Yazarımız babasını parkinson hastalığından dolayı kaybediyor ve malesef yıllar sonra kendisine de bu hastalığın teşhisi konuyor. Tek farkı malesef babası hastalığı kabul ediyor ve yaşamını kaybediyor. Kendisi ise mücadeleyi hiç bırakmıyor.
Sürekli araştırmalar yapıyor, doktor doktor geziyor, bilgisine bilgi katıyor. Başka hastalıkları ile de uğraşmasına rağmen bırakmıyor ve daha da üstüne gidiyor. Bir kere daha söylüyorum yazarımızın azmine hayran kaldım.
Kitapta neler yaptığını, hangi yolları izlediğini, nelerin iyi geldiğini, nasık beslenmesi gerektiğini bunlara ek psikolojik olarak da iyi olmak gerektiğini çok güzel bir şekilde anlatıyor. Moral de, aile desteği de çok önemli. Yazarımız bunu çok güzel başarmış. İnsanı tüketirse psikolojisi tüketir. Bunu yönetmek de çok iyi bir şey bence.
Kitapta yapılması gereken egzersizler, yenilmesi gereken besinler ve tavsiyelerde var.
Okuduğum için çok mutluyum. Bizi aydınlattığı için bu konuda çok teşekkür ederim. Yakınınızda bu tarz bir hastalığı olan varsa da yoksa da kesinlikle okumasını öneririm. Çünkü kitabımız bir azmin ve yılmamanın da öyküsü..
#babambenveparkinson
Babam,Ben ve Parkinson
Herkese Merhabalar...️
Sizlere yaşanmış bir öykü kitabı ile geldim.
Beni tanıyanlar yaşanmış öyküleri olan zaafımı da bilirler.
Ayrı sever ve ayrı keyifle okurum.
Bu kitabı da öyle okudum.
Parkinson deyince hikayesini anlatınca önce nedir bu parkinson diyen olabilir ;
Beyindeki nöronların işlevl
Kaslara zarar veren bazı hastalıklar aslında nörolojik hastalıklardır. Parkinson hastalığı buna bir örnektir. Kas titremelerine, hareketlerde yavaşlamaya ve çevikligin azalmasına neden olur, ancak neden kas problemleri değil nöronların ölümü veya parçalanması ile ilgilidir. Bu nedenle nörolojik bir hastalık olarak sınıflandırılmıştır. Diğer nöromüsküler hastalıklar, multipl skleroz, amiyotrofik lateral sikleroz (ALS veya Lou Gehrig hastalığı) ve miyasteni gravisi şeklindedir.
Son yıllarda biliminsanları kök hücreleri ayrıştırıp kültür ortamında çoğaltmanın ve sinir, karaciğer ya da kas hücreleri gibi belli hücre tiplerine dönüşmeleri için uyarmanın yollarını buldular. Ayrıca bir hastanın derisinden alınan olgun hücreleri, gelişimsel "saatlerini" tersine çevirip tekrar kök hücreye dönüştürmek artık mümkün. Bu da heyecan verici bir beklenti yaratıyor: Belki de günün birinde yanağınızın içinden sürüntüyle alınan hücreler kullanılarak vücudunuzdaki herhangi bir hücreyi üretmek mümkün olacak. Biliminsanları ve hekimler bu tekniklerde tam anlamıyla ustalık kazanır, bu yöntemlerin güvenli olduğunu kabul ettirirlerse dejeneratif hastalıkların ve yaralanmaların tedavisinde ve organ nakli cerrahisinde devrim yaratabilirler. Parkinson hastalığı ve kas distrofisi gibi sinir sistemini ve kasları etkileyen ve günümüzde şifasi olmayan hastalıkların dahi seyrini tersine çevirmek mümkün olabilir.