Buruk bir tat var eski kriz günlerinden damağımda... Yoksulluk karşısında bir bütün olunurdu. Ekmeğe zam mı geldi? Elektrik faturaları mı arttı? Kıyafet almak zorlaştı mı? Alım gücü mü düştü? Herkes aynı anda rahatsız olur, birbiriyle dertleşir firesiz hizalanırdı. Ne değişti? Sosyal medyada yayınlanan sokak röpartajlarında siz de denk gelmişsinizdir. Bir ihtiyar çıkıp "Poğaça alamıyorum. Bir poğaça olmuş 15 lira, su 10 lira" diyor... Diğer ihtiyar "eee su içme önceden su mu vardı, biz köyde yağmur yağınca su içiyorduk" diyebiliyor. Poğaçanın, suyun fiyatının zamlanması artık ortak sorunumuz değil... Yine bir ihtiyar "Ne ekonomik sorunu ya? Ben bulgurumu, yağımı alabiliyorum. Bakıyorum insanlara karısını, kızını almış dışarıda yemek yiyor. Sapık bunlar diyerek sinirlenebiliyor. Bir başkası "şükürsüzsünüz" diye, dert yananı azarlıyor. Ayrı düştük... Düşürdüler. Müsait bir yerde inecek var Şoför Bey!
Sayfa 37
🚨 Gazze bizim ümmet meselemiz. İnsanlık bizim ortak sorunumuz...
Reklam
Ülke olarak ortak sorunumuz
Oysa çoğu dindar, inandıklarına inanmak için hiç de kanıt peşine düşmemiştir. İçine doğduğumuz kültür, inançlarımızın neredeyse tümünü belirler. Kendimizi "inanmış" bulur, bu inancı sorgulamayı da çoğu zaman gerekli görmeyiz.
Sayfa 33 - Ayrıntı Yayınları 2. BasımKitabı okudu
288 syf.
·
Puan vermedi
“Bir anne-babanın en büyük suçu, çocuğunu tanımamak, anlamamaktır”
Kitaba başlarken yorum olarak da belirttim bu yazarın netliğini sevdim. Tespitlerinin çoğuna da katılıyorum. Gereksiz yere kutsallaştırılan ve aslında bizim birey olmamızın önüne geçen en temel olgu olan aile kurumunu her yanıyla irdelemesi hoşuma gitti. Şöyle diyor Nihan Kaya: “Bize bitirme özgürlüğü tanınmayan ilişki gerçek bir ilişki değildir.
İyi Aile Yoktur
İyi Aile YokturNihan Kaya · İthaki Yayınları · 20186,1bin okunma
224 syf.
8/10 puan verdi
·
35 saatte okudu
Hepimiz biliyoruz fakat ortak bir sorunumuz var: amel edemiyoruz... Peki bunun nedeni ne? Sadece nefsimize uymak mı? Kitabı okuduğunuzda sorunun sadece nefse uymak olmadığını anlayacaksınız. İlk olarak Kur'an'dan Nuh, İsa, Musa, İbrahim ve Muhammed aleyhissalatü vesselâm'ı örnek veriyor. Sonra 'Tevfik' ve 'Hızlan'ı anlatıyor kitap. Tevfik; yani Allah'ın yardımıyla kulun salih ameller işlemesi ve günahlardan korunması. Hızlan; Allah'ın kulu kendi nefsiyle baş başa bırakması yani yardımsız bırakması. Bu yüzden insan kimi zaman günah işlemeyip salih amellere yönelirken kimi zaman da günahlara yöneliyor. Allah bir kulunu nefsiyle baş başa bırakırsa o kulun günah işlemesi kaçınılmaz oluyor. Bu Allah'ın elinde. Bu yüzden insan bazen istese de namaz, tesettür gibi emirleri yerine getiremiyor veya istese de bazı günahları terk edemiyor. Bu doğrudan Allah'ın yardımıyla ilgili. Allah hidayeti dilediğine verir dilediğine vermez. Hidayet verilmiş bize fakat hidayette kalacağımız garanti değil. Bu yüzden Sahabe efendilerimiz bile son nefeste imansız gitmekten daima korkmuşlardır. En büyük yegane çare Allah'a dua ederek O'ndan yardım istemek. O'nun yardımı olmazsa hiçbir ameli işleyemez, hiçbir günahtan kurtulamayız.
Niçin Bilmemize Rağmen Amel Edemiyoruz?
Niçin Bilmemize Rağmen Amel Edemiyoruz?Feyzullah Birışık · Polen Yayınları · 20196 okunma
105 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.