Ahlaki Çürüme; Marksizmin tarihsel haklılığı...
Bilimsel Sosyalizmin ölümsüz iki kurucusundan biri olan Karl Marks, Friedrich Engels’le birlikte kaleme aldıkları, “Alman İdeolojisi” adlı eserde şu dahiyane tespiti yapar:
“Her çağın hâkim fikirleri, o çağın hâkim sınıfının fikirleridir. Yani toplumun hâkim (yönetici) maddi kuvveti olan sınıf, aynı zamanda, onun hâkim manevi (fikri) kuvvetidir.
Yas üzerine
Kaybettiklerimiz, içimizdeki varoluşlarını, bizim için anlamlarını yitirmiyorlar. Bir insan öldüğünde dışarıda olanla iç dünyamız arasında bir uyumsuzluk baş gösteriyor. Yas sürecini bu uyumun tekrar aranması olarak düşünelim. O zaman sadece ölümün değil, bir ayrılığın, bir hayalin, bir idealin, hayatımızda kapanan bir sürecin, yitirilen bir
Bağımsız Laik Türkiye Cumhuriyeti
Ben de saat 15.30 civarında Dolmabahçe’de hala bitmemiş kuyruğa girerek Atamıza onu ne kadar sevdiğimi, onu anladıkça aklına, cesaretine, çalışkanlığına, okumuş-yazmışlığına, ileri görüşlülüğüne, nezaketine, olmazı oldurmasına hayran olduğumu ifade ettim.
Tek başıma sokağa çıkabiliyorsam, arabama biniyorsam, metroda yolculuk yapabiliyorsam, çalışabiliyorsam, oy kullanabiliyorsam senin sayendedir dedim. Bak duydun mu Taliban kadınların parka gitmesini de yasakladı dedim.
Şimdi bağnazların sesleri yükselmiştir.
Kavrayabilmek, özümsemek için okumak, ileri görüşlülük, hakkaniyet, batıla körü körüne teslim olmadan aklın, bilimin vicdanın sesini dinlemek, iyiliğe, güzelliğe sarılarak insanca yaşamak gibi değerler öncellenmeli.
Çok şükür bizim tüm gayretimiz bu.
Darısı karanlık zihniyetlerin de arınmasına.
Yurttaşlar, kadın-erkek, çoluk-çocuk, köylü-kentli, yoksul-zengin, tasada ve kıvançta ortak olarak, birlikte bayram edebiliyor, birlikte Atatürk’ü anabiliyorsa ki Dolmabahçe'de bugün hepsini bir arada gördüm.
Bu laik Türkiye Cumhuriyeti demektir.
Kurucusu da Mustafa Kemal'dir.
Bu da değişmez gerçeğimizdir.
İnsanın Doğası Üzerine
İnsanlar var olduğu günden bu güne ilk olarak doğayı algılayagelmişlerdir. Yani insanlar, önce doğada varlık gösteren canlı ve cansız varlıklardan hareket etmiş daha sonrasında ise bu canlı ve cansız varlıklarla kurdukları münasebet sonucu çeşitli bilgi ve değerleri oluşturmuşlardır. Bu bakımdan doğayı odak noktasına alan insan, denizde balığı,
'' Otobüste Laik Kalmama Hakkı '' başlıklı köşe yazım
Halkının yüzde 90’ının Müslüman olduğu, İslam’ı din olarak kabul ettiği bir ülkede yaşıyoruz. Yüzde 90 olmasa bile bu rakamın istatistiklere bakılırsa yüzde 90’lara yakın olduğu gerçek. Ancak hâlâ ülkemizde yaşayan bu Müslüman çoğunluğun “Müslümanca” yaşamasına engel olunuyor, bu çoğunluğa itibar edilmiyor maalesef. Bunun sebebi belki
kötülüğün yayılması
İyilik, kötülük kavramları asgari müşterekte çoğunlukla bellidir. Evrensel değerler; bireyden çok topluma fayda ve zarar penceresinden bakarak ortak paydada buluşulan yer olarak da tanımlanır. Doğru sözlü olmak, dürüst olmak, adaletli olmak, yardımsever olmak, mütevazi olmak toplumda iyilik olarak görülür. Tüm toplumlarda yalan söylemek, sözünde