Derler ki, Devri Osmanlı’da, Padişah 2. Mahmut etrafına bir haber salmış:
“Bana öyle bir söz bulun ki, dertlerin, acıların, sancıların arasında onu okuduğumda umutsuzluğum gitsin, tasam bitsin, kaygım dinsin.
Sonra mutlu olduğumda yine onu okuyayım, rehavete kapılmayayım, dünya nimetlerine tamah etmeyeyim, saltanat makamının, tahtımın gücüyle aslımı, insanlığımı unutmayayım.
İşte bu sözü, bir yüzüğe yazdırayım, her gördüğümde, neşemde ve hüznümde beni kendime getirsin”
Sonra bir derviş gelmiş. Farsça bir dörtlük okumuş. Ve padişahın aradığı sözü bu dörtlüğün redifin de bulmuşlar.
'Vefan çok azaldı, bu da geçer
Cefan ise çoğaldı, bu da geçer
Bundan önce iyiydi bakışın
Artık kötü ne diyeyim, bu da geçer'
O gün bugündür bu söz söylenir de kim buna uyar bilinmez...