Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Geceye övgü
Gece düzen güçleri uykudadır. Bürokrasi, askeriye, okullar, polis kısacası yaşamımızı düzenleyen tüm güçler uykudadır. Sokakta devriye gezen nöbetçi polis dışında. Askerler de hepimizden önce yatağa girerler. Dünyanın bu en baskıcı kurumunun mensupları en erken yatanlardır aynı zamanda. Aslında tüm totaliter kurumlarda daha doğrusu tüm kurumlarda
Zihnimin kıvrımları 1. bölüm (Serdar KUZULOĞLU)
İnsanoğlunun tüm zincirlerinden kurtulmasını ve salt özgürlüğe ulaşmasını sağlayan delilik değil midir?
Reklam
Ruh, bağlarını koparıp özgürlüğe kavuşmaya, zindanından kurtulmaya uğraşırsa, o zaman ona deli derler.
Kabalcı Yayınevi
Erasmus dostu Thomas More'u eğlendirmek için bir yolculuk sırasında bir haftada yazdığını söylediği Deliliğe Övgü'de şu soruyu sorar: İnsanoğlunun tüm zincirlerinden kurtulmasını ve salt özgürlüğe ulaşmasını sağlayan delilik değil midir? Gülmece bu çerçevede gelişir ve söz kendisini övmesi için deliliğe bırakılır. Delilik, yaratıcısının savunduğu her şeyi eleştirerek gençliği, hayattan zevk ve neşe almayı, baş döndüren cinselliği över. Çocuklukta, yaşlılıkta, dostlukta, aşkta ve evlilikte, savaşta ve barışta, kendisinin insanlara nasıl egemen olduğunu ve onları nasıl mutlu kıldığını gösterir.
Kabalcı Yayınevi
Tarih boyunca insanın insana karşı çıkması, bizi özgürlüğe ya da mutluluğa daha çok yaklaştırmış değil. Sadece, sömürünün ve baskının biçimini değiştirdi, o kadar.
Sayfa 138Kitabı okudu
Allah allah ya bu kimmiş :D
Şimdi aslında size pek de yabancı gelmeyecek bir egemen canlandırın hayalinizde: Yasalardan bihaber, kamu refahının düşmanı, sadece kendi çıkarlarını gözeten, kendi hazlarının esiri, eğitime, özgürlüğe ve hayatın gerçeklerine karşı kin dolu, öyle bir adam ki, hazzına haz, kârına kâr katmak dururken aklına gelebilecek en son şey ülkesinin esenliği.
Reklam
Erkek ve kadın kimliklerinin zenginlestirilmesi, hepimiz için özgürlüğe giden önemli bir adım. "Bana insan gözüyle bak, cinsel bir obje olarak değil" çağrısı, mevcut düzene bir başkaldırı çağrısıdır.
Erkek ve kadın kimliklerimizin zenginleştirilmesi, hepimiz için, özgürlüğe giden önemli bir adım. “Bana insan gözüyle bak, cinsel bir obje olarak değil” çağrısı, mevcut düzene bir başkaldırı çağrısıdır. Ama bu çağrı cinselliği yadsıyor ve bu yüzden daha da büyük bir totalitarizmin tohumlarını içinde taşıyor. Yirminci yüzyılın teknolojik yenilikleri, cinsel eşitlik kavramıyla birlikte, cinselliği atmaya ve onu tümüyle biyolojik bir fonksiyona indirgemeye doğru yöneltiyor. Günümüzün mekanik-biyolojik görüşü, tüm cinsel farklılıkların, çiftleşme ve gebelikle başlayıp sona erdiğini öne sürüyor. Bunun dışında, tam bir eşitlik olmalıdır. Eşitlikten kastedilen, insanın kendi ya da karşı cinsin cinselliğiyle mümkün olduğunca az ilgilenmesi, gündelik hayatın akışında cinselliği hatırlatacak davranışlardan kaçınması. Şimdilerde ise, türlerin devamı için çiftleşmenin ve gebeliğin dahi gerekmediği bir toplum görünürde. Yapay dölleme, tüp bebekler, genetik mühendisliği ve nihayet embriyon için tümüyle yapay bir gelişme ortamı. Bütün bunlar, bu seksten yoksun toplumu daha da tektip kılıyor. Seksten yoksun bir toplum aslında iki karşı cinse dayanan bir toplumdan daha da totaliter ve tekdüze. Seksten yoksun bir toplum gibi ürkünç bir tehdit ortaya çıkınca, özgürlük de cinsel farklılığı korumak anlamına geliyor artık; erkek ya da dişi şovenistlerini içerse bile.
ruh bağlarını koparıp özgürlüğe kavuşmaya, zindanından kurtulmaya uğraşırsa, o zaman ona deli derler.
Tarih boyunca insanın insana karşı çıkması, bizi özgürlüğe ya da mutluluğa daha çok yaklaştırmış değil. Sadece, sömürünün ve baskının biçimini değiştirdi, o kadar.
Reklam
"İnsanoğlunun tüm zincirlerinden kurtulmasını ve salt özgürlüğe ulaşmasını sağlayan delilik değil midir?"
528 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.