Okumak Ve Tüketmek-1
Hangi kitabı, neden, nasıl, ne sürede okumalıyız soruları, her birimizin zaman zaman zihninde gezinen sorulardır. Çoğumuz tam anlamıyla aç kurtlarız. Hem o kadar açız ki, elimizden gelse, sürahiden süt döker gibi, kafatasımızı açıp içine kitapları aktaracağız. Ama bu mümkün olmadığı için, biz de bari gözümüzü doyuralım diye
Gelelim sana aşk'i.
Her kitabın bir hikayesi vardır, isterseniz kısaca hikayesini anlatayım sizlere.
Değerli bir ablam bana bu programı önermişti ve bende fizik matematik kimya aşığı biri olarak yüklemiştim. Türkçe dilbilgisi sevmeyen hayatı boyunca çalışmamış, şiir nedir, roman nedir bilmeyen biri olarak buraya gelmiş oldum diyebilirim.
Damarını kessen özgüven akar bazı kadınlardan.
Yürüyüp geçerken yanınızdan bakmanızın sebebi güzelliği değil, rüzgârıdır.
Bir an denizden eser, bir an karadan.
Ruhunun istediğine bağlı.
Konuşurken elini, kolunu ve mimiklerini kullanır.
İzlemek dinlemekten daha keyiflidir.
Şiir gibi konuşup samimiyetleri ile sarhoş ederler
Ve bu kadınlar hayatınızdan öylece geçip giderler.
Özdemir Asaf
bir sabah uyandım, ustam ölmüş
“şakırt yağmur,
gözlerimin elifinden...”
“çığ oldu yuvarlanıyor özlem.”
Merhabalardan bir demet. Spoi ve Gilleri hafiften ıslık çalıyor.
Ustanın yayına hazırladığı son kitabı, Derdeste'nin devamı niteliğindeki Ferdeste.
"Sana buraya bazı şeyler koyuyorum. Yol boyunca aklında olsun. lazım olursa açar okursun. Olmazsa da olsun, bir zararı yok, burada dursun."
Birhan Keskin, fakir kene
"Sabahları kitap mürekkebinin kokusunu içime çekmeyi severim."