- " ... Malum, ilmin anahtarı dildir. Ancak Türkiye’de insanlar, doğru dürüst ne ana dillerini, ne de İngilizce başta olmak üzere bir yabancı dili öğrenebiliyorlar. Ancak branşı ne olursa olsun, her halükârda hepimizin dinen ana dilimiz olan Arapça’yı öğrenmesi lazım. Malum, Rasûl-i Ekrem Aaleyhi’s-salâtü ve’s-selâm'ın eşleri bizim annelerimiz ve onların dilleri de Arapça olduğu için Arapça bizim dinen ana dilimiz sayılır. Bir insanın ana dilini bilmemesi ise düşünülemez.
Esasa gelecek olursak, olayın aynî ve kifaî olarak iki boyutu var. Aynî planda İslâmî camianın ciddî bir kültür seferberliğine girişmesi, özellikle farkında olmadan bizi sekülerleştiren, yaşadığımız gibi inanmaya sevk eden modernleşmeye karşı cami ve tekkeler başta olmak üzere sünnete uygun yaşama yolunu öğretecek kanalları yeniden oluşturması elzemdir. Kifaî-kolektif planda da Halil Günenç gibi âlimlerin neslinin kesilmesini önleyecek, klasik tarzda sağlam eğitim verecek medreseyi yeniden kurmak zorundayız. Medresenin alternatifinin olmadığı, ilahiyat fakültelerinin kurulduğu esnada rahmetli Ali Fuat Başgil’in dediği gibi “din âliminden çok din münekkidi” yetiştirdiği malumdur..."
(Kalem Dergisi- Bedri Gencer'le söyleşi)