Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bu devletin yönetim sistemi padişah-hilafete bağlı başkanlık olmalıydı. Üçüncü sınıf ülkeler demokrasi ile yönetilir.
Reklam
Meclis-i Meşayıh
III. Selim'le başlayıp II. Mahmud ile vücud bulan Osmanlı'da ki merkeziyetçi politikaların sonucu olarak Sultan Abdülaziz döneminde 1866’da kurulan tarikat ve tekkelerin idare edildiği Meclis-i Meşâyıh Sultan II. Abdülhamid dönemine gelindiğinde alınan kararların kayıt altına alınmasıyla daha sistemli bir şekilde çalışmaya başlamıştır. Meclis-i Meşâyıh maiyetiyle birlikte Şeyhülislamlık/Bab-ı Meşihat binası (günümüzde İstanbul Müftülüğü) içerisinde bulunan bir odada toplanmakta ve tekkelerle ilgili kararların burada alınmaktaydı. Tekke sakinlerinin her türlü nüfus işlemleri, tekkede ikamet edenlerin ve tekkeden ayrılanların kontrolü, tekkelerin teftişi, gelirleri ve imarı ile ilgili yapılan çalışmalar Meclis-i Meşâyıh’ın yetkisi altındaydı. Meclis-i Meşâyıh’ın aldığı kararlar öncelikle Şeyhülislamlık makamı ve onun da üzerinde padişahın fermanı ile uygulanmaktaydı. Vefat eden şeyhin evladı yoksa post boş kalmasın diye başka bir tarikat tekkesinin şeyhi dahi oraya vekil diye atanabilirdi. Tekkelere bağlı olan vakıf müesseselerinin artık işlevsiz hale gelip, miras kavgasına tutuşan akrabaların maddiyat derdine düşmesini gören padişah, bu durumu iyi değerlendirip kanuni rıza yoluyla vakfın mallarını devlet bütçesine eklemiştir.
Mevlana Celaleddin Rumi
Göz gamın ne olduğunu bilseydi, gökyüzü bu ayrılığı çekseydi, padişah bu acıyı duysaydı; göz gece demez, gündüz demez ağlardı, gökler yıldızlarla, güneşle, ayla gece demez, gündüz demez ağlardı. padişah bakardı ününe, tacına, tahtına, tolgasına, kemerine,
Ne zaman elleri zambaklı bir padişah olsam
Sen ey kendiyle yetinen; Artık suyumuz bulanık, Bir güneş bile olsa sonunda, Yolumuz kırık, önümüz karanlık Ve ağır tuğrası alnımızda padişah yalnızlığın, ama yine de umudumuz kalabalık...
Metin Altıok
Metin Altıok
Reklam
Bu Da Geçer Ya Hû!
Derler ki, Devri Osmanlı’da, Padişah 2. Mahmut etrafına bir haber salmış: “Bana öyle bir söz bulun ki, dertlerin, acıların, sancıların arasında onu okuduğumda umutsuzluğum gitsin, tasam bitsin, kaygım dinsin. Sonra mutlu olduğumda yine onu okuyayım, rehavete kapılmayayım, dünya nimetlerine tamah etmeyeyim, saltanat makamının, tahtımın gücüyle aslımı, insanlığımı unutmayayım. İşte bu sözü, bir yüzüğe yazdırayım, her gördüğümde, neşemde ve hüznümde beni kendime getirsin” Sonra bir derviş gelmiş. Farsça bir dörtlük okumuş. Ve padişahın aradığı sözü bu dörtlüğün redifin de bulmuşlar. 'Vefan çok azaldı, bu da geçer Cefan ise çoğaldı, bu da geçer Bundan önce iyiydi bakışın Artık kötü ne diyeyim, bu da geçer' O gün bugündür bu söz söylenir de kim buna uyar bilinmez...
Padişah i âlem olmak bir kuru kavga imiş Bir veliye bende olmak cümleden â'la imiş..
Sen ey kendiyle yetinen; Fosforun yeri gece, Ne yapar gecesiz ateşböceği? Belki anlamsız ve delice Kumrunun inanılmaz yuvası Bir direğin tepesinde. Ama boşluktur biraz da Bir kuşu biçimleyen,
KİRACIYIM BİR ACIYA Sen ey kendiyle yetinen; Fosforun yeri gece, Ne yapar gecesiz ateşböceği? Belki anlamsız ve delice Kumrunun inanılmaz yuvası Bir direğin tepesinde.
Reklam
Nesini söyleyim...
Nesini söyleyim canım efendim? Gayri düzen tutmaz telimiz bizim Arzuhâl eylesem deftere sığmaz Omuzdan kesilmiş kolumuz bizim Benim bu gidişe aklım ermiyor Fukara hâlini kimse sormuyor Padişah sikkesi selam vermiyor Kefensiz kalacak ölümüz bizim Serdari hâlımız böyle n'olacak? Kısa çöp uzundan hakkın alacak Mamurlar yıkılıp viran olacak Akıbet alınır öcümüz bizim.
Padişah hırkası giymişsiniz, Kibir kötüdür diyorsunuz... Kula boyun eğmişsiniz, Allah büyüktür diyorsunuz...
Kitabı elime almamla gelen aramalar... Bu kitap çok takıldı bende.
Kaplanın Sırtında
Kaplanın Sırtında
"Kadınlar ya yüzünüze güller ishal oluyor, ya kaşıntı basıyor, ya çıban çıkarıyor ya da Abit gibi durmadan grip oluyordu. İşin garibi bu şikayetleri onların değil Padişah'ın söylemesiydi."
İzindeyiz...
9 yaşında hafız, 12 yaşında padişah, 21 yaşında Fatih olmuş, 2 imparatorluk, 4 Krallık, 11 Prenslik yıkmış, 7 Dil bilen, havan tapu mucidi, çağ kapatıp çağ açan, Peygamber Efendimizin ﷺ övgüsüne mazhar olmuş, şarkın ve garbın Sultanı, Şeriat için cihad eden hanlar hanı başbuğu Fatih Sultan Mehmet Han'ın Vefatının sene-i devriyesi. Mekân-ı Cennet Makam-ı Âli olsun.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.