TUNUS
1- Halkı % 100 müslümandır.
2- Cumhurbaşkanını halk, başbakanı parlemento seçiyor.
3- Nüfusu 9 milyon. Ülkede 35 üniversite, 80 kolej var. Her branşta eğitim veriyorlar. İlkokul birinci sınıftan, master veya doktoraya kadar tüm eğitim ücretsiz.
4- Aile planlaması yasası, 1956 yılında hazırlanmış. Bu yasa gereğince her aile 3'ten
Demokratik rejimlerde en büyük kuvvet merkezinin parlemento olduğunu bildikleri için siyasiler ne yapıp edip parlementoyu avuçlarının içine almaya çalışmışlardır. Bizde tek parti devri bu maksatla icad edilmiş tuzaktır. Bu sistem, ifadesini şefte bulan tek fikir, tek görüş üzerinden münaşakasız, tenkitsiz bir idareyi silah tehdidi altında hakim kılma esasına dayanır. Bunun için herkesin sindirilmesi gerekir. Bu gerçekleşince de demokrasi bir etiketten ibaret, seçimler oyundan farksız olur. Mebusları halk değil şef tayin eder. Şef tarafından milletin parasıyla satın alınan mebuslar itaatkâr mektep çocuğundan farksızlaşır. Bu dejenerasyondur.
Ali Fuad Başgil
İngitere parlemento girşinin üzerinde şu yazılıdır;
İngiterenin dostu yoktur
İngilterenin düşmanı yoktur
İngilterenin menfaatları vardır
Bir avrupa birlihi vatandaşinın AB pasaportu ve nato dan güç alan kurulu bir düzeni var. Peki biz hiç bir düzen mevcut değil dağılmışız oysaki istenilen şey belli
Türk devletleri teşkilatı pasaportu istiyorum bakü de 6 devletin ortak olarak gönderdiği parlemento istiyorum nato yerine Turan istiyorum
enerji kaynaklarının birliğin içinde tüm üye ülke yurttaşlarına dağıltımasını isterim onların Euro su var bizim birliğin neden yok
(Yine kimsesiz kalmış bir güne )
Dut gibi bulut gibi
Kovulmuş ve lut gibi
Geçmişime kargayım
Bir başkayım bu akşam
Transforme deforme
Distopya Kavramı ve İlk Örnekleri
“dys/dis”, kötü veya anormal olan anlamını taşır; ve utopia kavramı ile birleşerek kelime özüne kavuşur. Distopya, semantik açıdan kötü, anormal ütopya yani olmayan kötü yer anlamına gelir.Distopyalarda inanılan temel şudur; her hayal bize iyiyi getirmez, bazen kötü sonuçlar da doğurur. Bu bağlamda ele alınmış ilk distopya örneği olarak ‘’The World as It Shall Be’’ eserini gösterebiliriz. 1846 yılında Emile Souvestre tarafından yazılan eser, ticaretin ilermelesi, makineleşme süreci ile birlikte insanların ahlaki ilkelerinden nasıl uzaklaştıkları ve zaaflarına, maddiyata nasıl yenik düştüklerini anlatır. Bu eser, distopyanın ilk örneği görülmesine rağmen ne türünde ne de içeriğinde distopya kavramı geçmemektedir. Bu kavram ilk defa J.S. Mill tarafından gelişme ve sanayileşme ile ilgili bir parlemento konuşması sırasında kullanılmıştır.