“Çeşit çeşit insan gelip bana hikayesini anlattı, sanki anlata anlata üzerinden geçtikleri bir köprüydüm ben; sonra da çekip gittiler ve bir daha geri dönmediler.”
"Hayatın sıcak, neşeli tarafı, oyunbaz bir tavırla hakkını istiyordu ve neredeyse unuttuğum şey, gülmek, zihnimdeki aşırı baskıyı hafifletiyor, bu da bana iyi geliyordu."
“Beklememeyi öğretiyorum kendime. Kurmamayı, hayatın işine karışmamayı bazen. Yarının kestirilemez hallerine önceden isim takıp da, koşullamamayı kendimi.”
“Bir şeylerin olmasını bekliyorum sanki bir yandan. Bir şeyler olsun. Hikayenin akışını değiştirecek bir şeyler. Hayat her şeyi benden beklemesin istiyorum.”
“Bir şeylerin içinden akıp gidiyorum. Hikayelere şahit oluyorum ama, içlerinde kalamıyorum. Bir anlığına ordayım, hemen sonra yokum. İlk rüzgârda uçuverecek kadar bağlı değilim hiçbir yere. İki ayağımı basacak bir zemin yok sanki altımda.”
“Bir roman kahramanı kitapta bir laf eder. Altı çizilecek cilalı cümlelerden değil ama, kendi halinde bir cümle. Bir tek sen cımbızlarsın onu kitabın kalabalığından. Sırf sana bir şey anlatır o cümle, başka herkese susar.”
“Nicedir tek düze kan pompalayarak beni belli bir seviyede hayatta tutmasının dışında, kalbim hiçbir şeye çok üzülmemiş, hiçbir şeye çok sevinmemiş, sadece durmayı tercih etmemişti.”