Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ortadoğu'da "barış için savaş" kavramı en çok kullanılan kavramlardan biridir. Çünkü halklar barışın savaşla gele ceğine inandırılmıştır ve bitti sanılan her savaşın ardından sözde barış projeleri yamanmıştır coğrafyaya.
Ortadoğu'da "barış için savaş" kavramı en çok kullanılan kavramlardan biridir. Çünkü halklar barışın savaşla geleceğine inandırılmıştır ve bitti sanılan her savaşın ardından sözde barış projeleri yamanmıştır coğrafyaya.
Sayfa 54
Reklam
İsrail'in Lübnan işgal planını daha önce çok defa yazdım. Şu anda gelinen süreç ise tam bahsettiğim şekilde ilerliyor. Doğu Akdeniz'de ki enerji paylaşımı konusunda yıllardır İsrail ile anlaşamayan Lübnan, Beyrut limanının patla(tıl)ması ile uğramış olduğu 75 milyar dolarlık zarar ve tamamen batan ekonomi sonrası (mecburen İsrail lehine) anlaşmayı kabul etmişti. Ancak, IMEC ve EastMed projeleri için hayati önem taşıyan Doğu Akdeniz'in tamamını isteyen ABD/İsrail, Lübnan iç savaşının ana sorumlusu olan Hizbullah üzerinden/bahanesi ile Beyrut'u komple almak istiyor. Kısacası, Hizbullah/İran, tüm Ortadoğu da olduğu gibi burada da İsrail'in gel-gir/gel-kal taşeronluğunu üstlenmekte. Gazze savaşının başından itibaren İsrail'de ki birkaç evin çanak antenlerini vurmaktan başka birşey yapmayan Hizbullah, Güney Lübnan'da Hamas'a bağlı olan Sunni Fecr gruplarının yerlerini daha önce-de İsrail'e defalarca ihbar etmişti. İsrail'in bugünkü Hamas'ın üst düzey yetkililerine yaptığı saldırı aynı denklemde değerlendirilmeli. Unutulmasın ki, İran paramiliterlerinin olduğu tüm araziler de Mossad fazla boy göstermeye gerek duymaz, çünkü o görevi İran zaten fazlasıyla üstlenmiştir. Son olarak, Türk Devletinin Mossad operasyonu ardından gerçekleşen bu saldırı, aynı zamanda Türkiye'ye gönderilen karşı bir mesaj da taşıyor. Zira Hamas'ın üst düzey yetkililerinin en güvenli sığınağının başta Türkiye/Katar olduğunu ve Lübnan'da ciddi ölçüde Türk askeri/istihbaratın bulunduğunu unutmamakta fayda var.
Konsorsiyum tek bir şirketin boyunu aşan projeleri yürütmek amacıyla birkaç şirketin bir araya gelmesi ve projenin ortak bir girişimle gerçekleştirilmesidir. D'Arcy imtiyazından sonraki ilk birkaç on yıl boyunca bütün petrol imtiyazları konsorsiyumlara verilmiştir..
Yüzyıl ve İbrahim antlaşmaları ile Şer İttifakı’nın aldığı mesafe, Aksa Tufanı harekâtıyla tarumar edilmiş; Arap ülkeleri İsrail’le yaptıkları antlaşmaları askıya almak zorunda kalmışlardır. O nedenle Aksa Tufanı harekâtı, gözlerden saklanan Filistin topraklarını “yerleşimciler” adı altında gasp etme projesini, “Kudüs ve Mescid-i Aksa İsrail’indir” projesini, Arap-İsrail NATO’su projesini, yeni Ortadoğu haritası projesini ve Filistin halkını ve mültecilerini yok sayan tüm yaklaşım ve projeleri, tarihin çöplüğüne atmıştır. İsrail’in Gazze’de hiçbir hukuk tanımaz pervasızlığı, Batı dünyası yönetimlerinin ve küresel organizasyonların katliamlar karşısında sessiz kalışı, tüm dünyada tepki ile karşılanmıştır. .Aksa Tufanı harekâtı bir turnusol kâğıdı özelliği taşıyarak kimin ne olduğunu ortaya çıkarıp teşhir etmiştir. Bugüne kadar kendi dışındakileri “İnsan hakları, çocuk hakları, kadın hakları, hayvan hakları” diyerek suçlayanların, yargılayanların günlerce sivil halkı bombalayan İsrail’e karşı tek söz etmemeleri, nasıl bir çifte standart kullandıklarını göstererek yüzlerindeki maskelerin düşmesine sebebiyet vermiştir. “Kadın hakları, çocuk hakları, hayvan hakları” diyerek yeri göğü inletenlerin sesi soluğu kesilerek zalimlerin işbirlikçisi oldukları ortaya çıkmıştır. BM, insan hakları örgütleri, DSÖ vb. yapıların zalimlerin yanında durdukları çok daha iyi görülmüş ve anlaşılmıştır. Burhanettin Can
