Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tüketici hakları
Evrensel tüketici hakları ve Anayasamızın 172'nci maddesi devlete, tüketicileri koruyucu ve aydınlatıcı tedbirler alıp, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini teşvik etme görevini yükler. Buna rağmen, bugün tüketicilerin yaşadığı sorunların temelinde devletin yanlış ekonomik ve sosyal politikaları yer almaktadır. Halen gündemde olan şeker fabrikalarının satışı gibi, özellikle stratejik kuruluşlarda yapılan özelleştirmeler ivedilikle durdurulmalıdır. Fatma Çelik Yeniçağ Gazetesi yenicaggazetesi.com.tr/mobi/tuketici-b...
"Türkiye’de köylüler artık ormanın içindeki kuru odun, çalı çırpı, kuru yaprak ya da meyve toplanması gibi geleneksel olarak yüzlerce yıldır sahip oldukları haklarından faydalanamayacaklar. 1830’lu yıllar Almanya’sında olduğu gibi… 2017 yılında vizyona giren, R. Peck’in yönettiği “Genç Karl Marx” filmini izleyenler filmdeki, pis ve yırtık
Reklam
Sarı Yelekler'in Fransa Hükümeti'nden 42 talebi
Toplumun her kesimine yönelik talepler içeren, kitlesel değil, daha bütüncül bir yaklaşımla ele alınan ve bana Thomas More'un Ütopya kitabını hatırlatan talepler : 1- Sıfır evsiz: Acil. 2- Gelir vergisi daha kademeli olsun. 3- Asgari ücret net 1300 avro olsun. [Halihazırda net asgari ücret yaklaşık 1150 avro.] 4- Köylerde ve şehir
Hikaye Etkinliği (5 Eylül - 30 Ekim 2020) etkinliği kapsamında yazılmıştır.
Naif Badire Dilini bilmediğim bir memleketteydim, her şey doğal olarak tuhaftı. Fakat bu tuhaflık daha da tuhaf bir yön kazandı. Yeraltı geçidinden yukarı merdivenleri çıkıyordum. Cadde tarafında kalan merdiven korkuluklarının dış kısmında yirmilerinde genç bir kadının simit sattığını görmemle kendi memleketimin insanı olduğunu hemen anladım.
Bu ülke de özelleştirmeler yapılırken hep şu söylendi; hizmet ve ürün kalitesi yükselecek ve yolsuzluk olmayacak! Özelleştirmeler yapıldıktan sonra ne hizmet ne ürün kalitesi yükselmedi... Aksine daha da kötü oldu... Yolsuzluklar mı? Onları hiç sormayın!
Dövüşe dövüşe yürünecek!
Köktendincilerin, liberallerin, küçük, büyük burjuvanın, kent soyluların neden hiçbir konuda sesi çıkmıyor? Muhalefet etmeye gelince, biz eylemcileri( size göre asi teröristleri) polise destek olup taşlamayı biliyorsunuz. Kaçınızı eylemlerde karşımızda gördük, kaçınızla göğüs göğüse yumruklaştığımı biliyorum, meydanda bize gelince duyarlısınız da şimdi niye sesiniz çıkmıyor yılanlar! Çocuklar taciz edilir, sesiniz çıkmaz; işçiler ölür, sesiniz çıkmaz; basın sansür yer, hayvanlara, doğaya, yoksula her türlü zulüm yapılır; sesiniz çıkmaz! Özelleştirmeler kamusallaştırılsın, kamusal alanlar neden özelleştiriliyor diye bağırdığımızda, hemen bıçakla, sopayla, iktidarın da desteğiyle karşımıza dikiliyorsunuz! Çünkü siz hep çok kazanacaksınız, geri kalan çoğunluk gerekirse taş yesin değil mi adi, şerefsizler, bencil şahsiyetsizler, iki yüzlü iblisler!
Reklam
🦋 Anadolu'da Üçüncü Fetret Dönemi Yaşam savaşı toplum arenasında aklını doğru kullanan azınlık ile aklını doğru kullanmayan çoğunluk arasında geçer. Aklını doğru kullanan azınlığın tek silahı bilgidir. Başka hiçbir silaha, tehdide, düşmana, savaşa ihtiyaç duymaz. Duymamak için aklını ve bilgiyi özellikle silah olarak kullanmayı seçmiştir.
Osman Aydogan
TÜRKİYE’DE ÖZELLEŞTİRMELER 24 Ocak 1980 kararları ile Türk ekonomisi Neo-liberal düşünce akımının bir ürünü olan ve serbest piyasa ekonomisi denilen yeni bir iktisat modeline geçiyor. Bu modele göre; ekonomide yaşanan krizin en önemli sorumlusu devlet olarak gösteriliyor. Bu görüşe göre ekonomik krizden kurtulmak için devletin ekonomiye olan müdahalesinin en aza indirilmesi ve bütün ekonomik birimlerin piyasa koşullarında faaliyette bulunması gerekiyor. Bu nedenle de kamu varlıklarının, KİT’lerin özelleştirilmesine başlanılıyor. Özelleştirmeler için şu gerekçeler ileri sürülüyor: Mülkiyet halka yayılacak, zarar eden kuruluşlar kâr etmeye başlayacak, halk ekonomiye doğrudan katılacak, ekonomiye canlılık gelecek, sanayileşme hızlanacak, KİT’ler artık devlete yük olmaktan çıkacak, devletin vergi gelirleri artacak, yolsuzluk azalacak, verim artacak, istihdam artacak. Ancak anlatacağım gibi hiç de öyle olmuyor. Hatta özelleştirilmeler sonucu bu sayılan gerekçelerin tam tersi oluyor… Türkiye'de 1986 yılından buyana 184 kuruluş özelleştiriliyor. 
