Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
ÌNSAN OLABÌLMEK Gel oğlum. Kalk bakalım tahtaya, sana bir sorum var. – Buyurun, sorun öğretmenim – Canlılar kaça ayrılır? – Dörde ayrılır öğretmenim. – Bana yanlış gibi geldi ama say bakalım. – Bitkiler, Hayvanlar, İnsanlar, Çocuklar… – Çocuklarda insan değil mi oğlum? – Haklısınız, o zaman canlılar üçe ayrılır öğretmenim. – Peki, şimdi yeniden say bakalım. – Bitkiler, Hayvanlar ve Çocuklar… – Oğlum, insanlara ne oldu? – Kalplerinde sevgiyi yeşertip düşünebilenleri hep çocuk kaldılar, diğerleri de hayvanlaştılar öğretmenim... Alıntı...
Gel oğlum kalk bakalım tahtaya, sana bir sorum var. -Buyurun, sorun öğretmenim -Canlılar kaça ayrılır? -Dörde ayrılır öğretmenim. - Bana yanlış gibi geldi ama say bakalım. -Bitkiler, Hayvanlar, İnsanlar, Çocuklar. - Çocuklarda insan değil mi oğlum? -Haklısınız, o zaman canlılar üçe ayrılır öğretmenim. -Peki şimdi yeniden say bakalım. -Bitkiler, Hayvanlar ve Çocuklar. -Oğlum insanlara ne oldu? -Kalplerinde sevgiyi yeşertip düşünebilenleri hep çocuk kaldılar, diğierleri de hayvanlaştılar öğretmenim... /Anonim
Reklam
"İyi ki öğretmenim" dedirten, başıma gelen tatlı bir anımı sizlerle paylaşmak istiyorum.Küçük bir kasabada okul öncesi öğretmenliği yapmaktayım.Öğrencilerime okula geliş ve gidişlerinde annelerinin yanında kardeşleri de refakat ediyorlar.Bu esnada küçük kardeşlerin sınıfın önüne gelip meraklı gözlerle içeriyi süzüşleri gözümden kaçmıyor.Onlarla hemen iletişime geçiyorum, o an için elime geçen küçük şeylerden hediyeler veriyorum.Vakit müsaitse o meraklı gözlerin hevesli bakışlarına yenik düşüp biraz sınıfta vakit geçirmelerine izin veriyorum.Hal böyleyken,ders esnasında kapı açıldı ve gelen evde sıkılmış küçük kardeşlerden bir tanesi,tereddütlü gözlerle: -Öğretmenim,ben geldim,kendim geldim... -Nasıl yani annenin haberi yok mu? -Yok,kaçtım geldim ben... -Tamam geç otur bakalım. Sonrasında annesini aradım; -"Küçük oğlunuzdan haberiniz var mı?" diye sordum. -Onu arıyoruz dedi telaşlı kadın. -Peki aramayın o burada,kendisi geldiğini söyledi o yüzden aradım. -Tamam hocam biraz kalsın çıkışta ikisini alayım,olur mu? dedi. Kabul etmiştim. Çıkış saati iki çocuğunu da almaya gelen kadına dedim ki: -Okuldan kaçıp eve gideni duymuştuk da evden kaçıp okula geleni ilk defa gördük... Daha neler göreceğiz vesselam...
Ziya Hurşit'e bir selam...
Hakan Günday paranoyası nedir?  Bilenlere kocaman sarıldım. Bilmeyenler, gelin biz böyle devam edelim. Paranoya bildiğiniz paranoya, peki Günday ne alaka? Açıklayayım.. Kitapları bitirdikten sonraki sindirim süresi boyunca ve hatta hayatınızın kalan kısmında nereye baksanız yazar tarafından aydınlatılmış-ya da karartılmış mı demeliydim?-
Öğretmeni soruyor çocuğa : - Canlılar kaça ayrılır ? - Dörde ayrılır öğretmenim “ diyor çocuk.. - Bana yanlış gibi geldi ama say bakalım... - Bitkiler, Hayvanlar, İnsanlar, Çocuklar... - Çocuklar da insan değil mi oğlum ? - Haklısınız, o zaman canlılar üçe ayrılır öğretmenim... - Peki, şimdi yeniden say bakalım... . - Bitkiler, Hayvanlar ve Çocuklar... - Oğlum insanlara ne oldu ? - Düşünebilenleri hep çocuk kaldılar, düşünemeyenleri de hayvanlaştılar öğretmenim...