BAE devlet başkanı Zayid'in İsrail Cumhurbaşkanı ile verdiği samimi pozlara şaşıranlar, konunun iç yüzünü hiç bilmeyenlerdir. BEA'nin, Sadece son 10 yılda İhvanı Müslimini(Mısır/Mursi, Suriye/ÖSO, Gazze/Hamas gibi) Ortadoğu'dan silmek için harcadığı para 100 milyar dolardan fazla. Mısır'da ki darbe(Sisi'ye milyarlarca dolar akıttılar), Türkiye'de FETÖ, Libya'da Hafter, Suriye'de PYD, Akdeniz'de Yunanistan/GKRY yanında/altında her daim BAE vardı. İsrail'in Gazze işgaline başladığı günden itibaren El-Zafra(BAE) hava üssünden İsrail'e hergün ABD uçakları inmeye devam ederken, BAE de kendi uçakları ile yardım yollamaya devam etti/ediyor. Kısacası, İngiliz (Kraliyet Askeri Akademisi) yetiştirmesi olan Bin Zayid'in kendi saltanat ve çıkarlarına karşı olarak gördüğü en büyük tehdit İsrail/Siyonizm değil, her zaman İhvanı Müslimin olmuştur. Bugün Gazze'nin işgali arkasındaki Akıl -her zaman olduğu gibi- İngiltere, Uygulayıcı Amerika/İsrail, Taşeronlar ise BAE/Mısır/Suud ve Ürdün'dür. Bu ekip daha 20 gün önce Hamas'ın Gazze'den tamamen silinmesi konusunda Ürdün'de anlaştılar. Mısır her ne kadar Gazze halkının Sina yarımadasına sürülmesine karşı çıksa da, bir şekilde ikna etmeyi planlıyorlar. Tüm bu kurulan ittifak ve sürecin arkasında İngiltere/ABD'nin Doğu Akdeniz ve IMEC projeleri olduğunu, Bugün Gazze işgalinde (yarın Suriye, Lübnan, Yemen ve Irak) yeni anlaşmış gibi görünen bu taşeron ekibin, Aslında çok daha öncesinden bir araya getirildiği ve anlaştığı zamanla görülecektir.
Reklam
Yişuv (1948'den önce Filistin'deki Yahudi toplumuna verilen ad) içinde kurulan çeşitli örgütlerden en önemlisi, Yahudi İşçi Federasyonu Histadrut'tur. Yahudi sendikacılığını geliştirmek için 1920'de kurulan Histadrut, iki savaş arası yıllarda rolünü genişletmiş, epey geniş bir girişim faaliyetine başlamış ve hem Yişuv'un hem de gelecekteki İsrail devletinin ideoloji ve politikasında karar verici bir etkiye sahip olmuştur. Histadrut, üyelerine istihdam sağlamak için kamu projeleri başlatmış ve 1930'larda artık aralarında deniz nakliyatı, tarım ürünleri pazarlaması, yol ve konut inşaatı, bankacılık ve sigortacılık gibi iş kolları bulunan şirketler kurmuştu. Hedeflerinden birisi, Yahudi emek ve üretiminin kendine yeterliğini garanti altına almak olduğundan, Histadrut Arap işçilere ve Arap ürünlerine boykot uygulamaktaydı.
Sayfa 278 - Agora KitaplığıKitabı okudu
272 syf.
·
Puan vermedi
·
28 günde okudu
İran ve Mavi Turan'a çıkış
İran ve Mavi Turan'a Çıkış Dr. Yüksel Hoş Perşembe 10 Kasım 2022 İnsanlar cinsiyet değiştirirken ülkeler de bazen milliyet değiştirir. Hâkim yönetim değişir, resmi dil veya saray dili değişir, zihniyet ve eğitim şekli değişir ve başa geçen kimselerin milli anlayışları ile ülkeler de milli cinsiyetlerini değiştirirler. Transseksüellik gibi
Türk Kültürü ve Milliyetçilik
Türk Kültürü ve MilliyetçilikErol Güngör · Ötüken Neşriyat · 2011329 okunma
Birkaç tane daha tespit
Ne kadar acı ki bu ülkedeki birkaç aydın insan da genel Ortadoğu kaderine saplandığı için sesini ulaştıramıyor hedef kitlenin ötesine. Yengeç mantalitesi diye bir şey vardır, bu mantaliteye göre, kovanın dışarısına çıkmaya çalışan yengeci kovadaki yengeçler o çıkamasın diye kendilerine çekerlermiş. Bu ülkedeki beyin göcünün asıl nedeni de işte bu
evet ve haklıyız.
