I
O zamanlar gökyüzü biçilmiş buğday kokardı
Çiğnenmiş üzüm, mısır püskülü, bostan yaprağı
Toprak kokardı insan emeğiyle yoğrulmuş.
Rüzgâr serin sesli konuğuydu evlerin
Bulutlardan ağaçlardan saçlardan süzülen
Bir dirim duygusuyla doldururdu odaları
Yağmur ikinci adıydı akşamların
Günün yorgunluğu üzerine dökülen
Bir düş inceliğinde
Ben Ruhi Bey Nasılım ?
Edip Cansever' in insana dair destansı şiiri. Toplam 6 bölümden oluşur.
1
gördün mü hiç suyun yanmasını tuzda
gördüm ben bu yaşam boyu iniltiyi
büyük bahçelerin küçük içinde
saksılardan birinde
Ah be gönül diye başladı sohbete
Öyle severdi ki hadsiz, hesapsız
Söz geçiremedi kalbine sustu ve dinledi
Sadece dinlemekle kalmıştı
Bu onu çok rahatlatırdı
Gönlü ilişirdi âşka usul usul, sarhoş kafa
Yanıyordu beden soğuk hiddetli
Felâketti böyle bir âşk
Ağzını açıp konuşurken ortalık Konya ovası gibi
Suskunluğu bağırışmalara tabiydi
Kavrulduk,
Gözbebeklerinde bir ağrıyla gelirdi. Ben, kirpiklerimde binlerce yol, parmaklarımı kalbime batıra batıra beklerdim. Sokakların telaşıyla odaların suskunluğu arasına sıkışmış kekeme hayaldi. Gülüşü, bir yaprak ummanında gün ışığı gibi hüzünlü bir sevinç verirdi. Akşamüstüne benzeyen sesle konuşurdu. Kendisine ait olmayan bir zamandan yaşamaktan
Şükrü Erbaş
Gözbebeklerinde bir ağrıyla gelirdi. Ben, kirpiklerimde binlerce yol, parmaklarımı kalbime batıra batıra beklerdim. Sokakların telaşıyla odaların suskunluğu arasına sıkışmış bir kekeme hayaldi. Gülüşü bir yaprak ummanında gün ışığı gibi hüzünlü bir sevinç verirdi. Akşamüstüne benzeyen bir sesle konuşurdu. Kendisine ait olmayan bir zamanı