Bu yazarın okuduğum ilk kitabıdır,Kırmızı pazartesi.Nobel ödülü alması ve çokça beğenilmesi beni kitabı bir an önce okumaya itti. Polisiye roman havasında yazılmış ancak bu kitapta yazar kahramanın öleceğini kitabın başında okuyucularına bildirmektedir.Bu şekliyle kitap, okuduğum birçok romandan farklılık yaratmaktadır.
Kahramanımız Santigo Nasır,ne olduğunu anlamadığı ve bilmediği bir aşk hikayesinde kurban seçilmiştir. Kitapta ikiz kardeşlerin namus bekçiliği adında yargısız, infazsız bir gencin hayatına son vermesi, Santigo Nasar'ın öldürüleceğini tüm kasabanın bilmesine rağmen kimsenin uyarmaması,uyaranlarında saçma sapan sebeplerle bir türlü Santigoya ulaşamaması ve annesinin son anda kurtulacakken oğlunun yüzüne kapıyı kapatıp, onu odada araması beni çok şaşırttı.Sanki herkes Santigo'nun ölmesi icin sessiz bir işbirliği yapmıştı .Aslinda bu romanda tek masum kişi kahramanımız olan Santigoydu.Dedigim gibi bilmediği bir aşk hikayesinde kurban gitti.Kitabi okurken elinizde olmadan kahramanın bu şekilde ölüme terk edilmesine dayanamayıp isyan ediyorsunuz.Ama hiç adil değil diye haykırasınız geliyor.Ve aslında kitabın sonundaki ki şu diyalog kitabın bize ana fikrini veriyor;
"Santigo yavrum!"diye bağırmıştı. "Neyin var?"
Santigo Basar,onu tanımıştı.
"Beni öldürdüler, Wene Hala ",demişti.