslarını bizim yakın coğrafyamızda yapıyor. Çünkü biliyorlar merhamet çatımızın ne denli geniş olduğunu. Çünkü biliyorlar Türkleri, Müslümanları ancak ve ancak mezheplerden ötürü yıkabileceklerini. Çünkü biliyorlar ki Türkler harpte yenilmiyor. Yenseler dahi üç Türk'ün bir araya gelip devlet kuracağını bizlerden daha iyi biliyorlar hatta...
Reklam
Ne diyor krallar? Bir kıtanın bütün güzel, küçük kızlarını alıp para karşılığı tecavüze uğramaları için gemilere bindirip başka memleketlere göndereceğiz! Geri kalan erkeklere birbirlerini öldürmeleri için eski masalları hatırlatacağız. "Kimlik" ve "inanç" diye iki karışmış yumağı önlerine atacağız ve onlar bu yumakların
Orta Asya bölgesi XV. yüzyıldan başlayarak Baharat ve İpek yollarıyla Doğu Akdeniz ticaretini besler. Batı’nın hep gelmek istediği alan Orta Asya’dır. Coğrafi keşifleri tetikleyen bölgedir. Hindistan merkezli İngiliz sömürge güçleri Orta Asya’ya yönelirler. Ingiltere bölgedeki varlığını devam ettirmek için stratejik alt yapısı hazırlar. Hindistan’ı merkeze alır. Merkezin etrafında dalgalanma alanları belirler. Hindistan’a paralel olarak Çin hattını zorlar. Çin’le giriştiği “Afyon savaşlarıyla” Uzak doğuda dominant güç olduğunu bölgesel aktörlere kabul ettirir. Hindistan’ın Bati ekseninde Afganistan, İran hattına nüfuz eder. Ortadoğu bölgesine yönelir. Ortadoğu coğrafyasında Osmanlı devleti vardır. Osmanlı’ya “Yönetilebilir veya yönlendirilen devlet” modelini uygular. Osmanlı devleti karşı strateji çıkışlarında bulunur. II. Abdülhamid ’in Pan-İslam ve Bağdat Berlin Demiryolu projeleri bunun nedenidir. İlerleyen tarihlerde İngiltere tarafından bu projeler etkisiz hale getirilir. Hongkong ’dan İstanbul’a kadar çizilen bu nüfuz alanın adını İngilizler koyarlar. “Yeşil Kuşak.” Müslüman coğrafya üzerinde şekillenen duvar örülür. Duvar Avrasya da “Sıcak denizler” ekseninde emperyalist ilerlemesine sürdüren Rusya’ya karşı kurulur (sayfa34-35)
Sayfa 34 - IQ KÜLTÜR SANAT YAYINCILIK
Başka hangi yüzyılda karallar, daha az kişinin daha çok yiyeceği, daha çok kişinin aç kalarak öleceğini ve herkes için en iyisinin bu olduğunu söylese bu kadar geniş bir tebayı inandırabilirdi kendine? Hangi kral, "gökyüzünün ve yeryüzünün tüm renkleri yok olana kadar somuracağız maviyi ve yeşili. Doğanın kusmuklarından ciklet ve deodorant
Sayfa 209Kitabı okudu
Alman milliyetçiler, özellikle Berlin'de Jön Türk Devrimini ve Enver Paşa’yı kutladı; öyle ki, bazı yazarlar 1908'den hemen sonra bir Alman “Türk humması”ndan (Türkenfieber) söz etti. Alman milliyetçiler Boğaziçi kıyılarında olup bitenlerin 19. yüzyılda Almanya'da ve İtalya’da olanlara benzediğine, Almanya’nın güneydoğudaki ortağının güçlenmesine
Reklam
Türkiye Ortadoğu'da göçlü bir devlet hale geldi. Siyonist ve Evangelistlerin projeleri çöpe gitti Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin aşağıdaki konularda mutabık kalmışlardır: 1. Her iki taraf Suriye’nin siyasi birliği ve toprak bütünlüğünün muhafazasına ve Türkiye’nin milli güvenliğinin
II. Wilhelm. “güneşte bir yer" arayışında Osmanlıların cok önemli olduğunu düşündü. Özellikle Bismarck sonraki Kaiserreich, Osmanlı İmparatorluğuyla bağlantılı bir dizi politika izlemişti. Bir yanda, Almanya’yı Hint Okyanusuna bağlayacağı düşünülen ve dolayısıyla ekonomik çıkarları Büyük Güç özlemleriyle birleştiren Bağdat Demiryolu ve diğer demiryolu projeleri vardı. Diğer yanda, Jön Türk Devriminden on yıl kadar önce Osmanlı İmparatorluğuna resmi ziyareti sırasında kendisini bütün Müslümanların koruyucusu ilan eden II. Wilhelm vardı. Dünya Müslümanları için Almanya'nın özel rolü, I. Dünya Savaşında Ortadoğu'daki Alman propagandasının. “Almanya’da yapılan cihat" denilen temel bileşenlerinden biriydi. Daha somut biçimde Alman iskân projelerinde somutlaştığı şekliyle, Almanların başka “Doğu hayalleri" de vardı.“ Bütün bu projelerin ve hayallerin hiçbiri çok başarılı olmamasına rağmen, I. Dünya Savaşının baslangıcında iki imparatorluk arasında derin bağlar vardı. Osmanlı İmparatorluğunun Almanya'nın safında savaşa girmesi çoğunlukla iddia edilenden daha az şaşırtıcı ve daha az “son dakika" kararıydı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2002'den bu yana girdiği her seçimden zaferle çıkması, gerçek-ötesi bir olay gibi görünebilir. Çünkü Türkiye gelişen ve değişen, nüfusunun çoğunluğu genç bir ülke... Köylülükten kentliliğe geçen ve globalleşmenin en radikal biçimde yansımalar gösterdiği bir ülke Türkiye... Bir sorun çözümlendiğinde en az on yeni sorun
80 syf.
10/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Türkiye'de muhalif olmak zordur. Büyük güçleri ve kodamanları ürkütmemeniz lazım. Hükümetle iyi geçinmeniz gerekir. Aykırı fikirleri dile getirirseniz adınız ya milliyetçiye, ya AB karşıtlığına ya da vatan hainliğine çıkabilir. Ülkemizde muhalif olmanın dayanılmaz ağırlığını yaşayan aydınların en önemlilerinden biri Banu Avar. Sınırlar Arasında programıyla büyük ses getiren, Avrupa'nın ışıldayan ve parlayan yüzünü değil de varoşlarını, sefaletini ve tükenen hayatlarını gösteren, Batı'nın Ortadoğu'daki karanlık iş ve ilişkilerini objektife yansıtan Banu Avar haliyle hedef tahtasına oturdu. Dost ve müttefiklerimizi (!) üzmemek için programları sansüre uğradı. İstifaya zorlandı… Ama o yılmadı. Hatta ifade özgürlüğünden dem vuran ve 301 için mücadele eden sözde liberal aydınlar Banu Avar'ın 301'den yargılanıp ceza almasını istediler. Elinizdeki kitap Cem Küçük'ün Kasım 2007'de Banu Avar'la yaptığı söyleşidir. Avar'ın Avrupa'nın görünmeyen yüzünü, Batı'nın tükenmişliğini, yok olan aile değerlerini irdelediği fikirleri ezberlerinizi bozacak..
Demokrasi Projeleri
Demokrasi ProjeleriBanu Avar · Profil Yayıncılık · 200775 okunma
33 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.