Düşünmekten eskimiş zihni, "Şimdi ne yapacağım?" sorusu tarafından kırbaçlanıyordu. Ancak zihni, bir çöl kadar çoraktı. Asil'in daha önce yaşamadığı bir hal. Daha önce hissetmediği bir boşluk.
İnsanlığın gelişimi hakkındaki düşüncelerini sıralamaya başladı. Teknolojik gelişim, ilgilendiği ana konuydu. Çünkü teknoloji, insan davranışını, ahlakını, sosyoekonomik ilişkilerini, geri dönüşü imkansız kılacak biçimde değiştiriyordu.
Önemli olan, tanrının bir enstrüman yaratmış olmasıdır. İnsan denen bir enstrüman. Ancak yarattığı müzik enstrümanını çalamayan bir usta gibi, tanrı da insandan doğru sesi çıkaramamıştır. Bu yüzden tanrı hariç bütün güçler insanı çalmış ve özellikle de şeytan en güzel melodilerini onunla bestelemiştir.
Çünkü her ne kadar hiç kimse göründüğü gibi olmasa da, herkes göründüğü gibi olmaya çalışıyordu. Rahat gibi görünüyorsan rahat olmaya çalışıyorsundur. Görüntün, hayalindir.
Tanıklık ettiğim dünya, şiddet kullanılarak yönetiliyordu. Ancak kimse bunu itiraf etmiyordu. Hatta şiddet kelimesi bile gömülmüştü. Onun yerine başka bir kelime kullanılıyordu: Para. Çok daha nazik. Çok daha yasa. Çok daha ahlaki.
Unutma ki zaman, gidecek yeri olmayanların evidir. Sadece zaman onları ileriye taşır. Ölümcül bir hastalığa sahip olan ile intihar etmekten yorgun düşenin ortak noktası, ilerleyen zamanda geri gidiyormuş gibi görünmeleridir.