Londra'da Oxford Street'de bir göçmenle karşılaşmakla, İstanbul Taksim'de bir göçmenle karşılaşmanın aynı olmamasının nedeni Neo-Osmanlıcı bir politikanın göçmeni de bu politika ışığında kullanacak olmasından yatan korku. Yani bugünün özellikle seküler milliyetçi ve laik cenahındaki göçmen nefreti, sadece Ortadoğu'dan gelmesi ile alakalı değil. Bu nefret, siyasal İslamın gittikçe artan dozlarla devam ettirdiği toplum mühendisliğindeki muhafazakarlaştırma projeleri ve bundan da duyulan rahatsızlıkla bağlantılı.
Sayfa 13 - yazar:Arda ErelKitabı okudu
Reklam
Sözde barış projeleri yamammıştır coğrafyaya!
Ortadoğu'da "barış için savaş" kavramı en çok kullanılan kavramlardan biridir. Çünkü halklar barışın savaşla geleceğine inandırılmıştır ve bitti sanılan her savaşın ardından sözde barış projeleri yamammıştır coğrafyaya!
"Ortadoğu'da "barış için savaş" kavramı en çok kullanılan kavramlardan biridir. Çünkü halklar barışın savaşla gele ceğine inandırılmıştır ve bitti sanılan her savaşın ardından sözde barış projeleri yamanmıştır coğrafyaya."
Sayfa 54
228 syf.
·
Puan vermedi
Yokuşun Çocukları
Madenci bir babanın oğlu olan Cahit Bağcı tarafından kaleme alınan "Yokuşun Çocukları " kitabını okumaya başladım. Çorum İli Dodurga İlçesi Çiftlik Köyünde başlayan hayat yolculuğuna, babasının maden kazasında hayatını kaybetmesi ile birlikte değişen hayat şartlarının getirdiği bir şekilde çevresel ekonomik zorunluluk ve belki de aslında büyük bir fırsat olarak başlayan Kayseri, Osmancık ve Çorum'da devam eden ortaokul ve lise hayatı, akabinde Ankara ve Ortadoğu Teknik Üniversitesine uzanan eğitim hayatı ile birlikte yazarın yaşadıklarını kendi penceresinden anlatısı ile okuyorsunuz. Dodurga Çiftlik Köyünden kara elmas diye nitelenen kömürün kara talihli tarihinden, tarihe not düşülen kömüre zamanda yolculuk yapıyor, yazarın akademik, bürokratik siyasal yaşamında yaşadıklarıını otobiyografi tarzında ve kahve tadında yaşama fırsatı buluyorsunuz. Memuriyet hayatına Devlet Planlama Teşkilatında Uzman Yardımcısı olarak başlayıp, yurtdışında eğitim sonrası Akademik yaşamına Yüzüncü Yıl Üniversitesinde Araştırma Görevlisi olarak devam ederken Ankara'da Avrupa Birliği Projeleri Koordinatörlüğü ve sonrasında Çorum Milletvekilliği ile politikaya atılıp memleketine vefa borcunu ödeme fırsatı bulan ve son olarak Türkiye Cumhuriyeti Azerbaycan Büyükelçisi olarak görev yapan Doç. Dr. Cahit Bağcı’nın öz yaşam hikâyesini tanıma fırsatı bulacağınız Yokuşun Çocukları kitabı size ülkenin yaşadığı yarım asırlık sosyolojik ve ekonomik gelişmelerine tanıklık etme fırsatı sunacaktır...
Yokuşun Çocukları
Yokuşun ÇocuklarıCahit Bağcı · Hece Yayınları · 03 okunma
Ortadoğu'da "barış için savaş" kavramı en çok kullanılan kavramlardan biridir. Çünkü halklar barışın savaşla geleceğine inandırılmıştır ve bitti sanılan her savaşın ardından sözde barış projeleri yamanmıştır coğrafyaya.
32 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.