Yaşadık be, tamam! Anladıysak ne gam Bir sofrada bin saf tutulmuş Görmüyorsan devam! Ağlarım, gülerim Aynı tas ve hamam Adamım, kaygan kanun bu Düşerim, uyamam Kalmasın bak elinde Gönül bu, yerme, yerinme Ve dünya bir çölse, durma Seraba su getir Öyle kolaysa gel başımdan Kaldır at sevdanı Dertli saz bu, boşa çalınmaz Çaldığın reva mı? Satmam, bu dert benim! Hem ağam, hem paşam! Öğrenirim onunla kendimi Direnenler yaşar
Alman Generalin Çanakkale Cephesindeki anılarından:
Türkler her güçlüğe, itiraz etmeden tahammüle çalışır. Öyle ki, ıstırap içinde, aldıkları yaralardan kıvranırken, yanlarına yaklaştığımda derhal seslerini kesiyorlar ve en fazla, için için "aman aman" diye inliyorlardı. Gıdaları çok zayıftı. Pirinç ve etli bir yemek gördüklerinde cephede bayram ediyorlardı. Halbuki genellikle gıdaları birkaç zeytin ve bir somun ekmek oluyordu. Fakat Türklerin, içinde bulunduğu feci şartlardan dolayı şikâyet ettiğini hiç görmedim. Bir gün, içinde pek yavan çorba bulunan büyük bir ten- cerenin çevresine çömelmiş, ellerinde kaşıkları ile, ekmeklerini katık yapmaya çalışıyorlardı. Yanlarına yaklaştım ve onları bir an minnetle süzdükten sonra, kırık dökük Türkçemle sordum: "İyi mi?" Teker teker, ama hep birlikte bo- yun bükerek cevap verdiler: "Eyi Bey! Eyi Paşam! Milletimiz zeval görmesin." Şikâyet yoktu!... Kaynak:
Ey Vatan
Ey Vatan
.
Reklam
ah enver paşam…
Kendimi şen göstererek teessürünüzü azalt­mak isterdim fakat ne mümkün. Hep öyle yalnız Enver...
Sayfa 170
06 Şubat 1923'te Atatürk Balıkesir'e ilk defa geldi. Evet Gazi Paşa gelmişti. O Anafartalarda onun kumandanı değil miydi? O bilmeyecek de kim bilecekti? Gazi Paşaya sormalıydı. Ömer'ini sormalıydı. O gün Atatürk'ün kaldığı evin arka kapısında pek kimsenin farkında olmadığı bir olay yaşanıyordu. Ömer'in anası kapıya gelmiş ille de "Gazi Paşa" ile görüşmek istiyordu. Atatürk'ün yaverleri "Olmaz!" dediler. "Hiç Gazi Paşa ile öyle paldır küldür her önüne gelen görüşebilir miydi?" Meseleyi bilenler yaverlere Ömer'in vasiyetini fısıldarlar. "Yolda, gelecek" denmesini, anasının ağlatılmamasını istemişlerdir. Çanakkale denince akan sular durur. Çünkü Atatürk'ün yaverleri Çanakkale'den beri yanındadırlar. Çanakkale'de şehit düşmüş birinin vasiyeti elbette yerine getirilir. Girerler içeri, durumunu anlatırlar Atatürk'e, "Gelsin!" der. Getiriler. Kazım Karabekir Paşa, Ali Hikmet Paşa ve Latife Hanımla birlikte oturmaktadırlar: - Buyur kadın! bir şey mi istiyorsun? Yok Gazi Paşam, yok... Sağlığını isterim... Ama Ömer'imi gördün mü? Çanakkale'de Kara kaşlı Ömer'imi gördün mü? "Yoldadır... Gelir." "Sağ ol Paşa Hazretleri..." der ayrılır kadın. "Yoldadır elbet..." Koskoca Gazi Paşa der, "O yalan mı söyler hiç... Gelecek tabi... Ömer'im gelecek!"
Öğretmen ve Sarıklı
Öğretmenler Ankara'da genel bir toplantı yapmışlar, fakat toplantıya gelen bir kaç kadın öğretmeni erkeklerden ayrı bir yere oturtmuşlar. Kadın öğretmenlerin toplantıya katılmasını hoş karşılamayan bir kaç sarıklı bu durumu Atatürk'e şikâyete gelmiş. Atatürk kızarak; "Kimmiş öğretmenler derneğinin başkanı? Çağırın bana demiş." Mazhar Müfit bir kaç dakkika sonra Ata'nın huzuruna çıkmış. Ata gürleyen sesiyle konuşmuş; "Siz öğretmenler toplantısında ne yapmışsınız öyle? Ne ayıb şey bu!" Mazhar Müfit şaşırmış, sarıklılar ise menmun kalmış. Ata aynı ses tonunda devam etmiş; "Olur şey değil, olur şey değil!" "Aman paşam..." diye söze girmek istemiş, Müfit. "Bırak bırak!" demiş Ata. "Hepsini biliyorum. Bu toplantıya kadın öğretmenleri çağırmışsınız çok güzel. Peki onları neden ayrı yere oturtdunuz? Sizin kendinize güveniniz bu kadar mı az? Peki ya Türk kadınının faziletine? Bir daha asla böyle bir ayrılık görmeyeyim, anladınız mı?" Ve o an gülmekte olan sarıklılar neye uğradıklarını şaşırmış.
Sayfa 22 - Gün YayıncılıkKitabı okudu
Engellediği Çokta Umurumdaydı...
Kimlikte müslüman olan ama islami ilmi olmayan kibirli bir şahıs çok şükür beni engelledi. (Bu din ne çektiyse bu ılımlılar yüzünden çekti/çekiyor) Neymiş efendim! Zina eden bu kişilerin olaylarını yaymak hoş değilmiş!!!.. #236110640 Bak sen! Tabi ya ne demek hay hay oldu paşam... O zaman bunlara had (recm) cezası uygulanırken de toplum içinde teşhir edilmesin, hatta cezayı da uygulamasınlar öyle ya sana göre hoş değil. Kusura bakma ama din sana göre hareket etmiyor. Allâh’ın emrine göre hareket ediyor.
Reklam
480 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.