Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tamirci Çırağı
On yedi yaşında hayalleri ve umutları elinden alınan bir çocuktum. Mutsuzdum. "Mutsuzluğumun sebebi ne olabilir?" diye sürekli düşünüyordum. Liseye başladığım yıl, birçok Türk babasının oğullarını okula motive etme amaçlı söylediği, "Okumazsan seni sanayiye veririm" sözünü babam da beni motive etmek amacıyla söylemişti. Genelde
"Öğretmeni soruyor çocuğa: -Canlılar kaça ayrılır? -Dörde ayrılır öğretmenim" diyor çocuk. -Bana yanlış gibi geldi ama say bakalım. -Bitkiler, hayvanlar, insanlar, çocuklar -Çocuklar da insan değil mi oğlum? -Haklısınız, o zaman canlılar üçe ayrılır öğretmenim... -Peki şimdi yeniden say bakalım... -Bitkiler, hayvanlar ve çocuklar... -Oğlum insanlara ne oldu? -Düşünebilenlenleri hep çocuk kaldılar, düşünemeyenleri de hayvanlaştılar öğretmenim. ~Alıntı~
Reklam
Poyraz Karayel
Anneleri hep kadınlardan seçiyorlar, ne ilginç. Size annemi hiç anlatmadım mesela. Pek konuşmazdı ama saçları ıhlamur kokardı. Pek kitap okumazdı ama harika çamaşır asardı. Annem gidince kalbime iyi bakamadım, erken kurudu Albayım. Kalbimde bir sızı, bilincimde bir çatlak, zihnimde bir uyuşma. Aşık olduğum ilk kadın coğrafya öğretmenim.
Evet, çok konuşma.!
“Çevremdeki her şeyin sıradanlaşmaya başladığını fark ettiğimde büyüdüğümü anladım. Çocukken her şey farklı gelirdi bana. Ota, boka, çiçeğe, uçağa, babamın çakmağına, kerpiç evimizin toprak damına... Her şeye şaşırır, hayretle bakar, bitmeyen sorularla etrafımda kim varsa bunaltırdım. Allah babamdan da mı büyük diye sormuştum bir keresinde dayıma,
Svetlana Aleksiyeviç (2015 Nobel Konusmasi)
Nigâr Hacızade Belaruslu gazeteci-yazar Svetlana Aleksiyeviç, savaşı, şahidin anlatma yükümlülüğünü, edebiyatını, ömrü boyunca yanı başında olan sesleri anlatıyor. Kaybedilmiş Bir Savaş Üzerine: Svetlana Aleksiyeviç’in Nobel Edebiyat Ödülü Nobel Edebiyat Ödülü’nün bu yılki sahibi Belaruslu yazar Svetlana Aleksiyeviç, 7 Aralık’ta ödül
Kalbimiz Allaha aittir.
Bugün canımın içi öğrencilerime kalp kırmanın ve kırdıktan sonra özür dilemenin sonuçlarını somut olarak anlattım. Sınıfta bir A4 kağıdını kalp şeklinde kestim ve konuşmaya başladım. Bir insana kötü sözler söyler, kalbini kırar, incitici davranışlar yapar ne de olsa kırılmaz diye düşünerek bu davranışlara devam ederseniz, ne kadar özür dilerseniz de dileyin o kalp bir daha eskisi gibi olmaz. Kalbi avucumda toplayarak buruşturdum. Ve tekrar eskisi gibi olabilir mi diye düzelttim. "Buruşuk öğretmenim " dediler. Peki, kalbimiz kime aittir? diye sordum. Önce bize diyenler oldu. Aralarından biri doğru adresi bilen bir çocuktu. Allaha. Bizi Yaradana. Kalbimiz Allaha aittir. Allahın evidir. Onu kırmak kabeyi kırmak gibidir. Bir arkadaşınızı, annenizi, babanızı, kardeşinizi istemeden dahi üzdüyseniz özür dileyin. Eğer bir insan kalbimizi kırdıysa, üzdüyse ve size kötülük etmeye devam ediyorsa Allah o kişiyi sizden uzaklaştırır. Bırakın uzaklaşsın, uzaklaştırsın ve siz üzülmeyin. Çünkü kalbiniz Allaha ait. Sizin kalbiniz kıymet bilenler ile her daim çiçek açacaktır. Saniyeler sonrası için garantimiz yokken üç günlük dünya için kalp kıranlardan olmayın. Biliyorum ki büyüselerde benim bu anlattıklarımı unutmayan öğrencilerim olucak. Çünkü Rabbimin rızasıyla dökülen sözlerimdi bunlar. Ramazan günlerinde kalbimden dökülen bu sözleri anlatmayı nasip eden güzel Allahıma şükürler olsun. 19 Mart 2024
Reklam
Mart Ayı Hikaye Etkinliği - Meral ve Tablosu (Lütfen sonuna kadar okur musunuz)
Meral kocasını hüzünlü gözlerle kapıda karşıladı. Meral: -Nerede kaldın Süleyman? Merak ettim. Adam hiddetle ve sinkaflı sözler eşliğinde, Süleyman: -Sana ne be kadın. Sana hesap mı vereceğim. Dedikten sonra bitkin bir halde olan karısına sert bir tokat nakşetmişti. Tokatın etkisiyle Meral duvara çarpmış sonrasında yere
Subhanallah!
Hasan gibi sevmek Burada yazdığım hadise gerçek bir olaydır ethem cebecioğlu hocanın bir konuşmasından alıntıdır ses kaydı mevcuttur. İnanıp yada saçma bulmak tamamen size bağlı beni son zamanlarda en etkileyen hadiselerden biri olduğu için sizlerle de paylaşmak istedim uzun ama okumanızı tavsiye ederim; ''bizim ankara'da hasan diye delikanlı
Muzaffer İzgü / Zıkkımın Kökü
Abim pek tutumlu değildi, ama ben çok tutumluydum. Kalemim minicik kalıncaya dek kullanırdım. Kalem ufalınca onu bir kargının ucuna geçirir uzatırdım. Eh öyle de on, on beş gün idare ederdik yeni kalem almadan. Bir gün nasıl oldu bilinmez, sınıfta Aysel'in değerli cicili bicili kalemi yitmişti. Olur a kimbilir nerede düşürmüştür hoplarken
Sadece 5 Dk'nı ayırıp okur musun ?
Hep kendimden bahsederken güzel anılarımı yazardım.İşte kötü bir anım ~ Büyük ihtimalle yazarken ağlayacağım. Başlıyoruz ~~ Ben daha minicik , miniminnacık bir kızken, ailesine düşkün biriydim.Tahmin edebiliyorsunuzdur zaten... Bir gün sabah erkenden uyandırdı annem beni, daha uykum vardı niye uyandırmıştı ki beni ?Üstümü giyindiriyor..bu etek
228 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.