Öfkenin bile değil hatta Bir büyük acıyı oluşturuyorlar Sosyal büyücüler ineelikle Kansız yaşsız, biraz da öteki her şey gibi Bozulmuş, kokuşmuş, yerinden edilmiş
Benden bir gün geride bir Şey kalırsa, sana adak olsun yaşamım gibi.
Reklam
Ve sen öldün, unutuldun Bütün unutulanlar gibi unutkansın şimdi
Bu çağda açık giden bütün gözlerin Buluştuğu bir ayna vardır nasılsa
Hayata da ölüme de öylesine uzağım ki Yüreğim eski bir duvar gibi delik deşik Bir sevda mı onaracak şimdi onu Geçip gitmişken benden sevgililik?
Oysa bir kavganın yeşeren tomurcuğuna Su taşıyan da bendim Ellerinin kanadığını görüp ağlayan da ..
Reklam
576 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
74 günde okudu
8 Şubat 1958'de Ankara'da doğdu. Çocukluğu ve ilkgençliği Mersin ve Adana'da geçti. Türk dili ve edebiyatı öğrenimi gördü, uzun yıllar Türkçe öğretmenliği yaptı. Adana Demirspor'da futbol oynarken ağır bir sakatlık geçirmesi üzerine şiire yöneldi. Hayatının büyük bölümünü Ankara'da geçiren Ahmet Erhan, daha sonra
Burada Gömülüdür 1. Cilt
Burada Gömülüdür 1. CiltAhmet Erhan · Kırmızı Kedi Yayınları · 20222,180 okunma
Geceyi dinle, yıldızlar tarçın kokuyor. Yollar, yağmurdan sonra çıkan ayışığında pırıl pırıl. Şu anda içinde yaşadığım dünyayı kim tasarlamış, kim çizmişse eline sağlık. Gökyüzü damla damla akıyor kalemimden. Hiçbir şey yazamayacağımı biliyorum yine de. Elimi tutan birileri, bir şeyler var. Geceyi dinle, diyen. Bütün duyularım düz bir aynada kendilerine dönüyorlar yine. Sesler bölünüyor burada, görüntüler, duruşlar kırık dökük. Dokunduğum her şey süngersi bir biçim alıyor.
Öteki dünyada akşam vakitleri Fabrikamızın paydos saatinde Bizi evlerimize götürecek olan yol Böyle yokuş değilse eğer Ölüm hiç de fena bir şey değil.
Büyük bir bilim ve sanat koruyucusu olan Fatih'in sarayında Ali Kuşçi, Hocazade gibi müslüman bilginlerin yanı sıra Trabzonlu Georgios Amirutzes, arkeoloji meraklısı Ciriaco de Pizzicolli, ressam Gentile Bellini gibi yabancılarda bulunuyordu. Açık görüşlü ve taassuptan uzaktı. Döneminde batı kültürü ile Osmanlı kültürü serbestçe biraraya geldi. Din ve felsefe konularına gençliğinden beri duyduğu ilgi ömrünün sonuna kadar sürdü. Arap ve Fars edebiyatı iyi bildiği gibi Yunan filozoflarının arapça ve farsçaya çevıilmiş eserlerini okur ve çevresiyle tartışırdı. Öteki sanatlarla oldugu gibi edebiyat ve özellikle şiirle de yakından ilgilenmiş, çağın şairlerini sarayında toplamış, onları himaye etmiştir. Avnî mahlâsıyla kendisi de şiirler yazmış, bu şiirler tarihi kaynaklara dayanılarak toplanmış, Divan-ı Avnî (1904), Fatih Divanı (1944), Fatih'in Şiirleri (1946) adı altında yayımlanmıştır.
Sayfa 5
Reklam
Peki sen çocuk? Dünya hiçbir zaman gökyüzüne yansımayacak, artık hiç değilse bunu biliyorsun. Sesler gitmiş, bir tek yankıları kalmış geride. Bedeni olmayan seslerin çığlığa dönüşmeyi kurduğu yerlerde sen şarkı söylemek için bekliyorsun. Çocuk yanılıyorsun.
bir piyanonun tuşlarına tam uzanacakken kırılan el.
Ve öteki ağaç geldi ateşin yanına.
İyileşme günlerinin uyuşukluğunda, şiirlerini okuyarak yaşamının yönünü belirleyen günleri andı. Yeniden şiir yazmaya başladı. Saatlerce oturuyor, geleceği olmayan bir savaşın beklenmedik gelişimleri karşısında tökezlememeye çalışarak şiirler yazıyordu. Böyle böyle öteki dünyaya gitti geldi. Sonunda düşünceleri öylesine durulaştı ki, her şeyin önünü ardını görebilir duruma geldi.
Sayfa 156
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.