Bugün canımın içi öğrencilerime kalp kırmanın ve kırdıktan sonra özür dilemenin sonuçlarını somut olarak anlattım.
Sınıfta bir A4 kağıdını kalp şeklinde kestim ve konuşmaya başladım. Bir insana kötü sözler söyler, kalbini kırar, incitici davranışlar yapar ne de olsa kırılmaz diye düşünerek bu davranışlara devam ederseniz, ne kadar özür dilerseniz de dileyin o kalp bir daha eskisi gibi olmaz.
Kalbi avucumda toplayarak buruşturdum. Ve tekrar eskisi gibi olabilir mi diye düzelttim.
"Buruşuk öğretmenim " dediler.
Peki, kalbimiz kime aittir? diye sordum. Önce bize diyenler oldu. Aralarından biri doğru adresi bilen bir çocuktu.
Allaha. Bizi Yaradana.
Kalbimiz Allaha aittir. Allahın evidir. Onu kırmak kabeyi kırmak gibidir. Bir arkadaşınızı, annenizi, babanızı, kardeşinizi istemeden dahi üzdüyseniz özür dileyin. Eğer bir insan kalbimizi kırdıysa, üzdüyse ve size kötülük etmeye devam ediyorsa Allah o kişiyi sizden uzaklaştırır. Bırakın uzaklaşsın, uzaklaştırsın ve siz üzülmeyin. Çünkü kalbiniz Allaha ait. Sizin kalbiniz kıymet bilenler ile her daim çiçek açacaktır. Saniyeler sonrası için garantimiz yokken üç günlük dünya için kalp kıranlardan olmayın.
Biliyorum ki büyüselerde benim bu anlattıklarımı unutmayan öğrencilerim olucak. Çünkü Rabbimin rızasıyla dökülen sözlerimdi bunlar. Ramazan günlerinde kalbimden dökülen bu sözleri anlatmayı nasip eden güzel Allahıma şükürler olsun.
19 Mart 2024