Osman Aydogan
SONUÇ Özelleştirmeye başlanan 1986 yılından bugüne kadar 184 kuruluşta %18’i halka arz, %16’sı varlık satışı, %4’ü devir işlemi, %42’si blok satış yöntemiyle özelleştiriliyor. Bu uygulamalar sonucu 172 kuruluşta hiç kamu payı bırakılmıyor, 12 kuruluşta ise az oranda kamu payı kalıyor. Özelleştirilen Tedaş, Telekom, Tüpraş, Erdemir, ETİ Seydişehir bu 184 kuruluşa dâhil bulunmuyor. Özelleştirilen kurumların 80’inde faaliyetler tamamen duruyor, kurumlar, fabrikalar kapatılıyor. Birçok kurumda ise faaliyetler kısmi bölümlerinde, daha çok kârlılık getiren bölümlerinde devam ettiriliyor. Özleştirilen şirketler genellikle de konu ile lakası olmayan şirketlere blok olarak satılıyor. Mülkiyet halka yayılmıyor. Halk ekonomiye doğrudan katılmıyor. Zarar eden kurumların kâr etmesi bir yana kâr eden kurumlar bile kapanıyor. Yapılan özelleştirmelere baktığımızda birçoğu maliyetlerinin çok altında, karlarının birkaç yıllığına veriliyor, hemen hemen bedelsiz haraç-mezat elden çıkartıldığı halde hiçbir yeni yatırım yapılmıyor ve sanayileşmeye hiç katkı sağlanmıyor. Bu özelleştirmeler esnasında stratejik kurum ve işletmeler ya tamamen kapatılıyor ya da özelleştirilirken yatırım yapma / iyileştirme şartı getirilmiyor, getirilse de takip edilmiyor.  Devletin elindeki şehirlerin içinde kalmış birçok fabrikanın geniş arazileri sırf emlak rantı elde etmek için özelleştiriliyor. Haraç-mezat satılan bu fabrikalar faaliyetlerini durduruyor. Arsalarına AVM ve konut yapılıyor…
Osman Aydogan
Özelleştirmelerin amacı olarak başlangıçta devletin küçülmesi söyleniyor. Özelleştirmeler sonucunda devlet sadece üretim alanında küçülüyor, devlet üretim alanından çekiliyor ancak devlet diğer alanlarda şişiyor, obezleşiyor, devletin bürokrasisi, devletin bakanlıkları, bakanlıkların bütçeleri, devletin kurumları, kurumların bütçeleri şiştikçe şişiyor. Örneğin Diyanet İşleri Başkanlığının 16.1 milyar liralık 2022 yılı bütçesi 17 bakanlıktan 7’sini geride bırakıyor… Tüm bunların maliyeti de halkın sırtına zam ve vergi olarak yansıyor.. Normalde ülkeler, ordularıyla, sanayileriyle, ekonomileriyle, kültürleriyle, eğitimleriyle, yetişmiş insan gücüyle, halkın refahıyla muhtemel bir savaşa karşı hazırlanıyor. Bizde ise sanki devlet üretimden çekilerek, devlet bürokrasiye boğularak, halk yoksullaşarak ülkenin iç cephesi çökertiliyor. Ülkenin iç cephesi çökertilerek ülke sanki muhtemel bir işgale karşı direnemesin diye savunmasız, güçsüz, dirençsiz, mecalsiz ve iradesiz kalacak şekilde adım adım hazırlanıyor. Aynı zamanda ülke adım adım büyük ölçekte üretim ve yönetim yeteneğini kaybediyor.
Reklam
🌔 Üçüncü Dünya Savaşı ve Ülkemizin Durumu Üçüncü dünya paylaşım savaşının tam içerisindeyiz. Bu savaşın tamamı askeri ve silahlı çatışma olarak gerçekleşmiyor. Dünyanın belli bölgelerinde bu tür çatışmalar olacak. Dünyanın tamamı böyle bir savaşa girmeyecek. Rusya batıyla dijital para pazarlığı yapmaya başladı. Derin güçler derin pazarlıklar
♾️ Oligarklar Kapitalizmi Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğini'nin sonunu Amerika destekli oligarklar kapitalizmi getirdi. Bunun sorumlusu yine işbirlikçi siyaset ve iktidarlardır. O gün SSCB'ni kim yönetiyordu? Dolar milyarderi olan Gorbaçov. Çünkü Komünist Parti içine sızmalar ile parti yönetimi Amarika tarafından ele geçirildi.
24 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.