Öğretmeni soruyor çocuğa: - Canlılar kaça ayrılır? - Dörde ayrılır öğretmenim “ diyor çocuk.. - Bana yanlış gibi geldi ama say bakalım... - Bitkiler, Hayvanlar, İnsanlar, Çocuklar... - Çocuklar da insan değil mi oğlum? - Haklısınız, o zaman canlılar üçe ayrılır öğretmenim... - Peki, şimdi yeniden say bakalım... . - Bitkiler, Hayvanlar ve Çocuklar... - Oğlum insanlara ne oldu? - Düşünebilenleri hep çocuk kaldılar, düşünemeyenleri de hayvanlaştılar öğretmenim ...
Reklam
Alıntı.
Öğretmeni soruyor çocuğa: - Canlılar kaça ayrılır? - Dörde ayrılır öğretmenim “ diyor çocuk.. - Bana yanlış gibi geldi ama say bakalım... - Bitkiler, Hayvanlar, İnsanlar, Çocuklar... - Çocuklar da insan değil mi oğlum? - Haklısınız, o zaman canlılar üçe ayrılır öğretmenim... - Peki, şimdi yeniden say bakalım... . - Bitkiler, Hayvanlar ve Çocuklar... - Oğlum insanlara ne oldu? - Düşünebilenleri hep çocuk kaldılar, düşünemeyenleri de hayvanlaştılar öğretmenim ...
Kitap Oku!
İlkokul öğretmenim kitap okumamızı,özellikle de 100 temel eseri okumamızı, isterdi.Bir gün,bir öğrencinin yazın çok kitap okuduğunu söylemişti.Ama öğretmenim de dahil olmak üzere çevremdekilerin hiçbiri "Şu yazarı oku,şu kitabı oku" demedi.Bazıları sadece "Oku." dedi,bazıları ise "100 temel eseri oku." dedi.Peki 100 temel eserde var mıydı Rıfat Ilgaz,Yalvaç Ural,Muzaffer İzgü,Zeynep Cemali...Yoktu elbet. Sadece Dünya Edebiyatı vardı. Ayrıca kitap okumaktan daha önemli olmalıydı onu nasıl okuduğumuz.Kimse söylemedi bunu bana.Nasıl okuduğumun bir önemi yoktu.Sadece okumalıydım.Her gün birkaç kitap okuyup kitap okuma rekoru bile kırabilirdim.Ama ne anlamı olacaktı ki kitaba nasıl yaklaşacağımı bilmeden veya hiçbir şey anlamadan okuyunca onlarca kitabı! Belki kitap okumak veya okumamak da bir meseledir.Ama asıl mesele okumayı bilmektir,okuduğunu gerçekten anlayabilmektir.
Svetlana Aleksiyeviç (2015 Nobel Konusmasi)
Nigâr Hacızade Belaruslu gazeteci-yazar Svetlana Aleksiyeviç, savaşı, şahidin anlatma yükümlülüğünü, edebiyatını, ömrü boyunca yanı başında olan sesleri anlatıyor. Kaybedilmiş Bir Savaş Üzerine: Svetlana Aleksiyeviç’in Nobel Edebiyat Ödülü Nobel Edebiyat Ödülü’nün bu yılki sahibi Belaruslu yazar Svetlana Aleksiyeviç, 7 Aralık’ta ödül
Alıntı
Öğretmeni soruyor çocuğa; +Canlılar kaça ayrılır? -Dörde ayrılır diyor çoçuk +Bana yanlış gibi geldi ama say bakalım. -Bitkiler, hayvanlar, insanlar, çocuklar. +Çocuklar da insan değil mi oğlum. -Haklısınız, o zaman canlılar üçe ayrılır öğretmenim. +Peki şimdi yeniden say bakalım -Bitkiler, hayvanlar, çocuklar. +Oğlum insanlara ne oldu? -Kalplerinde sevgiyi yeşertip düşünebilenleri hep çocuk kaldılar, düşünemeyenleri hayvanlaştılar öğretmenim
228 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.