insan ağlayınca önce peygamber yakasında bir gül ile gelecek sanıyor insan ağlayınca peygamber yakasında bir gül ile hiç gelmiyor
Sayfa 56 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Tarihin başlayışının, bir anlamda zamanın başlayışı olduğu düşünülürse, İslamın tarihi böyle bir olayla başlatmamasının anlamı açıklığa kavuşur. İslam, ne Peygamber(s)'in doğumunu, ne de onun büyük fetihlerinden birini tarihe başlangıç yapar. Hattâ onun bî'seti bile tarihe başlangıç yapılmamıştır. Tarihin, bir anlamda da zamanın başlangıcı Hicret'tir. Artık Peygamber (s)'in kavminin, atalarının ve anılarının yurdu olan Mekke, Kureyş'in savaş alanıdır. On üç yıllık bir mücadele kentin sağlam kalelerinde, alçak ve alçaltıcı çatılarında (kapalı toplumlarında), küçük bir gedik bile açamamıştır. Ya orada kalarak çürümek ve ölmek, ya da aşk için, iman için, özgürlük için, kısacası ilahi risaletin tebliği için hicret etmek... Gheorghiu'nun dediği gibi "Kabile ve aile çölde yeşeren ve hiçbir ferdin, onun gölgesinden ayrı yaşayamayacağı tek bir ağaçtır (şecere). Peygamber (s), hicretiyle ailesinin etinden ve kanından beslenmiş bir ağacı (şecereyi) Rabb'i için kesti." / Muhammed(s) Mekke'yi terketmeli, ama nereye?.. Burası olmayan her yere. Burası olmasın da neresi olursa olsun. Özgürce yaşanabilecek her yer. İnsanlık için, insani olanın (ki bu Kur'anî olandır aynı zamanda) inşa edilebileceği, cihadın yapılabileceği her yer olabilir. Peygamber (s) bu iş için önceden Yesrib'i hazırlamıştı Ve hicret emri geldi.
Reklam
Günler birbirini takip ediyordu. Her gün çeşitli bölgelerin ileri gelenleri heyetler halinde gelip babamı selamlıyorlardı. Burada, İttihat ve Terakki Cemiyeti’ni temsil etmek üzere gelen heyetten de bahsetmeyi unutmamalıyım. Sözkonusu heyet Abdullah Kasım başkanlığında gelerek Cidde’de babamı karşıladı. Abdullah Kasım babama şunları söyledi:
Kabala Hk.
Giriş kapısını açar açmaz insanın kendisini dev sarmaşıkların, hareket eden çiçeklerin, altın rengi kuşların ve konuşan kelebeklerin arasında bulursunuz. bu bahçenin birinci kapısıdır. ikinci kapısından girerseniz sahne değişir şimdi üzerinde güneş ışıklarının parlaklığını taşıyan sular sarar çevrenizi. yakından baktığınızda, bunun büyük bir sarayın mermer girişi olduğunu anlarsınız. bir kapı daha açtığınızda şekillerden kurtulmuş seslerin dünyasına girersiniz. burası meleklerin diyarıdır. bu bahçenin her kapısı sizi hayal görüntülerinin ve tuzaklarının içine çekecektir buradan da geçerek yolunuzu devam etmek zorundasınız. ruhsal benliğini bütünlük içinde kaynaştırarak açık bir alanı ulaşana dek yolunuza devam gerekir bu alanda "yaşam ağacı" ile karşılaşırsınız bu son derece önemli bir aşamadır dalların her biri bir ruhsal algılama düzeyini temsil eden bu ağacı keşfeden biri için büyük tırmanış başlamak üzeredir. bu tırmanış içinde kutsal ağacının yetiştiği bahçeye sizi ulaştıracak zorlu bir yolculuktur. kutsal ağacının yetiştiği bu bahçenin adı Pardestir.
Kendiniz için istemediğinizi halkınız için de uygun karşılamayınız. Yaratılmışların en şereflisi olan Hz. Muhammed’e sahabeleri Bedir gazvesinde bir ağacı budayıp O’na bir gölgelik yaparlar, istirahata çekildikleri zaman Cebrail (A.S.) gelip: «Ya Resulellah! ashabın güneşin altında bulunurken senin gölgelikte oturman uygun de­ğildir» der. Hz. Peygamber hemen gölgeliği yıkıp ashabı arasında otururlar. Bu kadar basit bir şeyden dolayı ya- ratılmışlann en şereflisi muatabe (tekdir) edildikten son­ ra başkalannm durumu ne olur?Başkan! Aklınızı başınıza toplayınız ve kendinizi bu büyük belâdan kurtarmaya gayret gösteriniz.. Hz. Pey­gamber: «Müslümanlara şefkat göstermeyen onlardan değildir» buyuruyor.
Geri130
306 öğeden 301 ile 306 arasındakiler gösteriliyor.